KUR’AN VE SÜNNET’İ ANLAMAK

BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM

İnsanoğlunun yeryüzündeki imtihanı hiç şüphesiz Adem (as) ve Havva validemiz ile başlamıştır. Adem (a.s) hem ilk insan hem de ilk Peygamberdir. Yaşadığımız asra gelinceye kadar İnsanoğlunu sürelerinde yani ömürlerinde uzunluk ve kısalıkta hatta Allah’ın nazil ettiği şeriatlarda bile değişiklikler söz konusu olmuştur. Yaşam Konumuz bu olmadığı için fazla irdelemeden asıl konuya geçelim inşaAllah. Fakat Akıl sahibi olmayan insanların mükellef olduğu bir dönem hiç olmamıştır. Sebebine bakıldığında daha önceki yazımda da temas ettiğim gibi Allah Azze ve Celle’nin insanı değil, aklı muhatap almasındandır. Mecnunlar mükellef değildir. Peki, sebebi nedir? İçinde bulunduğumuz zaman diliminde verilen İslami eğitimlerin sadece lafızların naklinden ibaret olduğunu gördükçe Aklın sağlıklı çalışmasının ve Tahkiki bir imanın elde edilmesi için aklın öneminin ortaya çıkartılması açık ve net olarak ortadadır.

Hatta daha net bir ifadeyle Beşeri sistemler aklın önemini Müslüman olduğunu söyleyenlerden daha iyi anlamışlardır ki Toplumların sağlıklı düşünememesi için ellerinden geleni yapmaktalar. Mesela dört kişilik bir ailenin açlık sınırını belirleyen kurum ile yine aynı ailenin aylık gelirini belirleyen kurum bir idarecinin elinde olsa yapılan araştırmalar sonucunda açlık sınırının 1190 olduğu ortaya çıksa ve o aile için aylık 970 gelir sınırı belirlese bu ne anlama gelir. Fazla düşünmeye gerek yok. Siz açlıktan ölün anlamına gelir. Ya da karnınız devamlı aç kalsın ki sağlıklı düşünemeyin dolayısıyla Vahyi anlamayın. Müşriklerin “Şu Kur’an-ı dinlemeyin (düşünmeyin). O okunurken teneke çalın (yaygara koparın) ki galip gelesiniz.” İlanını, batıl çağrısını ve dolayısıyla bu çağrının hedefini iyi anlamak zorundayız.

Hedef Kur’an’ın anlaşılmamasıydı. Ve bugün maalesef Kur’an anlaşılmıyor. Okunmuyor demiyorum anlaşılmıyor. Dinlenmiyor demiyorum anlaşılmıyor. Bu konuda acziyet sahibi olanlar sadece cahil toplum değil, Tevhid’i olduğunu söyleyenlerde maalesef Kur’an-ı anlamakta yeterli gayreti göstermiyorlar. Kur’an’ın anlaşılamaması gayesiyle Yunan felsefesinin ektiği tohumların mahsullerini verdiğine şahit olmaktayız. Ben mü’min ve Müslümanım diyenlerinde etkilendiği bir şehadet bu

Evet, “Şu Kur’an’ı dinlemeyin (düşünmeyin) “yani Ayetleri üzerinde düşünmeyin. Sizi Vahdete (birlik olmaya) çağırdığını anlarsınız. O’nun hükümleri üzerinde düşünmeyin sizi ictimai kulluğa çağırdığını anlarsınız. O’nun gelecekten verdiği haberler hakkında düşünmeyin sizi, işinizi, ailenizi, toplumunuzu çeki düzen vermeye çağırdığını anlarsınız. Ve Kainatın yaratılışı ve idaresi hakkında düşünmeyin Allah azze ve Celle’nin tek İlah olduğunu anlarsınız. Yani Kur’an’ın üzerinde düşünmeyin ve düşündürmeyin. İnsanlar akıllarını kullanmasın, onların akıllarını kontrol edin.

Elektrik parasıyla, su parasıyla, doğalgaz parasıyla geçim sıkıntısıyla yüksek vergilerle teneke çalın, yaygara koparın onları dünya ve dünyalıklarla meşgul edin ki Hakkı görüp, Hakkı işitip, Hakkı anlamasınlar. Akıllarını yaratılış gayesi üzerinde kullanmasınlar. Ahseni takvim seviyesine çıkmasınlar, Esfeli safiline düşsünler ve ey aklını kutlanmaktan aciz olanlar, aciz bırakılanlar sizlere bunu reva görenleri alkışlayın, sevin, koruyun. Ama bir insanın kendisine yapabileceği ya da kendisine yapılabilecek en fena durumla karşı karşıya olduğunuzu bilin.

Ve uyanın kendinize gelin. Mutlaka Allah azze ve celle bunun hesabını soracak. Hesap gününe iman edenler kendilerini şiddetli azaptan uzaklaştıracak amellerle meşgul olmalıdır. Ve Allah azze ve celle şöyle buyuruyor. “Onlar tuzak kurdular. Allah’ da tuzak kurdu. Ve Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.”

İnşaAllah bir sonraki yazımda buluşmak üzere. Allah’ın selâmı Rahmeti, Bereketi üzerinize olsun…