sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TÜM CANLILIĞIYLA İSLAM NASIL YAŞANIR?

A+
A-

Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lütfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (Celle Celaluhu)’a mahsustur.

Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve O’nun yolunu izlemeye çalışan ümmetinin üzerine olsun.

Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.” (Buhârî, Îmân 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, 108. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 3; Tirmizî, Büyû’ 1; Nesâî, Büyû’ 2, Kudât 11; İbni Mâce, Fiten 14)

Şerhi: Bir defasında Peygamber (sav) kalbin nasıl hastalandığını anlattı. Yapılan her bir günahın kalbin üzerinde siyah bir nokta meydana getirdiğini, noktalar çoğaldığı zaman kalbin siyah bir hal aldığını ve artık iyi ile kötüyü birbirinden ayırma görevini yapamadığını söyledi.

Kalbin sağlığını korumak veya hastalanmış bir kalbi iyileştirmek için yapılması gerekeni, onu icad edip yaratan bildirmiş ve: “Unutmayın ki, kalbler, Allah’ı anarak huzura kavuşur” buyurmuştur (Ra’d sûresi, 28) Allah Teâlâ’nın yapmamızı istediği her ibadet, kalbin sağlığını korumak için emredilmiştir. Allah adıyla dirilip can bulan bir kalb, vücut ülkesinin yegâne sultanı olduğu için, emri altındaki bütün varlıklara, yani ellere, ayaklara, dillere, dudaklara, gözlere, kulaklara isabetli emirler verir; başarılı bir hükümdâr olur. (Riyazüs Salihin)

Yalnız müminler Allah (C.C)’ı anmaz ise zamanla kalpleri katılaşacak ve doğru yoldan sapacaklardır.

Hadid 16: İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalbleri Allah’ın zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar?

Evet, Tüm canlılığıyla İslam nasıl yaşanır? Öncelikle bu canlılığın oluşabilmesi için kalplerde hastalık ve katılık gibi bir durumun olmaması gerekir. Bunun için sağlam bir tevbe ile Kur’an ve sünnete ilk günkü gibi yönelebilmektir. Gücümüzün yettiğini yapıp, gücümüzün yetmediği yerlerde Rabb’imizden yardım istemeliyiz. Ve bu konuda azimli ve sabırlı olmalıyız.

Bu açıdan bakıldığında bozuk kalpliler ile sağlam kalplilerin örneklerini vererek bir muhasebe yapmak faydalı olacaktır.

KALBİ KATILAŞMAMIŞ VE İLK GÜNKÜ HEYECANINI KORUYAN KALPLER

Tevbe 92- Kendilerini bindirip savaşa gönderesin diye gönüllü olarak sana geldiklerinde, “Sizi bindirecek birşey bulamıyorum.” dediğin zaman, bu uğurda harcayacakları birşey bulamadıklarından dolayı üzülüp gözlerinden yaş döke döke geri dönüp gidenlere de bir günah yoktur.

İbn-i İshak, Tebük savaşından söz ederken der ki: “Sonra bazı Müslümanlar Peygamberimize (salât ve selâm üzerine olsun) gözleri yaşlı olarak geldiler. Bunlar yedi adamdı. Bir kısmı Ensar’dan, bir kısmı diğer gruplardandı. Peygamberimizden (salât ve selâm üzerine olsun) binek istediler. Çünkü bunlar fakir kimselerdi. Peygamberimiz: “Size verebilecek binek bulamıyorum” cevabını verdi. Onlar geri döndüklerinde harcayacak malları bulunmadığı için üzüldüler ve gözlerinden yaşlar boşandı.

Süfyân es-Sevrî der ki: Abdülazîz İbn Refî’den, onun da Ebu Sü-mâme (r.a.) den rivayetine göre; o, şöyle demiştir: Havariler: Ey Resulullah, bize Allah için ihlâslı olanı haber ver, dediler de şöyle dedi: Allah’ın hakkını insanların hakkına tercih eden, biri dünya diğeri âhiret işi olmak üzere iki işle (durumla) karşılaştığında âhiret için olanla başlayıp sonra dünya için olanla meşgul olandır.

Allah Rasûlü şöyle bu­yurmuştur : Medine’de öyle bir topluluk vardır ki siz bir va’dîyi geçti­ğinizde ve yürüdüğünüzde, onlar sizinle beraberdirler. Onlar; Medine’­de oldukları halde mi? dediler de : Evet, onları özür alıkoymuştur, bu­yurdu.

İşte buraya kadar verilen misaller kalpleri katılaşmamış ve kalplerinde arıza olmayan kimselerin kalpleridir.

ŞİMDİ DE KALPLERİ (nde iman) OLMAYANLARA BİR MİSAL VERELİM:

Tevbe 49. Onlardan öylesi de var ki, “bana izin ver, beni fitneye düşürme”  der. Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir. Cehennem,  kâfirleri   mutlaka  kuşatacaktır.

Nüzul Sebebi : Rasûlullah (s.a.v.) Tebük seferine çıkmak istediğinde Cidd b. Kays’a -münafık idi- şöyle dedi: Ey Vehb’in babası! Benî Asfar’la yani Rumlarla savaşarak köle ve cariyeler edinmek ister misin? Cidd şöyle dedi; Ya Rasûlullah! Kavmim, benim kadınlara düşkün olduğumu bilir. Korkarım ki, Benî Asfar’ı gördüğüm de onların kızlarına sabredemem. Beni fitneye dü­şürme. Bana savaşa gitmememe izin ver, malımla sana yardım edeyim. Rasûlullah (s.a.v.) ondan yüz çevirip, “sana izin verdim” dedi. Bunun üzerine Yüce Allah, Onlardan öylesi de vardır ki, “Bana izin ver, beni fitneye düşürme.” der.

“Ya RasûluIIah! Bana, cihada gitmemek için izin ver. Beni kadınlarla fitneye düşürme. Biliniz ki onlar seferden kaç­mak istemekle fitnenin ta içine düşmüşlerdir. Hattâ daha da büyüğüne düş­müşlerdir.

Kalpte iman zayıflayınca veya kaybolunca, tavırlar ve ameller inançsız insanların tavır ve amellerine kendiliğinden benzeyecektedir.

Allah(C.C)’ın razı olduğu amellerden herhangi birini yapamamaktan dolayı üzülüyor muyuz? Yukarıda ki ayeti (Tevbe 92) hatırlarsak “imkanları olmadığı için sorumlu tutulmadıkları halde”, böyle bir amelden veya sevaptan mahrum kalmamak için çaba gösteriyorlar ve o amele ulaşamayınca ağlıyorlar. Kalplerde ki sağlam imanın eseridir bu. Günümüzde ise bırakalım “sevaptan mahrum kalmamak için ağlamayı”, günahından dolayı bile ağlayanlar neredeyse kalmadı. Kalbin katılığını başka bir yerde aramayalım. İmam Gazali’nin dediği gibi; “günahlarımıza oturup ağlayalım, eğer ağlayamıyorsak oturup ağlayamadığımıza ağlayalım”.

Tevbe 92. Ayeti kerimenin tefsirinde Seyyid Kutub (rha) diyor ki: İşte böyle bir ruh ile İslâm zafere kavuştu. Yine böyle bir ruh ile egemenliği eline geçirdi. Şimdi bakalım kendimize: Biz neredeyiz, onlar nerede? Bizim ruhumuz nerede, bu küçük topluluğun ruhu nerede? Eğer bu duyguların en azından bir kısmının gönlümüzde yer aldığını görebiliyorsak, o zaman zafer ve üstünlük isteyelim. Yoksa kendimize bir çeki düzen verelim. Bu duygulara yaklaşmaya çalışalım. O zaman yüce Allah(C.C) bize yardım edecektir.

İslam’ın tüm canlılığıyla yaşanması için kalpte doğru bir inancın bulunması gerekir. Kalpte bulunan bu inancın zayıflamaması ve katılaşmaması için devamlı ilim ve zikir ile amele yansıtarak kalbin diriliğini korumak gerekir. Diğer türlü kalp kararmaya ve katılaşmaya mahkum olacaktır. (Maazallah)

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.