Hamd gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri emsalsiz yaratan, yöneten, çekip çeviren, bulutları sevk eden Aziz ve Hakem olan ALLAH(Celle Celaluhu)’a olsun. Salat ve Selam son Resul, Son Nebi Hz. Muhammed(sav)’in, ashabının ve bütün Mü’minlerin üzerine olsun.
ALLAH(Celle Celaluhu) İnsanoğlunu aciz ve muhtaç olarak yaratmıştır. Aciz olma yönlerinden biri de birçok bedensel hastalıklara yakalanmasıdır. İnsanoğlunun nasıl ki bedensel hastalıkları varsa aynı şekilde kalbi hastalıkları da vardır. Örneğin, kibir, hased ve ırkçılık gibi… Bu hastalıklar kişi de bulunduğu sürece diline ve azalarına da yansıyacaktır. ALLAH(Celle Celaluhu) bizlere vahiyle yani “Kur’an ve Sünnet” ile neyin helal, neyin haram, kimin dost, kimin düşman, ne doğru, ne yanlış bildirmiştir. Şimdi bizlerde İnşaAllah bu inanç ve anlayışa sahip olarak meseleyi ele alacağız.
Öncelikle ırkçılık beşeri sistemlerin ve tağuti güçlerin hakim olup yönettiği toplumlar da mevcuttur. Irkçılığın tohumlarını bunlar dikmiş, bunlar büyütmüş ve bunlar insanlığın önüne koymuştur. İslam’da ırkçılık yoktur. Zaten ALLAH(Celle Celaluhu) insanlar arasındaki üstünlüğün dil, renk, kavim, aşiret ile değil de takva ile olduğunu bildirmiştir.
“Ey İnsanlar, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için sizi kavimlere ayırdık. ALLAH(C.C) katında en üstün olanınız ALLAH(C.C)’tan en çok korkanınızdır. Şüphesiz ki ALLAH(C.C) hakkıy bilen, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurat 13)
Bu ayetin tefsirinde müfessirler; ALLAH(C.C) insanları farklı kavim ve ırklardan yaratmasından gaye tanışmaları, birbirleriyle kaynaşmaları olarak bildirirken tağuti sistemlerde ise insanları renk, dil, kavim ayrımcılığı ile düşmanca bir hale getirmektedirler.
Irkçılık, bugün günümüzde hemen hemen her coğrafyada mevcuttur. Yaşadığımız Türkiye coğrafyasında çok açık ve net olarak ırkçılık yapılmaktadır. Örneğin, fabrikalarda, okullarda, kız istemelerde vb. durumlarla etrafımızı virüs gibi sarmıştır. Irkçılık konusu hadislerle de açık ve net olarak yasaklanmıştır.
Rasulullah(sav);
“Irkçılık davasına kalkan bizden değildir. Irkçılık üzere savaşan bizden değildir. Irkçılık üzere ölen de bizden değildir.” buyurmuştur.” (Müslim)
ALLAH(C.C)’ın ayetine, Peygamberimizin hadisine baktığımızda artık ırkçılık yapmak, ırkçılık üzere savaşmak ve ölmek yasaklanmıştır. Doğru ve hak olan bilgi budur.
Peygamberimiz(sav) bir hadiste;
“Şüphesiz ki ALLAH(C.C) sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar.” (İbn Mace, Zühd 9 – Müslim Birr 33) buyurmaktadır.”
Gerçekten de ne kadar doğru, bu meseleyi aydınlatıcı bir örnek;
Düşünün ki Müslüman bir siyahi hizmetçi, kafir bir beyaz kraldan üstün değil mi? Çünkü inanç, akide farkı bir Müslümanı tüm değer ve kriterlerden üstün tutar.
Peygamberimizin (sav) şu hadis-i ile yazımızı bitiriyoruz;
“Şeytan Ademoğlu için İslam yolunda oturur ve atalarının dinini terk mi edeceksin der. O da şeytana uymayıp Müslüman olur. Sonra şeytan hicret yolunun üzerine oturur ve yurdunu terk edersen garip kalırsın der. Mü’min yine onu dinlemez ve hicret eder. Sonra cihad yolu üzerinde durur. O Mü’min’e savaşa gidersen öldürülürsün malını paylaşırlar, hanımını başkası nikah eder der. O da bu son engeli de aşar ve yoluna devam eder. (Nesai-Cihad-19)
İşte bir Müslüman önüne çıkan zorlukları nasıl aşıp, yoluna devam etmişse, aynı şekilde ırkçılık engellerini de aşıp, kardeşlik, sevgi, muhabbete doğru yoluna devam etmesi lazımdır.
“Rabbim hakkı hak bilip, hakka sarılan, batılı batıl bilip, batıldan uzaklaşan kullarından eylesin.
ELHAMDULİLLAH