SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MEARİC SURESİ 36. VE 39. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
36- O nankörlere ne oluyor ki sana doğru koşuyorlar
37- Sağdan, soldan, ayrı ayrı gruplar halinde gelip etrafını sarıyorlar.
Ayetin orjinalinde geçen “Muht’i” kelimesi, boynundan bir iple çekiliyormuşçasına hızlı adımlarla yürüyen demektir. “iziyn” kelimesi “izeh”in çoğuludur. kalıp olarak “fiah” kelimesine benziyor ve “grup” anlamına geliyor. Ayet-i kerime üstü kapalı olarak onların kuşkulu hareketlerini alaya alıyor. Bu davranışlarını ve bu davranışları sergiledikleri ortamı tasvir ediyor ve tutumlarının Hayret vericiliğini dile getiriyor. Böylesine ilginç bir tutumu sergilemelerinin nedenini soruyor. Çünkü onlar sözlerini dinlemek ve bu sözler aracılığı ile doğru yolu bulmak için Peygamber Efendimize doğru hızlı adımlarla gitmiyorlar. Tersine, gidip dehşetle onu dinliyor, sonra kafa kafaya verip dinledikleri sözlerin etkisinden nasıl kurtulacaklarını, bunlara nasıl cevap vereceklerini konuşuyorlar. Peki ne oluyor onlara?
38- Onlardan her biri, nimet cennetine sokulacağını mı umuyor yoksa?
39- Hayır! Öyle şey yok. Aldatıcı akıbetten kurtulamazlar onlar. Biz onları bildikleri şeyden yarattık.
Onlar bu halleriyle nimet cennetlerine değil, suçların barınağı olan kavurucu cehennem ateşine girerler.
Yoksa onlar, inkar ettikleri, peygamberi yalanladıkları, Kur’an’ı dinleyip te tuzaklar kurmak için kafa kafaya verdikleri halde Allah katında büyük bir saygınlıklarının mı olduğunu ve Allah’ın terazisinde ağır bastıkları için bütün bunlardan sonra halâ cennete gireceklerini mi sanıyorlar?
Onlar neden yaratıldıklarını biliyorlar. Bildikleri o basit sudan yaratılmışlar. Kur’an-ı Kerimin olağanüstü ifadesi, kırıcı tek bir sözcük kullanmadan, yaralayıcı tek bir ifadeye yer vermeden üstü kapalı ve derin uyarıyla ruhlarına dokunduğu gibi, bir anlamda gururlarını da törpülüyor, kibirlerini de kırıyor. Öte yandan bu çarpıcı işaret, onların asıllarının basitliğini, önemsizliğini ve değersizliğini de kusursuz bir biçimde tasvir ediyor. Kafir olmalarına ve kötü davranışlar sergilemelerine rağmen hala nasıl nimet cennetine gireceklerini umabiliyorlar? Üstelik onlar neden yaratıldıklarını da biliyorlar. Delil oluşturacak hiç bir değerleri yoktur Allah katında. Kavurucu ateş ilave nimet cenneti ile ilgili adil cezasını etkileyecek, yasasını bozmasına neden olacak kadar önemli değildirler.
Basitliklerini, küçük ve önemsiz oluşlarını iyice vurgulamak, gururlarını kırmak için, ayet-i kerime yüce Allah’ın onlardan daha iyi kimseleri yaratabileceğini ve onların Allah a karşı gelemeyeceklerini, dolayı siyle hakkettikleri bu acıklı azabı gideremeyeceklerini dile getiriyor: