SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA RUM SURESİ 28. VE 29. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
28- Allah size kendisinden bir misal vermektedir: Size verdiğimiz rızıklarda, emrinize verilen kölelerin, hizmetçilerin eşit suretle hak sahibi olmalarına razı olur ve birbirinizden çekindiğiniz gibi onlardan da çekindiğiniz ortaklar var mı? İşte biz aklını kullanan bir toplum için delillerimizi böyle açıklıyoruz.
Bu örnek, cin, melek, put ve ağaç gibi her ne türden olursa olsun Allah’ın yaratıklarından birini O’na ortak koşan kimseler için verilmektedir. Onlar, kölelerini ne sahip oldukları mala ortak kabul ederler, ne de herhangi bir açıdan kendilerine eşit sayarlar. Durumları o kadar ilginç ki, tek rızık veren yaratıcıya ortaklar koşuyorlar, fakat kölelerin kendi mallarına ortak olmasını reddediyorlar. Oysa malları, Allah’ın kendilerine verdiği nimetlerdir. Kendi yaratıkları da değildir. Bu, hesap ve değerlendirişleriyle, derin bir çelişkiye düşmüşlerdir. Allah bu örneği onlara adım adım açıklıyor. “Size kendinizden bir misal vermektedir. Sizden uzak değil, araştırılması için yolculuk da gerekmez… Sahip olduklarınız (köleleriniz)den verdiğimiz rızıkta size eşit olan ortaklar var mı?” Kölelerin onlara eşit olması bir kenara, malla üzerine herhangi bir pay sahibi olmalarına da razı olmazlar. “Birbirinizden çekindiğiniz gibi onlardan da çekinir misiniz?
Yani siz eşitlik gözeterek hür ortaklarınızı saydığınız gibi özgür ortakların hakkın gözettiğiniz gibi onların hakkını da gözetiyor, size haksızlık, hakkınıza tecavüz etmelerinden endişe duyduğunuz gibi, siz de onların hakkına tecavüz etmekten çekinir misiniz? Sizin yakınınızda ve kendinizle ilgili bir konuda durum böyle olur mu? Sizin için olmazsa en yüce sıfatlara sahip olan Allah için nasıl uygun görüyorsunuz?
Bu açık mantık kurallarına ve doğru düşünmeye dayanan, gayet yalın kesin yargılı, tartışma götürmez bir örnektir.
“İşte aklını kullanan bir toplum için delillerimizi böyle açıklıyoruz.”
Onların şirk konusunda düştükleri çelişkiler bu şekilde sunulduktan sonra, bu ikilemin asıl sebebi açıklanıyor ve bunun hiçbir düşünce ve akla dayanmayan nefsi eğilimlerin eseri olduğu belirtiliyor.
29- Hayır, zulmedenler bilgisizce keyiflerine uydular. Allah’ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir?
Keyfi eğilimlerin sınırı ve ölçüsü yoktur. Onlar; nefsin değişken eğilimlerine, dengesiz atılımlarına, isteklerine ve korkularına bağlıdır. İstekleri ve emelleri ne gerçeğe dayanır, ne sınır tanır, ne de bir ölçü ile yenilebilir. Çünkü hidayete yer bırakmayan, delaletten korunmaya imkân vermeyen sapıklığın kendisidir. “Allah’ın saptırdığı kimseleri kim doğru yola eriştirebilir?” Çünkü bu sapıklık da nefsi arzuların sonucu olur. Kötü gidişten alıkoyacak yardımcı yoktur onlara.
MÜ’MİNLERE RABB’LERİNDEN ÖĞÜTLER
Değişken ve dengesiz eğilimlerin güdümünde yürüyenleri bu noktada bırakarak, Resulullah’a yöneliyor. Onu yarattığı fıtrata, Allah’ın insanları değişmez dinine yönelmesini emrediyor. İnsan yapısına ve fıtratına uygun olan bu dindir. Müşriklerin, değişken arzu ve eğilimlerinin ardına takılarak grup grup ayrılmaları gibi kapalılık ve ayrılıklar yoktur bu dinde; ayrılan müşrikler olduğu gibi, ayrılığa düşmediği değişmez tek dindir!