TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 80-81. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
80- Size, melekleri ve Peygamberleri rabler edinmenizi emretmesi de yaraşmaz. Siz, Müslüman olduktan sonra size inkârı emreder mi?
Allah’ın kendisine kitap, hikmet ve Peygamberlik verdiği bir insanın, meleklere ve Peygamberlere ibadet ederek onları rabler ve ilahlar edinmenizi emretmesi de yaraşmaz. Hiç, siz Müslüman olup Allah’a itaat ve Resulullah’a boyun eğmenizden sonra, Peygamberiniz sizlere, Allah’ın birliğini inkâr etmeyi emreder mi?
Bu âyet-i kerime de daha Önce izah edildiği gibi Yahudi ve Hristiyanlardan bir topluluk hakkında inmiştir. Onlar Hz. Muhammed (s.a.v.) e “Ey Muhammed, Hristiyanların İsaya taptıkları gibi bizim de sana tapmanızı mı istiyorsun?” demişler, Resulullah da onlara “Allahtan başka herhangi bir şeye tapmaktan veya ibadet edilmesini emretmekten Allaha sığınırım.” demiştir. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuştur.
81- Bir zaman Allah, Peygamberlerden ahit almıştı: Ne zaman size bir kitap ve hikmet verirsem ve sonra size bir Peygamber gelip o yanınızda bulunanı tasdik ederse, ona mutlaka iman edecek ve yardım edeceksiniz, ikrar edip buna dair ahdimi üzerinize aldınız mı?” demiş onlar da: “İkrar ettik.” demişler Allah da “Şahit olun. Ben de sizlerle beraber şahitlerindenim” demişti.
Ey ehl-i kitap, hatırlayın bir zaman Allah, Peygamberlerden kuvvetli bir ahit almış ve “Ey Peygamberler, sizlere ne zaman kitap ve hikmet verirsem sonra da tarafımdan, sizin yanınızda bulunanı tasdik eden bir Peygamber gelirse ona mutlaka iman edip yardım edeceksiniz. İkrar edip buna dair ahdimi üzerinize aldınız mı?” demiş onlar da “İkrar ettik.” demişler Allah da “Ey Peygamberler, siz bu ahde şahit olun Ben de sizinle beraber şahitlik edenlerdenim.” demişti.
Allah Teâlâ, Hz. Âdemden itibaren. İnsanlığı hak yola iletmek için çeşitli peygamberler göndermiştir. Bu Peygamberler bazan tek kişi bazan da aynı zamanda birden fazla sayıda bulunmuşlardır.
Âyet-i kerime, Peygamberlerin, aynı dâvayı tebliğ etmeleri sebebiyle birbirlerine iman etmelerini ve birbirlerine yardımcı olmaları gerektiğini beyan etmekte ve bu hususta Allah Teâlâ’nın onlardan söz aldığım, onların da bunu kabul ettiklerini bildirmektedir.
Bütün Peygamberlerin birbirlerine iman edip birbirlerini destekledikleri hakle. Hz. Musa’nın ümmetinden olan Yahudilere Hz. İsa’nın ümmetinden olan Hristiyanlara ne oluyor da kendi Peygamberlerinin iman ettiği Hz. Muhammed’e iman etmiyor ve onu desteklemiyorlar? Onlar, bu davranışlarıyla kendi dinlerine de ters düşüyorlar.
Âyet-i kerimede, Allah Teâlâ’nın, Peygamberlerden, birbirlerine iman etmelerine ve birbirlerine yardımcı olmalarına dair ahit aldığı zikredilmektedir. Bu arada, kendilerinden ahit alınanların, Peygamberler olduğu zikrediliyorsa da müfessirler, kendilerinden ahit alınan bu kişilerden maksadın, aslında kimler olduğu hakkında farklı görüşler zikretmişlerdir.
a- Mücahİd ve Rebi’ b. Enese göre, burada kendilerinden ahit alındığı beyan edilenlerden maksat, Peygamberler değil, kendilerine Peygamber gönderilen ehl-i kitaptır. Zira, âyetin devamında “Gönderilecek olan Peygambere mutlaka iman edecek ve yardımda bulunacaksınız.” buyrulmaktadır. Peygamberlerin, kendilerinden sonra gelen Peygamberlere iman ettikleri muhakkaktır. Bu sebeple onlara böyle bir emrin verilmesine gerek yoktur. Aynca Peygamberler, kendilerinden sonra gelecek olan Peygambere yardım ecedek durumda değiler-Uir. Çünkü bizzat onların kendilerini yalanlayan kavimlerine karşı yardım edilmeye ihtiyaçları vardır. Onların başkalarına yardım etmeleri beklenemez. Bundan da anlaşılmaktadır ki, âyette iman etmeleri ve gönderilen Peygambere yardım etmeleri istenenlerden maksat, kendilerine kitap verilen ümmetlerdir. Nitekim Abdullah b. Mes’ud ve Übey b. Kâ’bın bu âyetteki kıraatlan bu izahı desteklemektedir.
b- Abdullah b. Abbas, Tavus, Ali b. Ebi Talib, Katade, Süddi ve Hasan-ı Basriye göre ise burada kendilerinden söz alınanlar, âyette zikredildiği gibi ümmetler değil sadece Peygamberlerdir. Allah teala, Peygamberlerden birbirlerine iman etmelerine ve birbirlerini desteklemelerine dair söz almış, ayrıca, en son gönderilecek olan Hz. Muhammed’e de iman etmelerini ve onun Hak Peygamber olduğunu, ümmetlerine bildirerek yardım etmelerini emretmiştir.
c- İkrime veya Said b. Cübeyrin, Abdullah b. Abbastan naklettiklerine göre ise burada kendilerinden söz alınanlardan maksat, hem Peygamberler hem de ümmetleridir. Âyette sadece Peygamberler zikredilmiştir. Çünkü onlardan alınan ahit, ümmetlerinden de alınmış gibidir. Buna göre Allah teala hem gönderdiği Peygamberlerden hem de Peygamberlerin ümmetlerinden, Peygamberlerine iman etmelerine ve onları destekleyip yardım etmelerine dair söz almıştır. Bu nedenle bu Peygamberlerin ümmetlerinin Hz. Muhammed’e iman etmeleri ve onu desteklemeleri gerekir. Ona karşı çıkmaları ve yalanlamaları, ahitlerini bozmaktır.
Taberi diyor ki: “Bu görüşlerden tercihe şayan olanı şudur: Âyette kendilerinden ahit alındığı zikredilen insanlardan maksat, hem Peygamberler hem de onların ümmetleridir.
Allah Teâlâ, Peygamberlerinden birbirlerine iman etmelerine ye birbirlerine yardım etmelerine dair ahit almış, Peygamberler de ümmetlerinden bu ahdi aynen almışlardır. Böylece ümmetler de Peygamberlere iman edeceklerine ve onları destekleyeceklerine dair söz vermişlerdir. Âyette, Peygamberlerden ahit alındığı açıkça zikredil d iğinden Peygamberlerden değil de ümmetlerinden ahit alınmıştır.” demenin hiç bir anlamı yoktur. Aynca buna delil gösterilen Abdullah b. Mes’ud ve Übey b. Kâ’bm kiraatlanna dair kesin bir rivayet yoktur. Diğer yandan Peygamberlerden herhangi birinin, diğerine iman etmemesi düşünülemeyeceğinden, “Peygamberlere böyle bir emir gönderilmemiştir.” demek makul bir iddia değildir.