sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 107. VE 110. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 107. VE 110. AYETLER
26.09.2024
12
A+
A-

107- Yüzleri ağaranlar ise Allanın rahmetindetlirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

İmanlarında kararlı olan ve Tevhid inancına bağlı kalan, yüzleri ağarmış mutlu müminler ise, Allanın bağışladığı cennet ve nimetler içinde olacaklar ve orada ebedi olarak kalacaklardır.

 

108- İşte bunlar, Allahın âyetleridir. Onları sana hak olarak okuyo­ruz. Allah, âlemlere zulmetmek istemez.

İşte bunlar, Allahtan gelen öğütler ve onun apaçık delilleridir. Ey Mu-hammed, biz onlan sana, doğru ve kesin olarak bildiriyoruz. Allah, yarattıkla­rından hiç birisine zulmetmek istemez.

Burada zikredilen “Âyetler”den maksat, Resulullahm sahabilerini, Yahu­dileri ve diğer ehl-i kitabı anlatan, ahitlerini yerine getirenlere ve ahitlerini bo­zanlara ne yapılacağını belirten âyetlerdir. Allah teala, bunları Hz. Muhamme-de, Cebrail vasıtasıyla okuduğunu beyan etmiş, herkese hak ettiği mükaafaat ve cezayı vereceğini bildirmiştir. Yüzleri ak olanların bunu hak ettikleri için ak ol­duğu, kara olanların da buna layık oldukları için kendilerine böyle davranıldiğı, Allah tealanın, hiçbir kimseye zulmetmek istemediği beyan edilmiştir. [2][220]

 

109- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allahındir. Bütün işler Allaha döner.

Göklerde ve yerde iyi olsun kötü olsun her ne varsa, iyilik yapan kötülük yapan her kim bulunuyorsa hepsi Allah’ın yarattığı şeyler ve kimselerdir. Bütün işler sonunda Allaha döner. O halde onlar da Allaha dönecekler ve Allah, herke­se hak ettiği ceza veya mükâfaatı verecektir.

Madem ki göklerde ve yerde bulunan her şey Allaha aittir ve onun hük­müne tabidir o halde Allahın herhangi bir yaratığına zulmetmesi onun şanına yakışmaz. Zira zalim, nüfuzunu artınnak, iktidarını sağlamlaştımıak ve mülkü­ne mülk katmak için zulmeder. Allah tealanın bunları yapmaya ihtiyacı yoktur. Zira o, bütün yaratıkların mutlak maliki ve mutlak hakimidir.

 

110- Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülüğe mani olursunuz ve AHaha iman edersiniz. Eğer ki­tap ehli de iman etseydi cihetteki onlar için daha hayırlı olurdu. Onlardan îman edenler varsa da çokları yoldan çıkmışlardır.

Ey Muhammed ümmeti, siz Allah katında ümmetlerin en hayırlısı ve en üstünüsünüz. İnsanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı kimselerseniz. Öyle ki bütün gücünüzle insanları, Allah nizamı olan İslama sokmaya çalışırsınız. Allah ve onun şeriatına iman etme gibi iyilikleri emreder AUaha ortak koşma ve isyan etme gibi kötülüklere mani olur ve Allaha samimiyetle iman edip ona kulluk edersiniz. Kendilerine Tevrat ve İncil gönderilen kitap ehli de Muhammed ve Kur’ana iman etmiş olsalardı, Allah katında kendileri için daha hayırlı olurdu. Bunlardan, Abdullah b. Selam ve Sa’leb b. Saye gibi iman edenler varsa da ço­ğunluğu, bağlı olduklarını iddia ettikleri dinlerinden de ayrılmışlardır. Zira ken­di dinleri de, İslam geldikten sonra herkesin İslama gimıesi gerektiğini emret­mektedir.

Hz. Ömer (r.a.) diyor ki: “Kim, insanlık için ortaya çıkarılmış hayırlı ümmetten olmak isterse, Allanın koştuğu şu şartları yerine getirsin. O şartlar, iyiliği emretmek, kötülüğe mani olmak ve Allaha iman etmektir.”

Müfessirler bu âyette “Hayırlı Ümmet” olarak zikredilen “İnsanlardan kimlerin kastedildikleri hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir.

a- Hz. Ömer, Abdullah b. Abbas, İkrİme ve Dehhaktan nakledilen bir gö­rüşe göre burada zikredilen “En hayırlı ümmeften maksat, Resulullahın sahabi-lerinden belli bir topluluktur. Bunlar da, Abdullah b. Abbasa göre, Resulullahm sahabilerinden, Mekkeden Medineye hicret edenlerdir. İkrimeye göre bunlar, Abdullah b. Mes’ud, Ebu Huzeyfenin azadlı kölesi Salim, Übey b. Kâ’b ve Mu-azb. Cebeldir.

b- Mücahid, Ebu Hureyre ve atiyyeye göre âyette zikredilen sıfatlan taşı­yan her ümmet, en hayırlı ümmettir.

c- Rebi’ b. Enese göre burada zikredilen en hayırlı ümmetten maksat, Muhammed ümmetidir. Zira İslam dinine en çok tabi olanlar Muhammed üm­metidir.

d- Hasan-ı Basriye göre ise, burada zikredilen en hayırlı ümmetten mak­sat, geçmişteki bütün ümmetleri tamamlayan ve onların en sonuncusu olan Muhammed ümmetidir. Taberi de bu görüşün tercihe şayan olduğunu söylemiş ve delil olarak şu hadis-i şerifi zikretmiştir.

“Sizler yetmiş ümmeti tamamlayanlarsınız. Siz onların en hayırlısı ve Al­lah katında en üstünsünüz

Abdullah b. Mes’ud diyor ki:   ‘

“Resulullah ile bir çadırda bulunuyorduk. Bize şöyle buyurdu: “Sizler, cennet ehlinin dörtte biri olmaya razı olumlusunuz?” “Evet” dedik. Resulullah: “Üçte biri olmaya razı olumlusunuz? dedi. Evet. dedik. Resulullah “Cennet ehli­nin yansı olmaya razı olur musunuz?” dedi. “Evet” dedik. Sonra şöyle buyurdu: “Muhammedin hayatı, kudret elinde olan Allah’a yemin yemin olsun ki ben siz­lerin, cennet ehlinin yansım teşkil edeceğinizi ümit etmekteyim. Zira cennete ancak müslüman olan kişi girecektir. Sizler, müşriklerin arasında, siyah bir bo­ğanın derisindeki beyaz bir tüy kadarsınız.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.