TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 78-79. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
78- Onlardan bir cemaat, kitaptan olmadığı halde, tahrif ettiklerini kitaptan sunasınız diye kitabı dilleriyle eğip bükerler ve “Bu, Allah kalındadır.” derler. Halbuki o, Allah katından değildir. Böylece bile bile Allaha karşı yalan söylerler.
Yahudilerden bir topluluk, tahrif ettikleri şeyleri, Allah’ın kitabından sunasınız diye dilleriyle kitabı eğip bükerler. Halbuki uydurdukları bu şeyler, Allah’ın kitabından değildir. Onlar: “Bu, Allah katındandır. Bunu Peygamberlere indirdi.” derler, Halbuki o, Allah katından değildir. Bir iftiradır. Onlar, dünya malından değersiz şeyleri isteyerek, bile bile kasıtlı bir şekilde Allaha karşı yalan söylerler.
Abdullah b. Abbas diyor ki: “Onlar, Allah’ın indirmediği şeyleri Allah’ın kitabına ilave ediyorlarlardı”
79- Allah’ın, kendisine kitap, hüküm ve Peygamberlik verdiği kimsenin, insanlara “Allahı bırakıp bana kullar olun.” demesi yaraşmaz. Fakat onun insanlara “Kitabı öğretmeniz ve onu okumanız sayesinde rabbinize halis kullar olun.” demesi yaraşır.
Hiçbir beşere yakışmaz ki, Allah ona kitap indirsin, ona hikmeti Öğretsin ve Peygamberlik versin de sonra o, kalkıp insanlara “Allahı bırakıp bana kullar olun.” desin. İnsanları kendisine tapmaya çağırsın. Allah’ın, kendisine bu üstünlükleri verdiği kişiye yakışan odur ki, “Kur’anı insanlara öğretmeniz ve onu okumanız sayesinde ve bunun bir gereği olarak rabbinize karşı âlim, hikmet sahibi, takva sahibi, salih ve halis kullar olun.”desin.
Abdullah b. Abbas bu âyet-i kerimenin nüzul sebebi hakkında şunları söylemiştir: “Yahudi Hahamlarıyla Necran Hristiyanları, Resulullahın huzurunda bir araya geldikleri zaman, Resulullah onları müslüman olmaya davet etmiş, bunun üzerine Kureyza Yahudilerinden olan Ebu Rafi şöyle demiştir. “Ey Muhammed, Hristiyanların İsaya yaptıkları gibi, bizim de sana tapmamızı mı istiyorsun?” Necran Hristi yanlarından “Revs” diye vasıflandırılan biri de “Ey Muhammed, sen bizden kendine tapmamızı mı istiyor ve bizi buna davet ediyorsun?” demiştir. Bunun üzerine Resulullah: “Allah’ın dışında başka bir şeye ibadet etmemizden veya onun dışında başka bir şeye ibadet edilmesini emretmemizden Allaha sığınırız. Allah beni ne böyle bir şeyle göndermiş ne de bunu bana emretmiştir” buyurmuştur. İşte bunun üzerine de bu âyet nazil olmuştur.
İbn-i Cüreyce göre ise bu âyet-i Celilenin nüzul sebib şudur: Yahudilerden bir kısım insanlar, Allah’ın, kendilerine gönderdiği Tevratı tahrif ederek Allahı bırakıp insanlara tapıyorlardı. İşte bu âyet-i Cehle onlara işaret etmektedir.
Âyet-i kerimede geçen ve “Halis kullar olun” diye tercüme edilen…) “Rabbaniyyin” kelimesi, Ebu Rezin tarafından “Hikmet sahipleri ve âlimler” diye izah edilmiş, Hasan-ı Basri, Katade, Süddi, Mücahid, Yahya b. Akiyl ve Dehhak tarafından, “Fakihler ve âlimler” diye izah edilmiş, Abdullah b. Abbas tarafından “Hikmet sahipleri ve fakihler” diye izah edilmiş, Said b. Cübeyr tarafından, “Hikmet sahipleri ve müttakiler” diye izah edilmiş, İbn-i Zeyd tarafından ise “İdareciler ve liderler” diye izah edilmiştir.
Taberi “Rabbaniyyin” kelimesi hakkında özetle şunları söylemiştir: “Rabbaniyyîn” kelimesi kelimesinin çoğuludur. Bunun mânâsı İse “İnsanları yetiştiren, işlerini düzene koyan ve onları sevk ve idare eden” demektir. Bu nedenle, alimler de, fakihler de, hikmet sahipleri de, müttakiler de, liderler de eğiticiler de, “Rabbaniyyîn” kelimesinin ihtiva ettiği mânâya girmektedirler. Çünkü bunlardan herbiri, kendi ihtisasları alanında insanları yetiştirirler, eğitirler işlerini düzeltirler, sevk ve idare ederler.