TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 221. AYET-İ KERİME
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
221- İman etmedikçe müşrik kadınlarla evlenmeyin. Mümin bir cariye, hür olan müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Hür olan müşrik kadın hoşunuza gitse bile. Müşrik erkekleri de, iman etmedikçe mümin kadınlarla evlendirmeyin. Mümin bir köle, hür olan müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Müşrik olan erkek hoşuna gitse bile. Bu müşrikler insanı ateşe davet ederler. Allah İse izni ile cennete ve mağfirete davet eder ve âyetlerini insanlara açıklar. Gerekir ki düşünürler.
Ey iman edenler, kitap ehli olmayan ve putperest olan müşrik kadınlarla, Allaha, Peygamberine ve Peygambere indirilene iman etmedikçe evlenmeyin. Sizlerin, Allaha ve Peygamberine iman eden bir cariye ile evlenmeniz, hür olan müşrik veya kâfir bir kadınla evlenmenizden, Allah katında daha hayırlı ve daha üstündür. Müşrik olan kadın, güzelliği, soyu ve malı bakımından hoşunuza gitse bile. Ey iman edenler, Müslüman olan bir kadını da, Allah ve Resulüne iman etmedikçe, bir müşrik erkekle evlendirmeyin. Müslüman kadınları, Allah ve Resulüne iman eden kölelerle evlendirmeniz, onları hür olan müşriklerle evlendirmenizden sizin için daha hayırlıdır. Hür olan müşrik erkekler, mal, soy ve mevki bakımından hoşunuza gitse bile. Kendileriyle evlenmeniz yasaklanan bu kadın ve erkek müşrikler sizleri, cehenneme götürecek işleri yapmaya çağırırlar. Allah sizleri, yardımı ve kolaylaştırması ile cennete götürecek amelleri işlemeye, hatalarınızı silecek işleri yapmaya davet eder. Ve kitabındaki âyet ve delillerini kullarına açıklar ki düşünüp ibret alsınlar, cehennem ateşine davet eden ile cennete ve affa davet edeni birbirinden ayırsınlar.
Âyet-i kerimede, mümin erkeklerin, müşrik kadınlarla evlenmelerinin yasak olduğu beyan edilmektedir. Ancak ehl-i kitap olan Yahudi ve Hristiyan kadınlarla mümin erkeklerin evlenmeleri caizdir. Bu hususta diğer bir âyette şöyle Duyurulmaktadır: “… Hür ve iffetli mümin kadınlar ile sizden önce kendilerine kitap verilenlerden (chl-i kitaptan) hür ve iffetli kadınlar, namuslu olmanız, zina yapmamanız, dost edinmemeniz ve kendilerine mehir vermeniz şartıyla size helaldir…
Buna mukabil, mümin kadrınlar, hiçbir kâfirle evlenemezler. Bu kâfirler ehl-i kitap ta olsa bu böyledir. Bu hususta da şu âyet-i kerimede buyuruluyor ki: t ” .. Çünkü ne mümin kadınlar kâfirlere helaldir ne de kâfir erkekler mümin kadınlara helaldir…
Müfessirler, açıklamakta olduğumuz bu âyet-i kerimenin, bütün müşrikleri kastederek mensuh olduğu yahut müşriklerden sadece belli bir sınıfı kastederek mensuh olmadığı hususda farklı görüşler zikretmişlerdir.
a- Abdullah b. Abbas, İkrime, Mücahid ve Rebi’ b. Enes, izah etmekte olduğumuz bu âyet-i kerimenin, bütün müşriklerin müslümanlarla evlenmelerinin haram olduğunu bildirdiğini, bu itibarla Maide suresinin dördüncü âyetinde zikredilen, ehl-i kitapla evlenme hükmüyle neshedildiğini söylemişlerdir. Bu âyette buyuruluyor ki: “Hür ve iffetli kadınlarla, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden hür ve iffetli kadınlar, namuslu olmanız, zina yapmamanız, dost edinmemeniz ve kendilerine nıchir vermeniz şartiylc evlenmeniz size helaldir. Görüldüğü gibi bu âyet-i kerime, kâfir ve müşrik olan ehl-i kitabın kadınlarının mümin erkeklerle evlenebileceklerini beyan etmiştir. Bu itibarla izah etmekte okluğumuz âyetneshedilmiştir.
b- Katade ve Said b. Cübeyr’e göre ise bu âyet- kerimenin her ne kadar ifadesi genel ise de hükmü özeldir. Bu itibarla neshedilmemiştir. Zira âyette zikredilen ve evlenilmesi yasaklanan müşrik kadınlardan maksat, bütün müşrik kadınlar değil, özellikle ehl-i kitap olmayan müşrik kadınlardır. Nitekim Arapların müşrik kadınları böyleydi. Ehl-i kitap olan müşrik kadınlarla evlenmenin hükmü ise başka bir âyette belirtilmiş ve bazı sahabiler de bu hüküm uyarınca evlenmişlerdir. Mesela Huzeyfetül Yeman bir Yahudi veya Hristiyan kadınla ev-‘ lenmiştir.
c- Şehr b. Havşebin, Abdulluh b. Abbastan naklettiği diğer bir rivayete göre bu âyet-i kerime neshedilmemiştir. Ve bu âyetle, bütün müşrik kadınlarla evlenmek yasaklanmıştır. Müşrik kadının putperest, mecusi ve ya ehl-i kitap olması farketmez. Bu hususta Abdullah b. Abbasin şunîan söylediği rivayet edilmiştir: “Resulullah, hicret eden mümin kadınlar dışındaki bütün kadınlarla evlenmeyi yasaklamıştır. Resulullah, İslam dini dışında herhangi bir din mensubuyla evlenmeyi haram kılmıştır. Bu hususta Allah teala: “kini dini inkâr ederse şüphesiz ki onun, daha önceki amelleri boşa gider ve ahiret gününde o, hüsrana uğrayanlardandır.”*4^ buyurmuştur. Talha b. Ubeydullah, bir Yahudi kadınla, Huzeyfe b. Yeman da Hristiyan bir kadınla evlenmiş Hz. Ömer de onların bu hallerine şiddetli bir şekilde kızmış ve onları dövmek istemiştir. Bunun üzerine onlar: “Ey müminlerin em iri sen kızma biz onları boşanz.” demişler. Hz. Ömer de: “Allah’a yemin olsun ki, eğer onları boşamak helal olsaydı onlarla evlenmek te helal olurdu. Ben onları sizin elinizden hor ve hakir bir şekilde çekip alacağım.” dedi.
Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden doğru olanı, âyet-i kerimenin zahirinin genel mânâda olduğunu fakat aslında ise bu âyetten, ehl-i kitap dışındaki müşrik kadınların kastedildiğini, bu itibarla âyet-i kerimenin neshedihnediğini söyleyen görüştür. Zira Allah teala, müslüman erkeklere, müslüman kadınlarla evlenebileceklerini beyan ettiği gibi, ehl-i kitabın iffetli kadınlarıyla da evlenebileceklerini, Maide suresinin beşinci âyetinde zikretmiştir. Birbirlerine muarız gibi görüldüğü zannedilen her âyetten birinin diğerini neshettiğini söylemek, buna dair kesin bir delilin var oluşuna bağlıdır. Ortada böyle kesin bir delil olmadığına göre, Maide suresinin beşinci âyetinin, ehl-i kitap olan kadınlarla evlenmeyi beyan eden bölümün, müşrik kadınlarla evlenmeyi kesinlikle yasaklayan bu âyet-i kerimeyi neshettiğini söylemek caiz değildir. Zira bu, delilsiz bir iddia olur.
Abdullah b. Abbastan, Hz. Ömer’in, Talha ile Huzeyfe’nin evlendikleri ehl-i kitaptan olan kadınları bunlardan ayırdığına dair olan rivayetinin bir anlamı yoktur. Zira, bütün ümmet, Allah tealanın kitabının açık hükmüyle, ehl-i kitap olan kadınlarla evlenilebileceğİ hususunda ittifak etmişlerdir. Resulullah’tan gelen hadis-i şerifler de bunu beyan etmişlerdir. Diğer yandan, Hz Ömer’den, yukarıda zikredilenin aksine bir rivayet, daha sağlam senetlerle rivayet edilmiş- -tir. Mesela, Zeyd b. Vehb, Hz. Ömer’in şöyle dediğini nakletmiştir. “Müslüman erkek, Hrıstiyan bir kadınla evlenebilir. Fakat Hristiyan bir erkek, Müslüman bir kadınla evlenemez.” Zeyd sözlerine devamla demiştir ki: “Ömer’in, Talha ve Huzeyfe’nin, Yahudi ve Hıristiyan kadınlarla evlenmelerini hoş görmemesi, insanların bu iki sahabeye uymalarından ve müslüman kadınlarla evlenmekten vaz geçeceklerinden korkmasındandır. Veya bunun dışında başka bir sebeptendir. Bu yüzden Ömer onlara, bu hanımlarını serbest bırakma]arını emretmiştir. Nitekim bu hususta ŞaViiyk şunları nakletmiştir. “Huzeyfe, Yahudi bir kadınla evlendi. Ömer ona mektup yazarak “Kadını bırak” dedi. Huzeyfe de ona bir mektup yazarak “Sen, bunun haram olduğunu zannederek mi benim kadını bırakmamı istiyorsun?” dedi. Bunun üzerine Ömer: “Onun haram okhığnu sanmıyorum fakat ben, onların karşısında mümin kadınları ezik düşüreceğinizden korkuyorum.” diye cevap verdi.
Bu hususta, Cabir b. Abdullah da Resulullah’m şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.: “Bitz, chl-i kitabın kadınlarıyla evleniriz. Fakat onlar bizim kadınlarımızla cvlcncmczlcr.”
Taberi diyor ki: “Her ne kaüar Cabirden rivayet edilen bu hadisin senedinin sağlamlığında bir eleştiri varsa da bu hadisi almak, Şehr b. Havşebin, Abdullah b. Abbastan naklettiği sözü almaktan daha evladır. Zira, ehl-i kitap kadınlarla evlenilebileceği, ümmet arasında ittifak edilen bir konudur.
Âyet-i kerimede, “Mümin bir cariye, hür olan müşrik bir kadından daha hayırlıdır.” Duyurulmaktadır. Süddi, âyetin bu bölümünün Abdullah b. Revaha hakkında nazil olduğnu söylemiştir. Abdullah’ın, siyah bir cariyesi bu-lunuyOTdu. Bit gün, Abdullah onu kızarak yüzüne bir tokat vardu. Sonra da koşup Resulullah’a söyledi Resulullah ona: “Ey Abdullah o nasıl bir cariye?” diye sordu. Abdullah da: “Ey Allah’ın Resulü, o orucunu tutuyor, namazını kılıyor, abdestini alıyor ve Allah’tan başka hiçbir ilah bulunmadığına, senin de Allah’ın Peygamberi olduğuna dair şehadet getiriyor.” dedi. Bunun üzerine Resulullah, “Bu mümin bir kadındır.” dedi. Abdullah, “Seni hak Peygamber olarak gönderene yemin ederim ki, Ben onu mutlaka azad edecek ve mutlaka onunla evleneceğim.” dedi ve bu dediğini de yaptı. Bunun üzerine bazı müslümanlar onu ayıplayarak dediler ki: “Bu adam bir cariye ile evlendi.” O zamanda müminler müşriklerin soylarına rağbet ederek kendi kadınlarını müşriklerle evlendirmeyi, kendileri de müşrik kadınlarla evlenmeyi istiyorlardı. İşte bunun üzerine Allah teala” Mümin bir cariye hür olan müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Hür olan müşrik kadın, hoşunuza gitse bile. Müşrik erkekleri de iman etmedikçe mümin kadınlarla evlendirmeyin. Mümin bir köle., hür olan müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Müşrik olan erkek, hoşunuza gitsc bile.” âyetini indirdi. Ve mümin kadınların, müşrik erkeklerle, (ehl-i kitap olsun veya olmasın) evlenemeyeceklerini kesin olarak bildirdi.