SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ANKEBUT SURESİ 38. VE 39. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
38- Adoğulları ile Semudoğulları’nı da yok ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. oysa isteselerdi gerçeği görebilirlerdi.
Ad kavmi Arap Yarımadası’nın güneyindeki Hadramut yakınlarında Ahkaf denilen bölgede yaşıyordu. Semud kavmi ise yarımadanın kuzeyindeki Vadil Kura yakınlarında Hicre denilen bölgede yaşıyordu. Ad kavmi ise, yeri-göğü titreten korkunç bir gürültü ile yerle bir edilmişti. Her iki toplumun harap olmuş yurtları Araplar tarafından biliniyordu. Ticaret amacı ile gerçekleştirdikleri yaz ve kış yolculuklarında buralardan geçiyorlardı. Bir süre sürdürülen üstünlük ve egemenlikten sonraki yok edilişin, yerle bir edilişin izlerini gözleri ile görüyorlardı.
Bu genel işaret onların sapıklıklarının sırrını gözler önüne seriyor. Bu, aynı zamanda diğer toplumların da sapıklıklarının altında yatan sırdır.
“Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. Oysa isteselerdi gerçeği görebilirlerdi.”
Hiç kuşkusuz gerçeği kavramalarını sağlayacak akılları vardı. Doğru yola iletecek somut kanıtlar gözlerinin önünde duruyordu. Fakat şeytan onları baştan çıkarmış, işledikleri kötülükleri güzel göstermişti. Bu açık delikten girerek onları istediği gibi yönlendirmişti. Bu delik, kendi kendileri ile gurur duymaları, yaptıkları işlerle övünmeleri, sahip bulundukları maddi güç, mal ve nimetlere kanmaları idi: “Onları yoldan çıkardı.” İnsanın iman etmesi ile sonuçlanan biricik doğru yola girmelerine engel oldu. Böylece fırsatı kaçırmış oldular. “Oysa isteselerdi gerçeği görebilirlerdi.” Çünkü görecek gözleri, gördüklerini algılayacak kavrama yetenekleri ve akılları vardı.
BÜYÜKLENENLERİN SONU
39- Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı yok ettik. Musa onlara açık kanıtlar getirdi. Fakat yeryüzünde büyüklük tasladılar, ama elimizden kurtulamadılar.
Karun, Hz. Musa’nın kavmi İsrailoğulları’na mensup biriydi. Sahip bulunduğu servetle ve bilgiyle onlara karşı büyüklük taslamış, azgınlaşmıştı. Kendisine iyilikte bulunmasını, dengeli hareket etmesini, alçak gönüllü olmasını, azgınlaşıp bozgunculuk yapmamasını öğütleyenlerin öğütlerini dinlememişti. Firavun ise, acımasız bir zorbaydı. Kötülüklerin en iğrencini, suçların en çirkinini işliyordu. İnsanları aşağılıyor, onları sınıflara bölüyordu. İsrailoğulları’nın erkeklerini zorbalıkla, zulümle öldürüyor, kadın1arını erkeksiz bırakmak suretiyle korkunç bir soykırım uyguluyordu. Haman ise, onun izleyeceği stratejileri belirleyen, bilgi ve becerisiyle zulüm ve diktatörlükte ona yardımcı olan veziri idi.
“Musa onlara açık kanıtlar getirdi. Fakat yeryüzünde büyüklük tasladılar.”
Ama göz kamaştırıcı servetleri, caydırıcı güçleri, her şeyi en ince detayına kadar planlayan korkunç dehaları onları koruyamadı. Yüce Allah’ın onları suçüstü yakalamasına engel olamadı. Allah’ın korkunç azabından kaçıp kurtulmalarını sağlayamadı. Biraz sonra göreceğimiz gibi, yüce Allah onları suçüstü yakalayıp cezalandırdı.
“Ama elimizden kurtulamadılar.”
ALLAH’IN AMANSIZ YOKEDİŞİ
İşte yüce Allah maddi güce, mal-mülke, sürekliliği ve üstünlüğü sağlayan araçlara sahip bulunan bu adamların her birini; uzun süre insanlara baskı uygulayıp eziyet ettikten sonra suçüstü yakalayıp cezalandırmıştır.