EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA VAKIA SURESİ 62. VE 68. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
62- Andolsun, ilk inşa (yaratma) yı bildiniz; (26) ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?(27)
63- Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum) u gördünüz mü?
64- Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?(28)
65- Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.
66- (Şöyle de sızlanırdınız:) “Doğrusu biz, ağır borç altına girip-zorlandık,”
67- “Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık.”
68- Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?
AÇIKLAMA
26. Yani, “sizlere bu vasfı, bu sureti ve yetenekleri vermekten aciz değilim. Sizleri bir nutfeden yarattım ve annelerinizin karnında safha safha geliştirerek bir bebek olarak dünyaya getirdim ve böylece sizleri yarattım. Fakat sizleri aynı yaşta yeniden yaratacağım. Ancak bu sefer görme, işitme ve diğer vasıflarınız dünya ölçülerinden farklı olacaktır. Çünkü ben bu ölçüleri de değiştirmeye muktedirim. Dolayısıyla kıyamet günü sizlerin bu vasıflarınız değişecektir. Yani bedenlerinize, el ayak ve gözlerinize konuşabilme özelliği verilecektir. Zira kendisi ile konuştuğunuz dilinize, o özelliği ben verdim, dolayısıyla sizin hiç bir uzvunuzu konuşturmaktan aciz değilim. Bu yüzden kıyamet günü her uzvunuzu konuşturacağım. Yaşamınızın ve ölmenizin bağlı olduğu kanunları değiştirmek de benim elimdedir. Sözgelimi, sizler bu dünyada, bir kaza sonucunda veya bir nedenle hayatınızı kaybediyorsunuz ama öbür dünyada ben bu kanunları değiştirmeye da kadirim.
Örneğin ne kadar azap görürse görsün, hiç bir Cehennem ehli, orada ölmeyecektir. Yine, sizler bu dünyada bir gencin yaşlanmayacağını veya bir kimsenin hiç hastalanmayacağını tasavvur bile edemezsiniz. Fakat ben bu kanunları değiştirmeye muktedirim ve orada bu kanunları değiştireceğim için Cennette hiç kimse yaşlanmayacak ve Cennet ehlinin gençlik ve sıhhati ebedi olacaktır.”
27. Yani, sizleri bir nutfeden yaratmamız, annenizin kabir gibi karanlık olan karnında yetiştirmemiz, sizlere kalp, beyin, el, ayak gibi uzuvlar vererek akıl, şuur, ilim, hikmet, sanat vs. yeteneklerle donatmamız, ölüleri diriltmekten daha mı basit bir mucizedir? Bu mucizeleri, gece-gündüz görmenize rağmen niçin hâlâ ölümden sonra dirilişin, Cennet-Cehennem gibi vakıaların imkansız olduğunu sanıyorsunuz?
28. Yukarıda insanoğlunun dikkati, kendisini yaratan Allah olduğu noktasına çekilmişti. Şimdi ise, hayatını devam ettirebilmek için muhtaç olduğu rızkı da Allah’ın yarattığı vurgulanmaktadır.
“Yaratılışınızda sizin, babanız tarafından annenizin rahmine bir sperm olarak bırakılmaktan başka bir payınız yoktur. Bir çiftçi de toprağa tohum eker, birçok tohumu besleyen toprak bu tohumun gerekli ihtiyaçlarını karşılar ve sonunda tohumun ağaç, bitki, vs. olmasını sağlar. Elbette toprağa bu özellikleri veren sizler değilsiniz. O tohumların yetişmesi için belli bir oranda su, ısı, hava, belli mevsimler meydana getiren Allah’tır. Ayrıca aynı cins tohumdan aynı cins ağacın çıkması da Allah’ın hikmetidir. Şimdi bir düşünün, sizleri yaratan ve hayatınızı devam ettirebilmeniz için gerekli olan rızkı sağlayan Allah’a karşı müstağni davranırsanız böyle yapmakla nankörlük yapmış olmaz mısınız? Sizleri yaratan ve rızıklandıran Allah iken sizler ne cüretle başkalarına kulluk edebiliyorsunuz?”
Bu ayette her ne kadar Tevhid hakkında deliller ileri sürülmüşse de dikkat edilecek olursa, Ahiret ile ilgili delillerin de mevcut olduğu görülür. Örneğin; bir çiftçi toprağa tohum eker, o tohumlar tıpkı bir kabir içindeki ölü gibidirler. Fakat Allah onlara hayat verir ve toprağı, o tohumlarla canlı bir tarla haline getirir. Bu sayısız ölü tohumlar sizlerin gözleri önünde hergün kabirlerde dirilirler. İşte bu mucize sadece kendi başına yeterlidir. Fakat siz buna rağmen Kur’an’da verilen bu tür haberleri yalanlıyor, yani ölümden sonra dirilişi inkar ediyorsunuz.