sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KELİMELER VE KAVRAMLAR (87) SEVGİ

KELİMELER VE KAVRAMLAR (87) SEVGİ
A+
A-

SEVGİ

Sevme duygusu, bir kimseye veya birşeye muhabbet besleme hissi. Sevgi, insanlarda doğuştan bulunan bir duygudur. Fıtrata koyulan bu sevgi doğuştan olmakla birlikte kişi iman ile birlikte sevgisini fıtratın gereği olan Allah cc has kılabilir, ya da fıtratın bozulmasıyla birlikte sevgide sapıtabilir. Allah Teâlâ iman edenlerin kalplerini sevgi ile birleştirmiş, onları bu sevgi ve bağlılıkla güçlendirmiştir. Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

“Ve kalplerinin arasını sevgi ile birleştirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa hepsini harcasaydın, yine onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah, onların arasını sevgi ile birleştirdi…” (el-Enfal, 8/63).

Kur’anı Kerim mü’minlerin Allah azze ve celle’yi her şeyden çok sevdiğinden bahseder.

“İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi!” (Bakara 165)

Dört çeşit sevgi vardır ve bunları birbirinden ayırt etmek gerekir. Doğru yoldan sapanlar ancak bunları birbirinden ayırt etmediklerinden sapmışlardır.

Bir: Allah sevgisi. Allah’ın azabından kurtulmak ve ödülünü kazanmak için bu tek başına yeterli değildir. Çünkü müşrikler, hristiyanlar, yahudiler ve başkaları da Allah’ı severler.

İki: Allah’ın sevdiklerini sevmek. Kişiyi İslâm’a sokan ve ondan çıkartan bu sevgidir. Allah’ın en sevdiği insanlar bu sevgide en düzgün ve en çok olanlardır.

Üç: Allah için ve O’nun yolunda sevmek. Bu Allah’ın sevdiklerini sevmenin gereklerindendir. Allah’ın sevdiklerini sevmek ancak O’nun yolunda ve O’nun için sevmekle olur.

Dört: Allah’la birlikte sevgi. Bu da şirksi sevgisidir. Allah için olmaksızın Allah’la birlikte bir başka şeyi seven kişi Allah’tan gayri bir ortak edinmiştir. Bu, müşriklerin sevgisidir.

Bir de beşinci tür bir sevgi var ki, O da doğal sevgidir. Doğal sevgi insanın, tabiata uyan şeye meyletmesidir. Susuzun suyu, aç kimsenin yemeği sevmesi, uyku, eş ve çocuk sevgisi bu türden sevgiye örnektir. Bu, Allah’ı zikretmekten oyalamadığı, O’nun (c.c.) sevgisinden alıkoymadığı sürece yerilmez, aksi takdirde yerilir.

Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur:

“Ey inananlar, mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın” (Münafîkûn, 9)

“kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı adamlar…” (Nûr, 37)[1]

“De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” (Tevbe 24)

Akıl sahibi bir insan için malumdur ki evrenin çeşitli yerlerine insanoğlunun var kılınmasından önce yerleştirilmiş saymaktan acze düştüğümüz nimetler vardır. Bu imkânlar her şeyin sahibi tarafından hazırlandı. İnsanlar bu imkânları kullanma bakımından çokta başarılı olmakla beraber, nimetlerin ulaşmasını yaratan ve devam ettiren zata karşı nankörlük etmekteler.

Allah Kimleri Sever?

Kur’an’da Allah’ı sevmeğe yer verildiği gibi, Allah’ın kullarını sevmesine de yer verilmiştir. Bu sevilen kullar belli kriterlere uymuş kimselerdir. Nitekim Allah (cc) şöyle buyuruyor;

De ki: “Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.”(Al-i İmran/31)

“Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.” (Bakara/195)

“Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.”(Bakara/222)

“Hayır; kim ahdine vefa eder ve sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.” (Al-i İmran/76)

Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne boyun eğdiler. Allah, sabredenleri sever. (Al-i İmran/146)

“Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Ali- İmran/159)

“Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiç bir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever.” (Maide/42)

“Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu’, Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (Maide/54)

“Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saff/4)

Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Cerîr Süheyl’den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre’den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :

«Şüphesiz ki, Allah bir kulu sevdiği vakit, Cibril’i çağırır da : Ben filânı seviyorum, onu sen de sev! der. Ve onu Cibril de sever. Sonra semâdakilere seslenerek : Gerçekten Allah filânı seviyor; onu sîz de sevin! der. Artık onu semâ ehli de severler. Sonra yeryüzündekilerin kalbinde ona karşı sevgi uyanır.

Bir kula da buğzetti mi Cibril’i çağırarak : Ben filâna buğzediyorum, ona sen de buğzet! der. Ve Cibril ona buğzeder. Sonra semâ ehli arasında : Allah filâna buğzediyor, ona sîz de buğzedin! diye seslenir. Onlar da kendisine buğzederler. Sonra yeryüzündekilerin kalbinde ona karşı buğz uyanır.» buyurdular.[2]

Ebû Hureyre (R) şöyle demiştir: “Rasûlullah (S) şöyle buyurdu: “Allah şöyle buyurdu: Her kim beni tanıyan ve ihlâs ile bana ibâdet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harb i’-lân ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan birşeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibâdetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de artık onun işitir kulağı, görür gözü, tutar eli, yürür ayağı mesabesinde olurum (ve bu organlarıyle meydana gelmesini arzu et­tiği bütün dileklerini veririm). Diliyle de her ne isterse muhakkak onları da kendisine ihsan ederim. Bana sığınmak isteyince de muhakkak kulumu sığındırır, korurum. Ben yapmasını dilediğim hiçbirşey hakkında, mü ‘minin ölümü karşısındaki tereddüdüm gibi tereddüt etmedim. Fakat bunda kulum ölümden hoşlanmıyordu, ben de kuluma acı gelen şeyi sevmiyordum.”[3]

Allah’ı sevdiğini iddia ettiği halde Hz. Muhammed’in yolunda olmayan kişi her sözünde, halinde Hz. Muhammed’in yoluna ve o’nun getirdiği hak dine uymadığı sürece bu dâvasında yalancıdır. Nitekim sahih bir hadîste Rasûlullah şöyle buyurur: «Bizim emrimiz bulunmayan bir işi işleyenin ameli merdûddur.» Bunun içindir ki Allah Teâlâ : «De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin.» buyuruyor.

Sizin istediğiniz olan ona sevgi beslemenizin de üstünde Allah’ın size olan sevgisi meydana gelsin. Bilgin ve bilge kişilerin :  «Mühim olan senin sevmen değil, sevilmendir.» dediği gibi bu ikinci yani Allah’ın sizi sevmesi elbette daha büyük ve önemlidir.

Hasan el-Basrî ve seleften bazıları şöyle der : Bir grup Allah’ı sevdiğini zannetti de Allah, onları bu âyetle imtihan etti ve «De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun, Allah da sizi sevsin» buyurdu.[4]

Allah Kimleri Sevmez?

“Allah aşırı gidenleri sevmez.” (Bakara/190)

“O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.” (Bakara/205)

“Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr kâfiri sevmez.” (Bakara/276)

“De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.” (Al-i İmran/32)

“İman edip salih amellerde bulunanların ecirleri eksiksiz ödenecektir. Allah, zalim olanları sevmez.” (Al-i İmran/57)

“Allah’a ibadet edin ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Nisa 36)

“Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (Enam 141)

“Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aittir.Şüphesiz O, zâlimleri sevmez.”(Şura 40)

Sevgi itaati gerekli kılar asılda Allah cc boyun eğmeyen onun razı olduğu hayat modelinin dışında yaşayan kimseler Allah cc sevmiyor demektir. Allah cc sevmeyen ona büyüklenen bir kulu Allah niçin sevsin.

El-Vedud:

Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Vedud; Allahu Teâlâ peygamberlerini, dostlarını, Mü’minleri ve bütün kullarını sevendir. İsm-i meful vezninde çok sevilen anlamında; sevilmeyi en çok hak eden yani bütün yaratıklar her şeyden kendi canından bile daha fazla Allah (c.c)’ı sevmek durumundadır. Çünkü Allah (c.c) bu sevgiyi hak eder.

“Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrarlar. O, çok bağışlayandır, çok sevendir.”( Buruc 13,14)

Kâinatta var olan bütün mahlûkatı ve onların hayatlarının idame keyfiyeti düşünüldüğünde Yüce Allah’ın kullarını nasıl sevdiği kolaylıkla müşahade edilir. Bütün âlemlerden Allah (c.c)’a yönelen hamd ve tesbih ile Allah (c.c)’a ibadet ettikleri gölgelerin dahi secde ettikleri düşünülünce Yüce Allah’ın sevilen olduğu rahatlıkla müşahade edilip anlaşılır. Bütün bunlar Yüce Allah’ın Vedud ism-i şerfinin tecellileridir.

Zira kul masivai olarak her neyi severse sevsin, o sevdiği şeyi yaratanın Allah olduğu hakikatini akıl idarak eder. Kullar için Allah (c.c)’tan daha sevimli bir şey olamaz ve olmaması gerekir. Allah (c.c) sevgisi hiçbir şekilde başka bir sevgiye benzemez. Allah sevgisinin aslı ve şekliyle ilgili şeyle başka hiçbir sevgide bulunmaz. Kulda bulunması gereken Allah ( c.c) sevgisi böyle olmalıdır. Kulun kalbinde bulunan Allah ( c.c) sevgisi her sevgiden fazla olması ve diğer sevgilerin tamamının da sadece Allah ( c.c) sevgisi için olması esastır. Seven, sevilenin her isteğini yerine getirmeli ve onun emrine bağlı kalmalıdır. Allah (c.c) sevgisi kulun hayatının ve bütün hareketlerinin lokomotifi olmalıdır.[5]

[1] İbn-i Kayyim el-Cevziyye- Kalbin İlacı

[2] Müslim- Birr 157 2637

[3] Buhari – Rikak, 38

[4] İbn-i Kesir – Al-i İmran/31

[5] Ş.Sarı İslam akaidi c 5 Sh 279, 284

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.