sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NEBE SURESİ 14 VE 21. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA NEBE SURESİ 14 VE 21. AYETLER
25.05.2023
638
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

14- Sıkıp suyu çıkaran (bulut) lardan da ‘bardaktan boşanırcasına bir su’ indirdik.
15- Bununla taneler ve bitkiler bitirip-çıkaralım diye
16- Ve birbirine sarmaş-dolaş bahçeleri(11) de.
17- Şüphesiz o hüküm (fasl) günü, belirlenmiş bir vakittir.
18- Sur’a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz.(12)
19- O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur.
20- Dağlar yürütülmüş, artık bir serab oluvermiştir.(13)
21- Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir.(14)

AÇIKLAMA

11. Yağmurlar dolayısıyla yeryüzünde bitkilerin, yeşilliklerin ve bahçelerin oluşması hakkında açıklama için bkz. Rum. an: 35, Şuara. an: 5, Müminun. an: 17, Nahl. an: 53/a, Zuhruf. an: 10-11, Mümin. an: 20, Yâsin. an: 29, Fâtır. an: 19, Vakıa. an: 28-30. Bu konu ile ilgili ayetlerde tabiat kanunlarının işleyişi hakkında bilgi verilerek, kafirlerden içinde yaşadıkları tabiatı ve hatta bizzat kendi hayatlarını tefekkür etmeleri istenmiştir.
Bu ayetler sizin dikkatinizi iki noktaya çekmek istemektedir: Birincisi, bu muazzam ve muhteşem nizam bir raslantı sonucu kendi kendine oluşmamıştır. Ayrıca düzenli bir biçimde kendinden istenileni yerine getirmektedir. İkincisi, hiçbir şey maksatsız yaratılmamıştır. Dolayısıyla herşeyin bir nedeni ve gayesi vardır. Bu hususları düşünebilmiş bir insanın, Allah’ın (c.c) kainatı yok ettikten sonra, yeniden yaratmaya gücünün yetmiyeceğini sanması için aklından zoru olması gerekir. Çünkü bu nizamın içinde hiçbir şey nedeni olmaksızın yaratılmamıştır.
Öyleki, bu nizâmın içinde insanoğlu da bulunmaktadır ve Allah (c.c) onu hayr ve şerr’i idrak edebilecek bir özellikte donatmıştır. İrade sahibi olarak yaratılan insan, kendisinden istenilenleri kabul edip etmemek konusunda bir serbestiye sahiptir. Ve yine diğer mahlûkat üzerinde tasarruf edebilme hakkının olması da boşuna değildir. Örneğin bir insan tüm ömrü boyunca salih amellerde bulunarak, kendisine verilmiş bulunan yetkileri hak yolunda kullanırken, bir başka insan ömrü boyunca kötü işlerle ilgilenerek, Allah’ın kendisine verdiği yetkileri ve enerjiyi boş yere harcayabilir. Şimdi her ikisi de ölümden sonra toz olur ve davranışlarının karşılıklarını görmezlerse, büyük bir haksızlık olmuş olur ve bu hayat anlamını yitirirdi. İşte bu nedenlerden ötürü, Kur’an-ı Kerim’de, tekrar tekrar Maad, yani ölümden sonraki hayat, Kıyamet ve ahiret konuları işlenmiştir. Bkz. Rad. an: 7, Hac. an: 9, Rum. an: 6, Sebe. an: 10-12, Saffat. an: 8-9

12. Bu ayet Sûr’a son kez üfürüldüğünde ölmüş bulunan bütün insanların ayağa kalkacağına işaret etmektedir. Burada, “gelirsiniz” ifadesi, yani muhatap siğası kullanılmıştır. Fakat burada muhatap, sadece o dönemde yaşamış bulunan insanlar değil, gelmiş, geçmiş ve gelecek çağlar boyunca yaşamış ve yaşayacak tüm insanlıktır. Açıklama için bkz. İbrahim. an: 57, Hac. an: 1, Yâsin. an: 46-47, Zümer. an: 79

13. Burada da, Kur’an’ın çeşitli yerlerinde sözkonusu edildiği gibi, Kıyametin farklı safhaları birarada açıklanmıştır. Önce Sur’a son kez üfürüldüğünde nelerin olacağı açıklanırken, daha sonraki iki ayette bu olayların gelişimi anlatılmıştır. Açıklama için bkz. Hakka. an: 10
“Gök açılmış” ifadesi ile göğün hiçbir engelle karşılaşmadan, her taraftan semavî afetlerini yeryüzüne göndereceği anlatılmak istenmiştir. Yani göğün afetlerinin yeryüzüne gönderilmesi için, gökyüzünün kapıları açılacak ve önünde hiçbir engel olmayacaktır.
Dağlar yürütülmüş bir serap olmuştur; yani dağlar havalanacak ve paramparça olacaktır. “Sana dağlardan soruyorlar, de ki: Rabbim onları kül gibi ufalayıp, savuracak, yerlerini boş ve dümdüz bırakacaktır. Orada ne bir eğrilik, ne de bir tümsek göremeyeceksin.” (Taha-105-107) Ayrıca bkz. Tahâ. an: 83

14. Cehennem için, gözetleme yeri, yani av yakalamak için tuzak yeri anlamına gelen “mirsaden” kelimesi seçilmiştir. Çünkü kâfir ve âsîler hiçbir kimsenin kendilerini gözetlemediğini sanmaktadırlar. Tıpkı av hayvanının kendisi için kurulmuş tuzaktan habersiz, hoplayıp, zıplaması gibi, kâfir ve âsîler de dünyada böyle yaşarlar. Fakat cehennem bir tuzak gibi hazır beklemektedir ve onlar bu tuzağa takılarak cehenneme düşeceklerdir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.