sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KELİMELER VE KAVRAMLAR (70) İZZET-ZİLLET

KELİMELER VE KAVRAMLAR (70) İZZET-ZİLLET
A+
A-

İZZET ve ZİLLET

İzzet kelimesi kuvvet, üstünlük, şeref ve galibiyet anlamlarını dile getirdiği gibi, insanı zillete düşmekten alıkoyan iyi nitelikler anlamına da gelir. İzzet’in zıddı zillettir. İnsan, nefsinin izzetini korumakla yükümlüdür. Bu ise ancak Allah’a iman etmek, hayatını O’nun emir ve yasaklarına göre düzenlemekle mümkün olabilir. Küfür, şirk, nifak, isyan ise insanı zillete düşürür. Mümin imanı ile izzet kazanır. Ne var ki kendisini küçültücü, izzetini zedeleyici her türlü davranıştan kaçınmalıdır.

Gerçek mümin, izzetini korumak için küçültücü davranışlardan kaçınmak, ağırbaşlı, vakur olmak zorundadır. Fakat bu durum kibirle karıştırılmamalıdır.

Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Aziz; en güçlü, kuvvetli, üstün gelen, daima galip olan, asla aciz olmayan, şerefli, kahhar, melik ve ulvi değerde olandır. Elif lam takısıyla marife olarak Allah (c.c)’a has bir isim olur. Aynı zamanda Kudret sıfatına racidir. Yani misli, benzeri bulunmayan manasına gelir. O mutlak galibiyetin yegane sahibidir. İzzet sahibi, mağlup edilmesi imkânsız olan, her şeye galip olandır. Aziz adı izzetten türemiştir. Anlamı güçlü bir mevkide bulunma anlamına da gelmektedir. Daha açık bir deyimle güçlü olup ve yasak koyan anlamına da gelir.

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlüdür, büküm ve hikmet sahibidir.( SaffSuresi: 1)

El-Muiz bütün bu özelliklere sahip olan, yüce Allah’ın sıfatı olarak üstünlük sahibi, güç ve kuvvet sahibi, hep galip olup hiç aciz olmayan en şerefli, en değerli ve kahredici, hükümdar demektir. Kur’an-ı Kerim’de el-Muiz ism-i şerifi aziz, tuizzu şeklinde geçip hadis-i şeriflerde muiz olarak geçmektedir.Diğer bir ifadeyle bu manalara gelir. Muiz; kullarına dünyada mal, cennete mükafat verendir. Allah, dilediği kullarına izzet vericidir. Aziz eden ancak O’dur.

De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.”(Al-i  İmran 26)

Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Muzill; alçaltan, hor ve hakir kılan, boyun eğdiren, güçsüz ve değersiz yapan demektir. El-Muzill ism-i şerifi Kur’an-ı Kerim’de “tuzillu” kelimesiyle ifade olunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de bir ayet-i kerimede geçmektedir. Allah ( c.c) dünyada da ahirette de mütekebbir, isyankar kafirleri zelil kılar. Dünyada bazen kafirlere mühlet verilmesi onların zillete girmeyecekleri anlamına gelmez. Yüce Allah’ın izzetini takdir edemeyen nankör kullara zillete müstahak oldukları bir gerçektir.

Aziz kılmak ve zelil etme yetkisi sadece Allah’a aittir, bununla beraber Yüce Allah adili mutlaktır, izzete layık olanlara aziz, zillete layık olanları da zelil kılar. İzzetin ve zilletin son durakları ahirette cennet ve cehennemdir. Cennet izzetlilerin yurdu olduğu gibi cehennem de zelillerin yurdudur. Allah ‘m zelil kıldığı kullar asla cennete giremezler.[1]

Kur’an ve Sünnette İzzet ve Zillet: “Derler ki: «Andolsun, Medine’ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp çıkaracaktır.» Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah’ın, O’nun Resulü’nün ve mü’minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.”(Münafikun 8)

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “İyne usulüyle alışverişte bulunur, sığırların peşine düşer, ziraate  razı olur ve cihadı da terkederseniz, Allah size öyle bir zillet verir ki, dininize tekrar rücu etmedikçe o zilleti kaldırmaz.”[2]

“Ona “Allah’tan kork” denildiği zaman, gururu onu daha da günaha sürükler. Artık böylesinin hakkından cehennem gelir. O ne kötü yataktır!”(Bakara 206)

Ebu hafs es- sühreverdi şöyle diyor :İzzet kibrin dışında bir şeydir.Çünkü izzet, insanın kendi nefsinin hakikatini tanıması ve onu acele kısmetler(dünyalık maksatlar) için harakete düşürmeyip(alçaltmayıp) kerim ve kıymetli tutmasıdır.Nitekim kibr insanın kendini bilmemesi ve onu kendi mevkiinin  üstünde tutmasıdır.İzzetin zıddı zillet kibrin zıddıda alçak gönüllülüktür.[3]

İzzeti ve şerefi başka yerde aramak:

“Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.”(Nisa 139)

Dikkat edin, insan ruhunun katında şeref bulduğu tek dayanak budur. Buna dayandığı sürece herkese üstünlük sağlayacaktır. Dikkat edin, insan ruhunu yücelten, onu özgür kılan tek kulluk şekli budur. Bir olan Allah’a kulluk… Şayet kişi bu kullukla tatmin olmazsa bitmez tükenmez değerlerin, çeşitli şahısların yığınlarca geleneğin ve sonsuz korkuların kulu olacaktır. Herkese, her şeye ve her değere kulluk yapmaktan kimse koruyamaz onu artık. Ya bütünüyle üstünlük, şeref ve özgürlük olan yüce Allah’a kulluk… Ya da tamamıyle alçaklık ve mahkumiyet olan Allah’ın kullarına kulluk.. Dileyen dilediğini seçsin.[4]

Derler ki: «Andolsun, Medine’ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp çıkaracaktır.» Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah’ın, O’nun Resulü’nün ve mü’minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.”(Münafikun 8)

[1] Şahımerdan Sarı İslam akaidi c 5 sh 287,316, 319

[2] Ebu Davud, Büyû 56, (3462).

[3] Hak dini Kur’an dili Elmalılı H.Y

[4] Fî Zılâl-il Kur’an(Nisa 139)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.