CİNLERİNDE MÜKELLEF OLMALARI VE ÖZELLİKLERİ | Akaid Programı – 24. Bölüm
CİNLERİNDE MÜKELLEF OLMALARI VE ÖZELLİKLERİ
Akıl ve nefis sahibi olarak yaratıldıkları için cinler cinler mükelleftirler. Alimlerin büyük çoğunluğu cinlerin, insanlar gibi mükellef yani şeraitten sorumlu olduklarını söylemişlerdir.
Cinlerin mükellef olduğunu söyleyenler, delil olarak birçok ayet-i kerime ve hadis-i şeriflere dayanmaktadırlar. Cinlerin teklife muhatap olduklarına dair Yüce Allah’ın emirleri olduğu gibi itaatsizlik ve isyanları sonucunda da, azaba uğrayacaklarını bildiren ayet-i kerimelerden birini okuyalım:
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”[1] Diye buyurulmaktadır.
İnsanlar gibi cinler de teklife muhataptırlar. Zira okumuş olduğumuz ayet-i kerimede yaratılış gayelerinin Allah’a kulluk için olduğu ve ibadetle emrolundukları kav’li sarihtir. Bunun içindir ki Yüce Allah’a kulluk etmedikleri ve isyan ettikleri takdirde isyan eden insanlar gibi cinlerinde cezalandırılacağı ayet-i kerimelerde beyan buyurulmaktadır.
“Andolsun, biz cinler ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da aşağıdırlar. İşte asıl gafiller onlardır.”[2]
Teklife muhatap oldukları için cinler mükellefiyetlerini ifa etmedikleri durumda azaplandırılacakları haberine muhatap olmuşlardır. Teklif olmayana Yüce Allah azap etmez.
Cinlerin hem teklife muhatap oldukları hem de Allah’ın dinine davet olundukları naslarla sabittir. Zaman zaman insanların peygamberlerinden bazılarının şeriatlarıyla mükellef olduklarıda ayet-i kerimelerle sabittir.Başta Hz.Muhammed (s.a) olmak üzere Musa(a.s) ve Süleyman(a.s) şeritları gibi ilahi şeriatlarla mükellef oldukları,hatta bu şeriatları tebliğ etmekle mükellef oldukları yine ayet-i kerimelerle sabittir.Kur’an-ı Kerimde Bu hususu belirten ayet-i kerimelerden bazılarını okuyalım:
Hani cinlerden bir grubu, Kur’an-ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur’an-ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine)”Susun”demişler, Kur’an’ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi.
Ey kavmimiz!Dediler,doğrusu biz Musa’dan sonra indirilen,kendinden öncekini doğrulayan,hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.
Ey kavmimiz!Allah’ın davetçisine uyun.Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.
Allah’ın davetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah’ı aciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz.İşte onlar,apaçık bir sapıklık içindedirler.[3]
Bu ayet-i kerimeler cinlerin ilahi şeriatlara itaat etmekle mükellef oldukları gibi kendi toplumlarını bu şeriatlare davet edip tebliğ etmekle de mükellef olduklarını apaçık bir şekilde ifade etmektedir.
Yine okumuş olduğumuz bu ayet-i kerimelerden cinlerin Kur’an-ı dinlemek, ona iman etmek, emirlerine itaat etmek ve ona davet etmekle mükellef olduklarını belirtir. Günah işlemek, isyan etmek, tevbe etmek, azaba uğramak ve mağfiret olunmak gibi hasletler tamamen mükellefiyetin ispatıdır.
Kur’an-ı Kerim’den önce de cinlerin iman edip itaat etmekle mükellef oldukları şeraitlerinin varlığı da anlaşılmaktadır. Zira okumuş olduğumuz ayet-i kerimelerde cinlerin daha önce Hz. Musa(as)’ya nazil olan Tevrat’ın içerdiği şeriat hükümleri ile mükellef oldukları anlaşılmaktadır.
Muhakkak ki Rahman suresinin içeriğinde, cinlerin İslam şeriatı ile, emir ve yasaklarıyla mükellef olduklarına delalet etmektedir.
Allah (cc) insan ve cine, onların iman etmelerini gerektiren, nimetleri yalanlamamalarını ve inkar ettikleri takdirde, onları Allah’ın va’dettiği azabı haber veren ve O’nun azap va’diyle onları korkutan bir hitapla seslendi. Ve şu sözüyle de onları tehdit etti.[4]
“ Ey ağır yükler altında bulunan iki fırka ( insanlar ve cinler), yakında sizin hesabınıza bakacağız.”[5]
İşte bunlar delalet eder ki, cinlerde emir ve nehiylere muhatap olan, mükafata mazhar olup azaba maruz kalan mükelleflerdir. Zira o ağır yük tekliftir.
[1] Zariyat Suresi,56
[2] A’raf Suresi,179
[3] Ahkaf suresi,29-32
[4] ŞAHIMERDAN SARI/İslam Akaidi/C:6/Yenda Yayn./Sf.336
[5] Rahman Suresi,31