sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 146-149. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 146-149. AYETLER
21.02.2024
190
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

146- Kendilerine kitap verdiğimi/, kimseler onu (Peygamberi) kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Yine de onlardan bir cemaat, bile bile gerçeği gizlerler.

Yahudi ve Hıristiyan bilginleri, Muhammedin Allanın Peygamberi oldu­ğunu, kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Veya Kâbenin, Peygamberin kıblesi olduğunu bilirlerdi. Onlardan bir grup, ellerindeki Tevrat ve İncil’de ya­zılı olarak buldukları halde Muhammedin Peygamberliğini veya kıble meselesi­ni bile bile gizlerler. Yaptıklarını bile bile yaparlar. Böylece Allaha kasıtlı ola­rak isyan etmiş olurlar.

Ayet-i kerimede, ehl-i kitabın, oğullarını tanıdıkları gibi belli bir şeyi tanıdıktan zikredilmektedir. Katade, Rebi’ b. Enes, Abdullah b. Abbas, Süddi, İbn-i Zeyd ve İbn-i Cüreyc’e güre ehl-i kitabın, oğullarını tanıdıkları gibi tanıdıkları şeyden maksat, Beytullahil Haramın, Hz. İbrahim’in ve Rasulullah’tan ön­ce gelen diğer Peygamberlerin kıble olduğunu bilmeleridir. Yahudi ve Hıristi­yanlar, Mescid-i Haramın kıble olduğunu, kendilerine inen kitaplardan bilmele­rine rağmen onu gizlemişler, Yahudiler Kudüs’e doğru Hıristiyanlar da doğuya doğru yönelmişlerdir. Allah Teâlâ bu hususta Hz. Muhammed (s.a.v.)’i aydınlatı­yor ve Yahudilerin, bile bile hakkı gizlediklerini beyan ediyor.

147- Hak, rabbinden gelendir. Sakın şüphe edenlerden olma.

Gerçek, Yahudi ve Hıristiyanların dediği gibi değil, rabbinin sana öğretti­ğidir. Ey Muhammed, sakın yöneldiğin kıblenin, İbrahim’in kıblesi olduğu husu­sunda şüphe edenlerden olma.

* Burada hitap her ne kadar Resulullah’a ise de, Resulullah, gerçek husu­sunda şüpheye düşmeyeceğine göre asıl maksat, bu hususta onun ümmetinin dikkatini çekmektir.

Arapçada, insanların önde gelenlerine hitap edilerek onların arkasından gidenlerin kastedildiği geçerli bir usuldür. Âyet-i kerimede de bu usul görülmektedir. Ayette zikredilen “Hak”tan maksat, Kâbe’nin kıble olmasıdır.

148- Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Siz, hayır işlerde yarışın. Ne­rede olursanız olun Allah hepinizi bir araya toplayacaktır. Şüphesiz ki Al­lah, her şeye kadirdir.

Her ümmetin yöneldiği bir kıblesi vardır. Yüzünü o tarafa doğru çevirir.

Siz, rabbinize şükretmek için salih amellere koşuşun. Dünyada âhiretiniz için azık hazırlayın. Kıblenizi muhafaza edin. Sizden evvelki ümmetler gibi onu kaybetmeyin. Sonra siz de onlar gibi sapıklığa düşersiniz. Nerede Ölürseniz Ölün, Allah hepinizi kıyamet gününde bir araya toplayacaktır. Şüphesiz ki Allah, ölümünüzden sonra sizi kabirlerinizden çıkarıp bir araya toplamaya gücü yetendir.

149- Her nereye çıkıp gidersen git, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Bu, elbette rabbinden gelen bir gerçektir. Allah, sizin yaptıklarınız­dan habersiz değildir.

Ey Muhammed, hangi yere gidersen git, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Kıbleye doğru yönelmek, rabbinin katından gelen ve şüphe götürmeyen bir gerçektir. O halde bu emri tut. Kıbleye yönelerek Allaha itaat et. Allah, sizin yaptıklarınızdan gafil değildir. Yaptıklarınızın karşılığını size vermesi için onla­rı zapt etmektedir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.