AKAİD İLMİNİN ÖNEMİ VE DİNDEKİ YERİ | Akaid Programı – 3. Bölüm
AKAİD İLMİNİN ÖNEMİ VE DİNDEKİ YERİ
Akaid, İslâm dininin temelidir. İslâm dinini bir yapı olarak düşündüğümüzde, bu yapının temelini akaid oluşturur. Nasıl ki, bir binanın temeli olmadan yükselmesi, ayakta durması, sarsıntılara dayanması mümkün değilse, Akaid ilmi olmadan da İslâm binasının yükselmesi, müslümanın inancının sağlam olması mümkün değildir. Akıl sahibi olup kur’an okuyan herkes, akide bilgisinin bütün bilgilerden önce geldiğini kabul eder.[1]
Akide hayatın kaynağıdır. İnsanın hayata bakışı, dünya görüşü ve davranışlarının tümü inancıyla alâkalıdır. Bu yüzden müslümanların ve müslüman fert ve ailelerden meydana gelen İslâm toplumunun sağlam bir akîdesi olmalıdır.
İnancı sağlam olan bir insan, dünya ve ahiret ile ilgili tüm işlerini İslam’a uygun bir şekilde yapacaktır. Sağlam ve kâmil inanç, kalpte pasif bir şekilde yer tutmaz; aksine mutlaka inanç sahibinin yaşayışını yönlendirir. İnsanlar açısından iman ve küfür (akaid) meselesi sadece dünya hayatını değil ebedi hayatı da ilgilendiren ve kapsayan bir meseledir.
Resulü ekrem (s.a.s) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Kim Allahtan başka ilah olmadığına, ve Hz. Muhammedin Allahın elçisi olduğuna şehadet ederse Allah ona ateşi haram kılacaktır”.[2]
İnsanlar imanlarını gözleri gibi korumak ve asla kaybetmemek zorundadırlar. Aksi takdirde imanda olabilecek herhangi bir arıza insanı ebedi cehennemlik yapacaktır. Cennete girebilecekler sadece sahih iman sahip olanlardır.[3]
Ehli Sünnetin bütün uleması sağlam bir akideye sahip olunmadan yapılan amellerin makbul olmayacağında icma etmiştir. Bu dahi akidenin dindeki önemini ortaya koymaktadır.
Dindeki yeri ise; İslam dininin inançla ilgili hususlarının ilmi olan akaid, bütün diğer İslamî ilimlerden önde gelir. Dünya ve ahiret faydası açısından akaid, bütün İslamî ilimlerin dayanağı ve temelidir. O olmadan diğer ilimlerin bir değeri yoktur.
Bir ilmin diğer ilimlere nazaran mertebesini bilmek; insana o ilmin kıymetini, diğer ilimler arasındaki yerini, şeref derecesini öğretir ve o ilmin hakkını tam olarak eda etmeyi temin eder. Bir ilmin şeref ve derecesi ise; mevzuunun genelliği ve yüceliği, gayesinin yüksekliği ve delillerinin kuvvetiyle alakalıdır.[4]
[1] Fıkhi Meseleler – Yusuf Kerimoğlu Kitap-5 shf:43
[2] Müslim
[3] İslam Akaidi – Şahımerdan SARI 2,cilt s.61-62
[4] Tevhid ve Kelam İlmi – Ali Arslan