sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 180. VE 181. AYETLER

TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 180. VE 181. AYETLER
17.10.2024
11
A+
A-

180- Allanın, kendilerine lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik yapanlar, bunun, kendileri için hayiriı olduğunu sakın zannetmesinler. Bil­sinler ki bu, onlar için bir serdir. Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allaha aittir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

Allanın, dünyada kendilerine verdiği nimetler hususunda cimrilik yapa­rak, zekatlarını vermeyenlerin tutumlarının, kendileri için kıyamette hayırlı ola­cağını sakın zannetmesinler. Bilakis bu onlar için bir serdir. Cimrilik yaptıkları o mal, kıyamette onların boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası an­cak Allaha aittir. Çünkü o, devamlı diridir ve sonu olmayandır. O, yaptığınız her şeyden haberdardır. İyilikte bulunanı iyiliği ile mükâfaatlandıracak, kötü­lükte bulunanı da kötülüğü ile cezalandıracaktır.

Âyet-i kerimede geçen ve “Zannetmesinler” diye tercüme edilen fiili iki şekilde okunmuştur.

a- Hicaz ve.Irak kurralarından bir topluluk bu fiili şeklin­de okumuşlardır. Bu kiraata göre âyetin mânâsı mealde zikredildiği gibidir.

b- Diğer bazı kurralar ise bu fiili şeklinde okumuşlardır. Taberi de bu kıraat şeklini tercih etmiştir. Âyeti bu şekilde okuyanlar, ona çeşit­li şekillerde mânâ vermişlerdir

Süddiye göre bu ifadenin izahı şöyledir: Ey Muhammed, Allanın, dünyada kendilerine verdiği mallar hakkında cimri davrananların ve bu mallarından, Allanın farz kıldığı zekatı vermeyenlerin bu cimriliklerinin, kendileri için kıya­met gününde hayırlı olacağını zannetme. Bilakis, âhirette onların bu cimri dav­ranışları kendileri için şer olacaktır.

Abdullah b. Abbas ve Mücahide göre ise bu ifadenin manâsı şöyledir: “Ey Muhammed, sakın sen, Allahın, lütfundan, kendilerine verdiği Tevratta, se­nin sıfatlarını insanlara anlatmakta cimri davranan Yahudilerin bu cimrilikleri­nin kendileri için hayırlı olacağını zannetme.”

Taberi, ikinci kıraattaki birinci görüşün tercihe şayan olduğunu, buradaki cimrilikten maksadın, “Zekat vermemek” demek olduğunu söylemiştir. Zira bu âyetin devamındaki “Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet gününde boyunlarına do­lanacaktır.” ifadesini, Resulullahın, zekat vermemek olarak izah ettiği, birçok hadislerde zikredilmiştir. Ayrıca bundan sonra gelen âyette, müşrik ve Yahudi­lerin, zekat vermemek için “Şüphesiz ki Allah fakirdir, bizler zenginiz.” dedik­leri ve böylece zekatla alay ettikleri belirtilmektedir. Bu da gösteriyor ki, bura­daki cimrilik yapılan şeyden maksat, zekattır.

Ayet-i kerimenin devamında “Cimrilik yaptıkları şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.” Duyurulmaktadır. Müfessirler, âyetin bu bölümünü çeşitli şekillerde izah etmişlerdir.

a- Bazılarına göre ayetin bu bölümünün mânâsı şöyledir: Allah, kıyamet gününde farz olan zekatı vermeyenin zekatını, gerdanlık gibi boynuna dolaya-caktır. Bu hususta Resulullahtan şu hadis-i şerifler zikredilmiştir. Muaviye b. Hiyde diyor ki:

“Ben, Resulullahın şöyîe buyurduğunu işittim.” Herhangi bir kimse gelir de efendisinden arta kalan malını ister o da onu vermezse kıyamet gününde o kimse için dilini dışan çıkanp onu yalayan kel bir yılan çağırılır. O yılan, onun vermediği arta kalan malıdır. [1][326]

Abdullah b. Mes’ud Resıılullahın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Malının zekatını vermeyen hiçbir kimse yoktur ki Allah, kıyamet gününde, vermediği o zekatını, boynunda büyük bir yılan haline getirmiş olmasın.” Sonra Resulullah, Aziz ve Celil olan Allanın kitabından bunun doğruluğunu ortaya koyan “Allanın kendilerine lütfundan verdiği nimetlere karşı cimrilik yapanlar, bunun kendileri için hayırlı olduğunu zannetmesinler. Bilsinler ki bu onlar için bir serdir. Cimrilik yaptıkları şey, kıyamet gününde onlann boyunlarına dolana­caktır.” âyetini okuduk[2][327]

Hicr b. Beyan ResuluIIahın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “Herhan­gi bir kimse akrabasına gider de ondan, Allanın kendisine verdiği şeylerden arta kalanı ister, o akrabası da o şeyi vermekte cimri davranacak olursa kıyamet gü­nünde Allah, o kimse için cehennem ateşinden, dilini dışarı atan büyük bir yılan çıkarır, o yılan sonunda o kişinin boynuna dolanır.” Resulullah bundan sonra bu âyeti okudu.

Ebu Hureyre de Resıılullahın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Allah kime mal verir de o da malının zekatını vermezse, o malı, gözlerinin üzerinde iki siyah nokta bulunan büyük bir yılan şekline sokulur ve kıyamet gününde o yılan onun boynun dolanır. Yılan o kişiyi iki avurdundan yakalar ve şöyle der: “işte senin malın benim. Senin hazinen benim.” Sözünü bitirdikten sonra Resu­lullah efendimiz, bu âyet-i kerimeyi okumuştur. [3][328]

b- İbrahim en-Nehaiye göre bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Cimrilik yap­tıkları şey kıyamet gününde ateşten bir gerdanlık olarak onların boynuna dolanacaktır.

c- Abdullah b. Abbasa göre bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Muhammedin Peygamberliğini gizleyen Yahudi Hahamları, kıyamet gününde, gizledikleri bu şeyin günahını sırtlarında taşıyacaklardır.

d- Mücahide göre, bu ifadenin mânâsı şöyledir: “Dünyadayken cimrilik yaptıkları şeyi kıyamet gününde getirmeye zorlanacaklardır.”

Taberi diyor ki: Tercihe şayan olan görüş buradaki, cimrilik ettikleri be­yan edilen şeyden maksat, zekat mallandır.” diyen görüştür. Zira zikredilen ha­disler ve rivayetler bunu ifade etmektedir.

Âyet-i kerimede: “Göklerin ve yerin mirası ancak Allaha aittir.” Duyurul­maktadır. Taberi diyor ki: “Eğer denilecek olursa ki, “Miras, ölen bir malikin mülkünün, sağ kalan mirasçılarına intikal etmesidir. Yaratıklar yok olmadan ön­ce de bütün göklerin ve yerin mülkiyeti Allaha ait olduğuna göre, Allanın gök­lere ve yere mirasçı olması ne demektir?” Cevaben denilir ki, “Allah teala bu ifade ile kendisinin devamlı olarak diri olduğunu, baki olduğunu, diğer bütün yaratıkların ise yok olacaklarım beyan etmiştir. Bu itibarla, dünyada iken bir ta­kım eşyaya sahip gibi görünenlerin de sonunda Öleceklerini ve sahibolduklan şeylerin gerçek malikinin de Allah teala olduğu gerçeğinin ortaya çıkacağını be­yan etmektedir. [4][329]

 

181- “Şüphesiz ki Allah fakirdir, biz ise zenginiz.” diyenlerin sözünü Allah elbette işitmiştir. Onlann söylediklerini ve Peygamberleri haksız ye­re öldürmelerini yazacağız ve şöyle diyeceğiz: Tadın o yakıcı azabı.”

Allah, Yahudilerin “Şüphesiz ki Allah fakirdir biz ise zenginiz.” sözlerini duymuştur. Biz onlann yapmış olduklan iftiraları ve Peygamberleri haksız yere öldünnelerini yazacağız ve “İftiranızın cezası olarak tadın o yakcı azabı,” diye­ceğiz.

Abdullah b. Abbas, Süddi, Mücahid, Hasan-ı Basri, Katade ve İbn-i Zeyd bu âyet-i kerimenin ve bundan sonra gelen bir kısım âyetlerin, ResuluIIahın dö­neminde bulunan Yahudiler hakkında nazil olduğunu söylemişlerdir. Bu husus­ta Abdullah b. Abbas, diyor ki “Ebubekİr es-Sıddiyk, Yahudilere ait olan ve “Beytül Makdis” diye adlandırılan, Yahudilerin, içinde kitap okuduktan Medreşeye girdi. Yahudilerden bir çoğunun âlimleri ve Hahamları olan “Finhas” isimli birinin etrafında toplandıklarını gördü. Onun yanında yine, Hahamların ileri ge­lenlerinden biri olan Eşya’ da bulunuyordu. Ebubekir, Finhasa “Vay haline ey Finhas, Allahtan kork ve müslüman ol. Allaha yemin olsun ki siz, Muhamme-din. Allanın Peygamberi olduğunu ve Allah katından size, doğru olanı getirdiği­ni biliyorsunuz. Siz onun, yanınızda bulunan Tevrat ve İncilde de yazılı olduğu­nu görüyorsunuz.” dedi. Finhas da Ebubekire “Vallahi, ey Ebu bekir, bizim , Allaha bir ihtiyacımız yoktur. Biz fakir değiliz. O bize muhtaçtır. Bize göre o fakirdir. Onun bize yalvardığı gibi biz ona yalvaramayız. Bizim ona ihtiyacımız yoktur. O ise bize karşı ihtiyaçsız değildir. Şayet onun bize ihtiyacı olmasaydı, arkadaşınız Muhammedin zannettiği gibi biz ona mallarımızı ödünç olarak ver­mezdik. O, (Allah) size faizi yasaklerken.bize faiz veriyor. Şayet onun bize ihti­yacı olmasaydı bize faiz vermezdi.” dedi. Bunun üzerine Ebubekir hiddetlendi ve Finhasın yüzüne dehşetli bir tokat indirdi ve şöyle dedi: “Hayatım kudret elinde olan Allaha yemin olsun ki, eğer bizimle sizin aranızda anlaşma olma­saydı, ey Allah düşmanı elbette ki senin boynunun vururdum.” Bunun üzerine Finhas, Resulullaha gitti ve ona : “Ey Muhammet!, bak arkadaşın bana ne yap­tı?” dedi. Resulullah Ebubekire “Seni bunu yapmaya sevkeden sebep nedir?” di­ye sordu. Ebubekir de dedi ki: “Ey Allanın Resulü, bu Allah düşmanı aşırı bir söz söyledi. Bu zannediyor ki Allah fakir de kendileri zengin. İşte böyle söyle­yince sözleriden dolayı kızdım ve yüzüne vurdum.” Finhas bunu inkâr etti. “Ben böyle bir şey söylemedim.” dedi. İşte bunun üzerine Allah teala Finhası yalanla­yıp Ebubekiri tasdik ederek “Şüphesiz ki Allah fakirdir biz ise zenginiz.” diyen­lerin sözünü Allah elbette işitmiştir. Onların söylediklerini ve Peygamberleri haksız yere öldürmelerini yazacağız ve şöyle diyeceğiz. “Tadın o yakıcı azabı.” âyetini indirdi. [5][330]

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.