TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 87. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
87- Şüphesi/, ki Musa’ya kitabı verdik ve ondan sonra her biri ardınca Peygamberler gönderdik. Meryemoğlu İsa’ya da açık mucizeler verdik. Ve onu Ruhu] Kudüs ile te’yid eltik. Her Peygamber size nefislerinizin istemediği şeyleri getirdiği zaman büyüklük taslayıp, bir kısmını yalanlıyor bir kısmını da öldürüyor musunuz?
Biz, Musa’ya Tevratı verdik. Ondan sonra Peygamberleri, Tevrat ile hükmetmek üzere peşpeşe gönderdik. Meryemoğlu İsa’ya da, ölüleri diriltme, körleri ve cüzzamlıları iyileştirme gibi. Peygamberliğini gösteren apaçık mucize ve deliller verdik. Ve onu, diğer bir adı Ruhul Kudüs olan Cebrail ile destekledik. Ve ona yardım ettik. Ey Yahudi topluluğu size. Peygamberlerden herhangi biri, nefsinizin arzulamadığı şeyleri getirdiği zaman şımararak ve böbürlenerek onlara karşı büyüklük mü taslıyorsunuz? Peygamberlerden, İsa ve Muhammed gibi bir kısmını yalanladınız. Zekeriy’a ve Yahya gibi bir kısmını da öldürdünüz. Peygamberlere karşı sizin tutumunuz hep böyle olmuştur.
Âyette zikredilen “Ruhül Kudüs”ten maksat, Katade, Dehhak ve Rebi’ b. Enese göre, Cebraildir. İbn-i Zeyd’e göre İndidir. Dehhakın Abdullah b. Ab-bastan naklettiğine göre ise Ruhul Kudüs’ten maksat, Hz. İsa’nın kendisini zikrederek ölüleri dirilttiği bir isimdir. Taberi, diyor ki: “Ruhul Kudüs’ten maksadın Cebrail olduğunu söyleyen görüş daha isabetlidir. Zira bu âyet-i kerimede Allah
Tealanm, hem İsa’yı Ruhul Kudüs ile desteklediği hem de ona, kitap ve hikmeti öğrettiği zikredilmiştir. Bu da gösteriyor ki, Ruhul Kudüs, İndiden başka bir şeydir. Aksi halde İncilin, âyette iki kere zikredildiği söylenmiş olur ki bu, ilahi kelamın az kelime ile Öz mânâ ifade etme özelliğine yakışmayan bir durumdur.
Taberinin delil gösterdiği âyetle şöyle Duyuruluyor: “O gün Allah şöyle der: “Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Hani seni Ruhul Kudüs ile desteklemiştim. Beşikte iken ve kemale ermiş iken insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevratı ve İncili öğretmiş-tim…
Cebraile “Ruhul Kudüs” diye isim verilmiştir. Aslında annesiz babasız olarak yaratılanlara “Ruh” denilmektedir. Hz. İsa’ya da “Ruh” denilmesi bundandır. “Kudüs” kelimesinin lügat mânâsı ise “Temiz” demektir. Cebrailin isminde kullanıldığı şekliyle “Kudüs” kelimesinden neyin kastedildiği hususu çeşitli şekillerde izah edilmiştir.
Süddiye göre, buradaki “Kudüs”ten maksat, “Bereket” demektir. Ebu Ca-fere göre “Rab” demektir. İbn-i Zeytİ ve Kâ’bul Ahbar’a göre ise Allah tealanın sıfatıdır. Bunlara göre “Ruhul Kudüs” demek Allanın ruhu” demektir. Cebraile bu isim verilmiştir. İbn-i Zeyd şu âyette Allah tealanın sıfatı olarak zikredilen kelimesiyle kelimesinin aynı anlamda olduklarını söyleyerek görüşüne delil göstermiştir. Âyette şöyle Duyurulmaktadır. “O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan, hükümran, kuddûs (Noksan sıfatlardan uzak) olan Allah’tır.
Âyet-i kerimenin sonunda Allah Teala, Yahudiler topluluğuna hitabederek buyuruyor ki: “Ey İsrailoğulları size Peygamber olarak gönderdiğimiz Musa’ya Tevratı verdik. Musa’dan sonra da, yine Tevratla amel eden Peygamberler gönderdik. Bunlardan sonra da Meryemoğlu İsa’ya çeşitli mucizeler verdik ve onu Cebrail ile destekledik. O halde şimdi sizler kendinize, heva ve hevesinize uymayan her Peygamber geldiğimle İblisi önder edinerek böbürleniyor ve onlara karşı gururlanıyor musunuz? O Peygamberlerden bir kısmını yalanladınız. Diğer bir kısmını ise öldürdünüz. Ve halen de Peygamberi öldürmeyi istiyorsunuz.” Duyurulmaktadır.