sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 93-95. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 93-95. AYETLER
19.09.2024
32
A+
A-

93- Tevrat inmezden evvel Yakubun kendi nefsine haram kıldığın­dan başka bütün yiyicekler, İsrailoğullarına helal idi. Ey Muhammed de ki: Eğer iddianızda doğru iseniz Tevratı getirip okuyun,”

Yakubun neslinden meydana gelen İsrailoğullarına, Musaya Tevrat gel­meden öene, Yakubun bizzat kendisine haram kıldığı yiyecekler dışında bütün yiyecekler helal idi. De ki: “Ey Yahudi topluluğu, eğer iddianızda doğru iseniz Tevratı getirip okuyun ki yalancı olduğunuz orltaya çıksın.

Müfessirler, bu âyet-i kerimede “İsrail” diye isimlendirilen Hz. Yaku­bun, Tevrat gelmeden önce kendisine haram kıldığı şeyin, Tevrat tarafından da haram kılınıp kıhnmadiğı hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir.

Süddiye göre Hz. Yakubun, Tevrat inmeden önce kendisine haram kıldığı şeyi, Tevrat inince de İsraioğullanna haram kılmıştır. Şöyle ki “Hz. Yakup ge­celeri “İrkunnisa” diye adlandırılan sinir (siyatik) hastalığından rahatsızlanıyor, gündüzleri ise iyileşiyordu. Bunun üzerine hastalığında iyileştiği takdirde etle­rin içindeki damarları yemeyeceğine dair Allaha yemin etti. Allah da Tevratta, damarları İsrailoğullanna haram kıldı.

Dehhaka göre ise Hz. Yakubun, Tevrat inmeden önce kendisine haram kıldığı şeyi Tevrat gelince İsraioğullarına haram kılmıştır. Fakat, İsraioğullan, atalan Hz. Yakuba tabi olarak onun haram kıldığını kendilerine haram kılmışlar sonra da bunun, Allah tarafından kendilerine haram kılındığını iddia etmişlerdir. Âyet-i kerime, onların bu iddialarını yalanlamaktadır.

Abdullah b. Abbasa göre ise, Hz. Yakubun kendisine haram kıldığı şey, tevrat gelince Allah teaia tarafından İsrailoğullanna haram kılınmamış ancak Hz. Yakup, kendisine haram kıldığı şeyi, kendi soyundan gelenler için de haram kılmıştır. Bu sebeple Yahudiler, atalan Yakubun emrine uyarak onun haram kıl­dığı şeyleri yemez olmuşlardır.

Taberi bu son görüşü tercih etmiş, bu görüşün, Abdullah b. Abbasın ya­nında, Katade tarafından da nakledildiğini söylemiştir. Buna göre, Tevrat inince Hz. Yakup, kendisine haram kıldığı herhangi bir şeyi İsrailoğullanna helal veya haram kılmamış. Ancak Hz. Yakup bazı şeyleri kendisine haram kaldığı gibi evlatlarına da haram kılmıştır. Soyundan gelen evlatlan, babalarının bu yasağı­na uymuşlardır.

Müfessirler Hz. Yakubun Tevrat gelmeden önce kendisine haram kıldığı şeyin ne olduğu hususunda farklı görüşler zikretmişirdir.

a- Abdullah b. Abbas, Ebu Miclez, Katade ve Mücahitten nakledilen bir görüşe göre Hz. Yakubun kendisine haram kıldığı şey, etlerin içinde bulunan damarlardır. Şöyle ki, Hz. Yakup siyatik hastalığına yakalandığında, eğer Allah kendisini bu hastalıktan iyileştirecek olursa hiçbir damar yemeyeceğine dair Al-laha yemin ederek adakta bulunmuş ve böylece damar yemeyi kendisine haram kılmıştır.

b- Abdullah b. Kesir, Ata b. Ebi Rebah, Hasan-ı Basri ve Mücahidden nakledilen diğer bir görüşe göre Hz. Yakubun, Tevrat inmeden önce kendisine haram kıldığı şeyler, deve etleri ve sütleridir. O, yaklandığı siyatik hastalığın­dan şifa bulduğu takdirde kendisi için en sevimli olan deve eti ve sütünü kendi­sine haram kılacağına dair adakta bulunmuş ve bunları kendisine haram kılmış­tır.

c- Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre Hz. Yakup, hem damar yemeyi hem de deve etlerini yemeyi kendisine haram kılmıştır.

Taberi de bu görüşü tercih etmiş ve buna dair şu hadis-i şerifleri zikret­miştir. Abdullah b. Abbas diyor ki:

Yahudilerden bir topluluk Resulullaha geldiler ve ona: “Ey Ebul Kasım, sana soracağımız bir kısım özel sorularımızı cevaplandır. Bunların cevabını Peygamber olmayan bilemez.” dediler. Sorularından biri de şu idi. “Tevrat in­meden önce Yakubun, kendisine haram kıldığı yiyecek nedir?” Resulullah şu cevabı verdi: “Musaya Tevratı indiren Allah hakkı için söyleyin, Yakup (a.s.) ağır bir şekilde hastalınıp ve hastalığı uzun süre devam edince, Allanın k endisi-ni bu hastalıktan kurtarması halinde, kendisi için en sevimli içeceği ve en se­vimli yiyeceği haram kılacağına dair Allaha adakta bulunmamış mıydı? Onun en sevdiği yemek deve eti en sevdiği içecek te deve sütü değil miydi? “Bunun üzerine Yahudiler, “Allah için doğru söyledin “dediler[1][189] Fakat soru ve ce­vaplan devam etti. Resulullaha Allahtan gelen meleğin Cebrail olduğunu öğre­nince

“Cebrail savaşma, çatışma emirlerini ve Allanın azap emirlerini getiren bir melektir. Bu, bizim düşmanımızdır. Eğer “Allahtan bana gelen melek rah­meti indiren, yağmuru yağdıran ve bitkileri bitiren Mikâildir.” üeseydin sana uyardı rk.” dediler ve yine iman etmediler.

Bu âyet-i kerimenin nüzul sebebi hakkında şunlar zikredilmektedir:

a- Yahudiler “Dinler, birbirlerinin getirdiği hükümleri neshetmez” iddiası ile Hz. Muhammed (s.a.v.) in getirdiği İslam dinini kabul etmiyorlardı. Çünkü İslam dini, Yahudiliğe ve Hristiyanlığa ait bir takım hükümleri neshediyordu.

Bu âyet-i Celile onlara cevap vererek, kendilerinde de nesih hadisesinin bulun­duğunu beyan etmektedir. Çünkü daha önce bütün İsrailoğullanna helal olan yemeklerin bir kısmını, Hz. Yakbun, kendisine haram kıldığım ve ondan sonra gelenlerin de ona uyduklannı beyan etmektedir.

b- Yahudiler: “İlahi dinlerin hükümlerinin birbirine uygun olması gerek­tiği iddiasıyla da İslarni kabul etmiyorlardı. Bunlar, Hz. Muhammed (s.a.v.) e “Sen, İbrahimin dininde olduğunu iddia ediyorsun. Nasıl oluyor da İbrahimin yemediği deve etini yiyor ve içmediği deve sütünü içiyorsun?” diyorlardı. Bu âyet-i kerime nazil oldu ve onlara deve eti ve sütünün, îbrahime, İsmaile, İshaka ve Yakuba helal olduğunu, fakat Yakubun belli bir sebepten dolayı bu eti kendi­sine haram kıldığını, böylece bu âdetin, torunlarında da devam ettiğini beyan et­ti ve Yahudilere “Aksini iddia ediyorsanız Tevratı getirip okuyun.” dedi.

c- “Yahudilerin, zulmetmetleri ve bir çok kimseleri Allah yolundan alı­koymaları, yasakladıkları halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle, daha önce kendilerine helal kılınan temiz şelyeleri onlara haram kıldık. âyeti ve benzerleri nazil olunca Yahudiler bunlara kızmışlar ve kendilerine haram kılınan şeylerin, eskidenn beri haram olan şeyler olduğunu ve ilk defa kendilerine haram kılınmadığım iddia etmişlerdir. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuş ve iddialarında yalancı olduklarını ortaya koymuş ve kendi kitapları olan Tevrata başvurularak gerçeğin ortaya çıkarılacağını be­yan etmiştir. [2][192]

 

94- Bundan sonra AHaha karşı kim yalan uydurursa işte onlar, za­limlerin ta kendileridir.

Artık Kur’an geldikten sonra kim hâlâ “Tevrattan sonra kitap ve Peygam­ber gelmeyecek” der de o Tevratın hükümlerini kabul eder ve Cumartesi günü­nü kutsal sayarsa işte o, AHaha karşı yalan uyduran zalimin ta kendisidir. Veya size Tevrat gelip siz de onun hükümlerini okuduktan sonra artık biz veya sizden kim, Allaha karşı yalan uydurur da Allanın, Tevratta, damarları, deve eti ve sü­tünü haram kıldığını iddia edecek olursa işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.

Şa’bi, bu âyetin Yahudiler hakkında nazil olduğunu söylemiştir.

 

95- De ki: Allah doğru söyledi. Öyleyse hakka yönelen İbrahimin di­nine tabi olun. O, müşriklerden değildi.

Ey Muhammed, de ki: “Allah, bize bildirdiği haberlerde doğru söyledi. O halde sizler, Allanın seçtiği din üzere bulunduğunuz iddianızda samimi iseniz, tahrif edilmiş Yahudi ve Hristiyanhğa değil. Al lalım dostu olan İbrahimin, hak­ka yönelen Hariif didine tabi olun. İbrahim hiçbir zaman Yahudi ve Hristiyan müşriklerden değildi. Fakat o, Hanif didine mensuptu, müslümandı. ibadet ve itaati sadece rabbine yapardı.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.