sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CASİYE SURESİ 14. VE 15. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CASİYE SURESİ 14. VE 15. AYETLER
26.12.2023
256
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

14- Müminlere de ki: `Allah’ın, her milletin yaptıklarının karşılığını vereceği günlerinin geleceğine inanmayanları bağışlasınlar.

15- Kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim kötülük yaparsa zararı kendisinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.

Bu, Allah’ın günlerinin geleceğini ummayanlara karşı müminlerin hoşgörülü olmalarını öngören saygın bir direktiftir. Bu hoşgörü bağışlamanın, affetmenin gereğidir. Güçlülükten, üstünlükten kaynaklanır bu hoşgörü. Büyüklüğün, erdemliliğin sonucudur bu hoşgörü. Gerçekten de Allah’ın günlerini ummayanlar şefkate muhtaç zavallılardır. Bu zavallılıkları kimi zaman insana güç, zenginlik, rahmet ve cömertlik duygularını bahşeden coşkun kaynaktan; Allah a iman kaynağından, Allah’a güven duygusundan, onun himayesine girip korunmaktan, sıkıntı ve felaket anlarında ona sığınma duygusundan yoksun oluşlarından kaynaklanıyor. Aynı şekilde, evrensel yasaların planı ile ve bunların arka planındaki güç ve zenginlik kaynakları ile bağlantılı olan gerçeği bilmeyişleri de zavallılıklarının bir diğer nedenidir. İman hazine ve servetine sahip bulunan, imanın verdiği merhamet ve coşku duygularıyla beslenen müminler, şu zavallı yoksulların taşkınlıklarını ve ahmaklıklarını bağışlayacak kadar alicenaptırlar, büyüktürler.

Bu, meselenin bir yanı. Öte yandan bu müminler meseleyi bütünüyle Allah’a bırakmalıdırlar. Yüce Allah iyilik yapanın iyiliğinin ve kötülük yapanın kötülüğünün karşılığını verir. Bunun yanısıra müminlerin kötülükleri bağışlamalarını da onların iyiliklerinin hesabına kaydeder. Doğru olarak bu hoşgörü bozgunculuğun her tarafı kaplamadığı, Allah’ın sınırlarını ve yasaklarını çiğnemediği durumlar için sözkonusudur.

“Allah her milletin yaptıklarının karşılığını verecektir.”

Bunun üzerine, sorumluluğun bireyselliğine, herkesin yaptıklarına verilecek karşılığın adilce belirleneceğine, en sonunda sadece Allah’a dönüleceğine ilişkin bir değerlendirme yapılıyor:

“Kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir ve kim kötülük yaparsa zararı kendisinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz:

Bununla müminin göğsü genişliyor, bilinç düzeyi yükseliyor; zayıflık göstermeden, kesinlikle sıkılmadan, gerçekleri göremeyen, ne yaptıklarının farkında olmayan zavallıların taşkınlıklarından, ahmaklıklarından kaynaklanan bireysel kötülüklere katlanıyor. Çünkü mümin daha büyüktür, daha geniştir ve daha güçlüdür. Mümin nurdan yoksun olanlar için yol göstericilik meşalesini taşıyor. Kaynaktan yoksun olanlar için şifa iksirini taşıyor. Mümin kendi yaptıklarının karşılığını görecektir. Kötülük işleyenin sorumluluğunu hiçbir şekilde yüklenmeyecektir. Her iş sonuçta Allah’a gelecektir. Dönüş O’nadır. O’nun katına varılacaktır.

Bundan sonra surenin akışı, insanlığa yol göstericilik yapacak mümin önderlikten sözediyor. Bu önderliğin son olarak islam mesajında toplandığını vurguluyor. Bunun yanısıra İsrailoğullarına Allah katından kitap, egemenlik ve peygamberlik verildikten sonra, kitapları etrafında görüş ayrılığına düştüklerine işaret ediyor. Ve en sonunda önderlik ve egemenlik sancağının son çağrının sahibine devredildiğine değiniyor. Kur’an ayetleri bu gerçeğe işaret ederken, henüz davetin sahibi Mekke’de bulunuyordu. İslam mesajı sıkı takibe alınmış, çepeçevre kuşatılmıştı. Ne var ki islam daha doğarken bu karaktere sahipti. Doğuşundan itibaren bu misyonu taşıyordu:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.