sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

AKSİ ZULÜMDÜR

A+
A-

Bismillahirrahmanirrahim

Allah (c.c), insanoğluna çok büyük bir ikramda bulunmuştur ve onu bir çok varlıktan üstün kılmıştır. İnsana verilen bu fazilet ve ikram, Allah azze ve celle’nin insanoğlunu ne kadar seviyor olduğunun ve onun Allah katındaki değerinin bir göstergesidir.

Ayetlere, dikkatlice bakan bir kişi, Allah (c.c)’nun bir peygamberini öveceği zaman O’nu kulluk ile vasıflandırdığını görür.

Örneğin Davud (as)’dan bahsederken;

“Sen onların söylediklerine karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud’u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah’a) yönelen biriydi.”  (Sad 17)

Süleyman (as)’dan bahsederken de;

Biz Davud’a Süleyman’ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.” (Sad 30)

Bunun manası; Allah azze ve celle, kullarının bu sıfatla vasıflanmalarını seviyor. O zaman, insanların içinde Allah’a en sevimli olan kişi, O’na en çok kul olan kişidir.

Kulluk, mana itibari ile özgürlüğün zıddıdır. Kulluğun aslı: Boyun eğmek, alçalmak anlamına gelmektedir.

O zaman kulluk, kişinin hakikatini, özünü yaşaması gereken bir durumdur. Bunun içindir ki, kişi Rabbine karşı, alçak gönüllülüğü, ezilmişliği, boyun eğmeyi, fakirliğini ve itaatini ortaya koymalı, Rabbinin heybetini ve celâletini izhar etmeli ve tam bir şekilde bağlılığını göstermelidir. Bütün bunların ötesinde de O’na karşı büyük bir sevgi beslemelidir…

Allah azze ve celle bütün kulları için hayır dilemektedir.

“…O, kulları için küfre rıza göstermez…” (Zümer 7)

Onların cennete girmelerini ister.

“…Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.” (Bakara 221)

 

Hiç kuşkusuz, cennete giriş de dünyadaki imtihandan başarıyla geçmeye bağlanmıştır. Allah (c.c) insanoğlunu kulluğa elverişli bir şekilde yaratmıştır. Bunun neticesinde de imtihandan başarılı bir şekilde çıkmış olacaktır. Allah (c.c), insanlığı yaratırken, altın veya gümüş gibi değerli bir madenden yaratmamış, topraktan yaratmıştır.

Toprak en az değerli ve mütevazı bir elementtir…

Bu toprak, insanın beslenmiş olduğu gıdanın yetişmiş olduğu topraktır. Bu gıdanın özünden de meni oluşmakta, bununla da insanoğlunun ırkı çoğalmaktadır. Bunun sonucunda da erkek veya kadın olacak cenin şekillenmeye başlar.

“Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir damla sudan. Sonra sizi çift çift kıldı…” (Fatır 11)

Şayet meniye bakıp, koklayacak olursak, ondan kötü bir kokunun yayıldığını görür ve tiksiniriz. Allah (c.c) ne de doğru söylemiştir:

“Biz, sizi hakir bir sudan yaratmadık mı?(Murselat 20)

İnsanoğlunun bu özü, kulluk yolu ile arınmasına yardımcı olan bir özelliktir. Topraktan ve bu pis sudan yaratılmış olan insanoğlunun büyüklenmesi ve kendini üstün görmesi veya efendisi ve yaratıcısına karşı başkaldırması beklenen bir sonuç olmayacaktır.

İnsan bu basit aslı ile birlikte, kainata nispetle de küçük bir varlıktır.

Göklerin ve yerin yaratılması elbette insanların yaratılmasından daha büyük bir iştir; fakat insanların çoğu bunu bilmez.” (Mümin 57)

Şayet insanoğlu, dağlardan ve ağaçlardan daha yüksek bir varlık olsaydı, bunu büyüklenmek için bir sebep olarak görürdü.

Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca erişebilirsin.” (İsra 37)

Basit bir hakikati ve küçük bir cüssesi olması ile birlikte, zayıflık da insanoğlunun asli bir vasfıdır.

Yeryüzündeki varlıklar, insan için yaratılmış olmasına rağmen, onların içinde en kuvvetli varlık insanoğlu değildir.

 

İnsanoğlunun zayıf tarafları oldukça fazladır. Acıları göğüsleyemez, açlığa veya susuzluğa karşı koyamaz. O, uzun süre uykunun kendisine galip gelmesine de karşı koyamaz.

Nefsinin arzularını sevme, zorluklara, sorumluluklara ve nefret duyma olgusuna karşı koyamadığı için de zayıftır.

İnsanoğlunun sahip olmuş olduğu bu sayısız zayıflıklar, kendisine sığınacak ve onu koruyacak bir güce ihtiyaç duymasına sebep olmaktadır.

Ey insanoğlu! Senin hakikatin işte bu…

Mayan değersiz, bedenin küçük, işlerin sonunu ve gaybı bilmeyen, seni koruyacak bir güce muhtaç, zayıf birisin.

Hiç bir şeye sahip değilsin…

Hiçbir kuvvetin yok…

Hiçbir kudretin yok…

Sen Rabbin olmadan hiçbir şeysin, bir şeyde olamayacaksın…

Hiç şüphesiz, Allah azze ve celle’nin seni bütün bu noksan özelliklerle yaratması, sana olan rahmetinin bir tezahürüdür. Bu şekilde, eksik sıfatlara sahip olman, Rabbine karşı kulluk elbiseni giymeni daha da kolaylaştırmaktadır. Böylelikle imtihanı kazanır ve cennete girersin.

Şimdi son olarak Allah azze ve celle’nin kudsi hadiste buyurduklarına dikkat edelim;

“Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım. Artık birbirinize zulmetmeyiniz.

Kullarım! Benim hidâyet ettiklerim dışında hepiniz sapıtmışsınız. O halde benden hidâyet dileyin ki sizi doğruya ileteyim.

Kullarım! Benim doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım.

Kullarım! Benim giydirdiklerim hariç, hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim.

Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları affeden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım.

Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz.

Kullarım! Evveliniz ahiriniz, insanınız cinleriniz, en muttaki bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümde herhangi bir şey arttırmaz.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz, en günahkâr bir kişinin kalbi ve duygusuna sahip olsalar, bu benim mülkümden en küçük bir şey eksiltmez.

Kullarım! Evveliniz âhiriniz, insanınız cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsalar, ben de her birine istediğini versem, bu benim mülkümden ancak, iğne denize daldırılıp çıkarıldığında denizden ne kadar eksiltebilirse işte o kadar azaltır. (Yani hiç bir şey eksiltmez.)

Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iâde ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”

 (Müslim, Birr 55)

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.