TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 23-24. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
23- Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun? Aralarında hüküm vermesi için Allahın kitabına çağmlıyorlar da sonra onlardan bir kısmı yüzçeviriyor. Zaten onlar, devamlı yüz çevirenlerdir.
Ey Muhammed, kendilerine Tevrattan biraz pay verilen o insanları görmez misin? Onlar, seninle tartıştıkları bazı konularda, aralarında hüküm vermesi için Allah’ın katından geldiğini kabul ettikleri Tevratin hükümlerine çağırılıyor-lar da içlerinden bir gurup yüzçeviriyor. Zaten onlar, bile bile yüzçeviren bir topluluktur..
Müfessirler, bu âyette Yahudilerin, hükmünü kabul etmeye davet edildikleri kitabın hangi kitap olduğu hususunda iki görüş zikretmişlerdir.
a- Abdullah b. Abbasa göre bu kitaptan maksat, Tevratür. Resulkıllah, çeşitli fırkalara ayrılan Yahudileri, Tevratın, neshedilmemiş bazı hükümlerini kabul etmeye davet etmiş fakat Yahudiler bundan yüzçevirmişlerdir. Ayet-i kerime bu hususa işaret etmektedir. Said b. Cübeyr ve İkrime bu hususta Abdullah b. Abbasın şunları söylediğini rivayet etmişlerdir. “Resulullah, Medinedeki “Beytül Medaris” denen yerde bir Yahudi topluluğunun yanına vardı ve onları Allaha davet etti. Nuaym b. Amr ve Haris b. Zeyd, “Ey Muhammed, sen hangi din üzeresin?” dediler. Resulullah de: “İbrahimin milleti ve dini üzereyim.” dedi. Onlar, “İbrahim Yahudi idi.” dediler. Resulullah da onlara: “O halde gelin Tevrata baş vuralım. Bizimle sizin aranızda o bulunsun.” dedi. Onlar kabul etmediler. İşte bunun üzerine Allah teala bu âyet-i kerimeyi ve bundan sonra gelen âyeti indirdi. –
b- Katade ve İbn-i Cüreyce göre ise bu âyette Yahudilerin, hükmünü kabul etmeye davet edildikleri kitaptan maksat, Resulullaha indirilen Kur’an-ı Kerimdir. Resulullah, Yahudileri, aralarında hak ile hüküm vermek için Kur’ana davet etmiş fakat Yahudiler bundan yüzçevirmişlerdir. Bu hususta Katadenin, şunları söylediği rivayet edilmiştir: “Bu âyette davet edildikleri zikredilenler, Allah düşmanı Yahudilerdir. Onları aralarında hüküm varılmak için Allah’ın kitabı Kur’ana ve aralannda hüküm vermesi için Hz. Muhammede çağırılmışlardır. Fakat onlar, Hz. Muhammedi kendi ellerinde bulunan Tevrat ve încilde yazılı olarak buldukları halde onun davetinden yüzçevirmişler, kabul etmemişlerdir.
Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden tercihe şayan olan Resulullahın hicret ettiği Medinenin çevresinde bulunan Yauhidilerin iman ettikleri Tevratın hükümlerini kabule çağırıldıklarını söyleyen görüştür. Resulullah. Yahudileri Tevrata, kendileriyle ihtilaf ettiği hususlar için davet etmiştir. Aralarında ihtilaf ettikleri hususlar, Resulullahın Peygamberliği de olabilir, Hz. İbrahİmin Peygamberliği ve dini de olabilir. İslamı kabul etmeleri de olabilir, herhangi bir cezanın tesbiti hususu da olabilir.
Çünkü Yahudiler, bütün bu meselelerde Resulullah ile ihtilafa düşmüşler, Resulullah da onlan Tevratın hükmüne davet etmiş, onlar ise bunu kabul etmemişler bazıları da Tevratın hükümlerini Resulullahtan gizlemeye çalışmışlardır. Ayet-i kerimede, Resulullahın, Yahudileri hangi hususta Tevratın hükmüne davet ettiği beyan edilmemektedir. Bu itibarla, bizim, ihtilaf konusu mesele için “Şu meseledir.” dememiz, delilsiz bir iddia olur. Zaten bizim, o meseleyi bilmeye ihtiyacımız da yoktur. Çünkü Yahudiler, yukarıda zikredilen bütün bu meselelerde Resulullahın davetini kabul etmek zorundaydılar. Fakat onlar kabul etmediler ve Allah tealanın kitabında yerilmeyi hak etmiş oldular.
24- Bu onların, “Ateş bize sadece sayılı bir kaç gün dokunacaktır.” demelerindendir. Yaptıkları iftiralar, dinleri hususunda kendilerini aldatmıştır,
Yahudilerin, Tevratın hükmüne karşı çıkmalarının gerekçesi şu sözleridir. “Ateş bize sadece buzağıya taptığımız kırk gün müddetle dokunacaktır.”
Yani, “Tevrata karşı çıkabiliriz. Zira biz, sadece buzağıya taptığımız gün sayısı kadar yanacağız.” Onları, dinleri hususunda “Biz, Allah’ın oğulları ve dostlarıyız.” diyerek uydurmuş oldukları yalanlan ve hurafeler aldatmıştır.