KARDEŞİM SEN GÜLER YÜZLÜ VE GÜZEL SÖZLÜ BİRİ MİSİN?
Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lütfuyla kâinatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (C.C)’a mahsustur.
Salat ve selam da, âlemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, âline, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.
“Kullarıma söyle, sözlerini güzel söylesinler, muhakkak ki şeytan onların arasını açar. Çünkü şeytan insanlar için açık bir düşmandır.” (İsra 53)
İnsanların kalplerini kendisine doğru açılmasını sağlayan ve davetinin en güzel şekilde kabul edilmesini sağlayan davetçinin bir özelliği de onun güler yüzlü ve güzel sözlülüğüdür. Yüz bir davetçinin aynası ve şahsiyetini ortaya koyan büyük bir alamettir.
Kişinin kalbinin derinliklerinde ne varsa yüzüne de o akseder. Eğer davetçi asık suratlı bir kimse ise konuşmasında da genel olarak zorluğu ve kabalığı sergiler. Eğer güler yüzlü ise bu defa da hayrı ve güzel şeyleri müjdeler.
Güler yüzlülükten maksat, kişinin güzelliği veya gösterişi değildir. Bazen olur ki herhangi bir yüz aslında güzeldir ama onda güzel yüzlülük eseri yoktur. Bazen de çirkin bir yüzden ülfet, ünsiyet ve müjdeler fışkırabilir.
Bir davetçi kendisini güler yüzlü olmaya alıştırmalıdır. Hatta kendi nefsi böyle güler yüzlü olmaya alışkın olmasa bile bu eğitimi aksatmadan sürdürmelidir. Sürekli tebessümlü olmaya gayret etmeli ve öyle olmaya çalışmalıdır.
Başarılı davetçi kendi nefsine hakim olan kişidir. Nefsine mağlup olan hiçbir zaman başarı sağlayamaz. Her şart ve durumda kendine hakim olabilmelidir. Nerede ve ne zaman ne konuşacağını bilmelidir. Öyle davetçiler tanırım ki insanların karşısına çıktıkları zaman büyük bir neşe ve tebessüm içerisinde görünmektedir. Oysa onların içlerinde öyle üzüntüleri vardır ki, derecesini ancak Allah(C.C) bilir. Yine bazılarını da tanıyorum ki kendi nefislerine en ufak bir hükümranlığı yoktur. En ufak bir üzüntü ve problemleri olsa adeta yüzlerinden okuyabilirsiniz.
Rivayet edilir ki; Bir davetçinin evladı şiddetli hastalıklar çekiyormuş. Fakat kendisi uzak bir yerlere giderek İslami konferanslar veriyormuş. Tam konferans esnasında o davetçinin bir yakını konferans salonuna girip oğluyla ilgili haberi bir kağıda yazarak davetçiye bildirmiş. Davetçi çok soğukkanlılıkla okuyup sanki mühim bir şey değilmiş gibi sohbetine devam etmiş, yüzünden de en ufak bir değişiklik hissedilmemiş. Sohbetini bitirdikten sonra birçok soru sorulmuş ve bu soruların hepsini büyük bir sükûnet ve güler yüzlülükle hepsini de cevaplandırmıştı. Daha sonra oradaki insanlar kendisine verilen kağıdın oğlunun vefat haberini bildirdiğini öğrenince bu büyük davetçinin o üstün haline hayran kalıp hayrete düşüyorlar. Güzel konuşmaya gelince de tesir bakımından güler yüzlülükten az değildir.
Gerçek şu ki davetçinin konuşması kendinin insanlarla ilişki kurmasına bir vesiledir. Yine bir davetçinin fikirlerinin insanlara ulaştırılmasında en üstün araç onun konuşmasıdır.
Eğer davetçi kendi sözüne hakimse, konuşmasına akıcılıkla hükmedebiliyorsa, güzel söz söyleyip, maksadını güzel anlatabiliyorsa bu davetçi bu davetçi insanların kalplerini kazanabilir ve onların nefislerine tesir edebilir. Eğer bunun tersi ise yani ağzından çıkan sözün ehemmiyetini bilmiyorsa veya ne çıkarsa çıksın aldırış etmiyorsa o zaman da bu davetçinin konuşmaları kendisi ile insanların arasında bir duvar olur. Maksadını onlara ulaştıramaz. Hatta insanlar ondan tiksinir ve uzaklaşırlar.
Şimdi de İnşaAllah bu konumuzun önemini ve mahiyetini bildiren ayet ve hadisleri okuyalım.
“İnsanlara güzel söz söyleyin.” (Bakara 83)
“Ey İman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzab 70)
“Sözün güzeline ve Cenabı Hakkın yoluna irşat ediniz.” (Hac 24)
“Onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl 125)
“Ve ona yumuşak söz söyleyin. Umulur ki nasihat dinler ve korkar (Taha 44)
Bu ayet-i kerimelerden sonra Peygamberimizin(sav) mübarek sözlerini de görelim.
“Sadakalardan hiçbir şeyi küçük görmeyiniz. Velev ki kardeşini güler yüzle karşılamak olsun.” (Müslim)
“Yemek yedirmek, selamı yaygınlaştırmak ve güzel söz söylemek cenneti gerektirir.” (Taberani)
“Kim Allah’a ve Ahiret gününe inanıyorsa ya hayır konuşsun ya da sussun.” (Buhari-Müslim)
Şüphesiz ki Allah’ın Resulü bütün insanlar için en güzel örnektir. İslam davetçisi ise peygambere uymaya herkesten daha çok muhtaçtır. Dolayısıyla bütün İslam davetçileri yapacakları her davette ve çalışmada Allah Resulünün nasıl yaptığına bakmalıdırlar.
“Ammare (r.a) rivayet ediyor;
“Hz. Aişe(r.anhuma)’den Resulullah hanımları ile baş başa kaldığında nasıl hareket ettiğini sordum. O da dedi ki; Tıpkı sizin erkeklerinizden bir erkek gibi hareket eder. Ancak o insanların en cömerdi, en yumuşak huylusu ve en güler yüzlüsüdür.”(Hakim)
Allah(C.C) bizleri de bir İslam davetçisi olarak ihlaslı bir şekilde güler yüzlü ve güzel sözlü olanlardan eylesin.
ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN