sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATIR SURESİ 39. AYET

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATIR SURESİ 39. AYET
03.06.2023
288
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

39- Yeryüzünde sizleri daha önceki kuşakların yerine geçirip egemen kılan O’dur. Kâfirlerin inkârcılıkları kendi zararlarınadır. Kâfirlik, kâfirlere Rabb’leri katında sadece daha çok nefret kazandırır. Kâfirlik, kâfirlerin sadece zararlarını arttırır.

Yeryüzünde insan kuşakları birbirini izliyor; bir kuşak gidiyor, yerine yenisi geliyor; gelen, gidenin mirasçısı oluyor. Bir devlet yıkılıyor, yerine başka bir devlet kuruluyor. Bir ocak sönüyor, yerinde başka bir ocak tütmeye başlıyor. Yüzyılların akışı boyunca uygarlıkların biri batıyor, öbürü doğuyor. Bu sürekli değişimi izleyip düşünce süzgecinden geçiren insan bu kesintisiz süreçten şu dersi çıkarmalı, şu bilince varmalıdır:

Herhangi bir dönemin “yaşayanlar”ı bir süre sonra “tarih” olacaklardır. Şimdi onlar nasıl kendilerinden önce gelip geçenlerin izlerini gözlüyor, tarih olmuş maceralarını konuşuyorlarsa, ilerdeki kuşaklar da onların kalıntılarını seyredecek, hayat serüvenlerini tartışacaklardır. O halde gaflet uykusundan uyanarak çağları değiştiren, insan ömürlerinin çarkını döndüren, hayvan döllerini birbirinin yerine geçiren, devletleri yıkıp kuran, egemenliklere el değiştirten, insan kuşaklarını birbirine mirasçı kılan yüce Allah’ın güçlü elini görmek gerekir. Her şey geçip gidiyor, son buluyor, yok oluyor. Sürekli kalan, sadece yüce Allah’dır. Hiçbir kesintiye, hiçbir değişime uğramadan varlığını sürdüren tek güç O’dur.

Düşünmek gerekir ki, insan gelip geçici bir canlıdır. Dünyada kalıcı bir “ölümsüz” değildir. Belli bir süre sonra noktalanacak bir yolculuğun akıntısına kapılmış gitmektedir. Buna göre şu dünyadaki kısa “oturum”unu güzelliklerle donatmalı, arkasında iyi anılar bırakmalı, ilerdeki sürekli hayatında işine yarayacak kalıcı birikimler sağlamalıdır.

Sürekli batıp çıkma, doğup batma olguları ile yüzyüze gelen; yıkılan egemenliklerin, sönen hayatların ve birbirine mirasçı olan ardışık kuşakların sahneleri ile karşı karşıya kalan insanın bilincine varacağı gerçeklerin, alacağı derslerin bazıları işte bunlardır. Evet, şimdi yukardaki ayetlerin ilk cümlesini okuyalım:

“Yeryüzünde sizleri daha önceki kuşakların yerine geçirip egemen kılan O’dur.”

Yüce Allah, bu ardışık tablolu ve etkili sahnenin ışığında insanlara sorumluluğun bireysellik ilkesini hatırlatıyor. Hiç kimse başkasının yükünü taşımaz, hiç kimse başkasının sırtındaki yükü paylaşmaz. Bunun yanı sıra insanların gerçeğe yüz çevirmeleri, kâfirlikleri, sapıklıkları ve en sonunda yüzyüze gelecekleri hüsranlı akıbet gözler önüne seriliyor. Okuyoruz:

“Kâfirlerin inkârcılıkları kendi zararınadır. Kâfirlik kâfirlere Rabb’leri katında sadece daha çok nefret kazandırır.”

“Nefret” sevmezliğin en koyu derecelisidir. Rabb’inin nefretine uğrayan kimseyi ne ağır bir hüsranın, ne onarılmaz bir yıkımın beklediğini düşünebiliyor musunuz? Aslında bu nefretin kendisi, bütün hüsran ve yıkım türlerinden daha büyük bir hüsran daha onarılmaz bir yıkım değil midir?

İkinci gezide gökler ile yeryüzü dolaşılıyor. Amaç, müşriklerin yüce Allah’a ortak koştukları düzmece ilahların izlerini araştırmaktır. Fakat gezinin sonunda bu düzmece ilahlara ilişkin hiçbir belirtiye, hiçbir kanıtlayıcı belgeye rastlanmayacaktır.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.