sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KELİMELER VE KAVRAMLAR (91) ŞEFAAT

KELİMELER VE KAVRAMLAR (91) ŞEFAAT
A+
A-

ŞEFAAT

Bir kimsenin bağışlanmasını istemek; bir kimseden, başka bir kimse için iyilik yapmasını ve zarardan vazgeçmesini rica etmek; yardım etmek; başkası hesabına yalvarmak, rica etmek; birinin önüne düşüp işinin görülmesi için dua ve niyazda bulunmak. Şefâat edene eş-şâfi’, eş-şefi (başkası lehine taleb eden) denilir.[1]

Peygamberlerin ve hayırlı kimselerin büyük günah işlemiş olanlara da şefaat edecekleri (âyet ve hadislerle) sabittir.[2]

Şefaat yardım etmek ve halini sormak üzere başkasıyla birleşmek ve bir araya gelmektir. Bu kelime, daha çok saygınlık ve mertebece daha yüksek konumda olanın, daha aşağı bir düzeyde olan ile bir araya gelmesi anlamında kullanılır. Kıyametteki şefaat te bu anlamdadır.[3] Kur’an’da Allah cc buyurur ki:

“Allah’ın bu yolda yetki verdiği kimseler dışında hiç kimse bir başkasına aracılık, şefaat edemez.”(Meryem 87)

“O gün rahmeti bol olan Allah’ın izin verdikleri ve sözünden hoşlandıkları dışında hiç kimsenin aracılığı, şefaati işe yaramaz.”(Taha 109)

“Göklerde nice melek var ki, Allah’ın dilediklerine ve hoşlandıklarına ilişkin izni olmadıkça, şefaatleri hiç bir yarar sağlamaz.”(Necm 26)

“Allah, onların önlerindekini ve arkalarında bıraktıklarını (yapacaklarını ve yaptıklarını) bilir. Onlar sadece Allah’ın hoşnut olduğu kimselere şefaat ederler ve Allah’ın korkusundan titrerler.”(Enbiya 28)

“Artık onlara şefaat edebilecek olanların aracılığı yarar sağlamaz.”(Müddessir 48)

“Allah’tan başka taptıkları, yalvardıkları şeyler, şefaat gücüne ve yetkisine sahip değillerdir. Ancak bilerek Hakka şahidlik edenler bunun dışındadır.”(Zuhruf 86)

“Ey Muhammed! Onları yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları yaklaşan Kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur.”(Mu’min 8)

Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Her peygamberin müstecab (Allah’ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı ahirete bıraktım). Ona inşaallah, ümmetimin şirk koşmadan ölenleri nail olacaktır.”[4]

Peygamber, velî, şehid ve bildikleri ile amel eden imanlı âlimler ve kâmil mü’minler gibi Allah’ın müsaade ettiği, rızasına mazhar olmuş, nezdinde bir değer ve yakınlığa erişmiş kimselere şefâat etme izni verilebilecektir.

Ancak Allah cc razı olduğu tevhid akidesinden uzak bir halde yaşayan kimseler için Allah cc şefat izni vermeyecektir. Dolayısıyla öncelikle anlaşılması gereken mesele Doğru akide sahibi olmak ve son nefese kadar taşıyabilmektir ki hayatları şirk üzerine bina edilmiş şirkin belkide yüzlerce çeşidini hergün işlemekle birlikte şefaate nail olacaklarını düşünmeleri insanların düştüğü acı durumu ortaya koymaktadır. Ve şurası da unutulmamalıdır ki şefaat yetkisi, ‘ben size şefaat edeceğim’ diyenlere ya da ‘bu bize şefaat edecektir’ diyerek kast edilen kişiye değil, Âlemlerin Rabbinin belirleyip müsaade etmiş olduklarına verileceketir. Kaldı ki şeffat edeceğini düşündükleri kişiler, Allah’ı bırakıpta tapmış oldukları, yalvarmış oldukları kişilerdir. Binaenaleyh kendilerine şefaat etmek şöyle dursun onların büyük bir azaba girmelerini sebep olacaklarıdır. İslam düşmanlarının gayesi islamın saflığını bozmaktır. Bozuk inanca sahip olan insanları hurafelerle uyutmak kolaydır. Bunu bilen müsteşrikler( Takkeli, Sakallı, Cüppeli kılığında) Koyun postuna bürünmüş kurtlar kendilerine itaat edilmesi, emirlerine uyulması halinde(Kilise) papazları gibi cennetten yer satıyor ve bizim sayemizde sırattan şimşek gibi geçeceksiniz ve biz sizin şefaatçileriniz diyorlar. Hâlbuki Allah cc

“Onlar Allah’ı bırakarak kendilerine ne zarar ve ne de yarar dokunduramayan putlara tapıyorlar ve Bunlar Allah katında bizim aracılarımızdır diyorlar. Onlara de ki; Göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şeyi mi O’na haber veriyorsunuz? Allah onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.”(Yunus 18) buyurmaktadır.

Allah’ın ahirette izin vermediği kimse şefaat edemeyecek böyle bir vaatte bulunan yalancı sahtekârdır.

[1] Şamil İ.A.

[2] Ömer Nesefi, İslam İnancının Temelleri Akaid, Bayrak Yayınları: 120-121

[3] Ragıb El-İsfehani Müferedat

[4] .” [Buhârî, Da’avat 1, Tevhid 31; Müslim, İman 334, (198); Muvatta, Kur’an 26, (1, 212); Tirmizî, Daavat 141, (3597).]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.