sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EY KARDEŞİM! TEFEKKÜR ET

14.12.2024
18
A+
A-

Hamd, bizleri yaratan, rızıklandıran, bizleri İslam nimetiyle şereflendirip, hidayet nuruyla nurlandıran alemlerin Rabbi Allah Azze ve Celle’ye mahsustur.

Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen, hayatımızın her safhasında önderimiz ve örneğimiz olan Hz.

Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme, aline, ashabına ve kıyamete kadar gelecek olan bütün müminlerin üzerine olsun.

Allah Celle Celaluhu’nun tek Rab ve tek İlah olduğunu hayatımızla, yaşantımızla ispat etmek üzere gönderildiğimiz bu dünya hayatında Allah Celle Celaluhu tarafından bazen nimetlerle, bazen de musibetlerle imtihana tabi tutulmaktayız.

كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًۜ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

 Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.

(Enbiyâa – 35)

Ayet Bu imtihanlar sebebi ile yeri geliyor hayatımızın bazı anlarında mutlu oluyoruz.

Sevinçli oluyoruz.

Bazı anlarında da mutsuz oluyor ve üzülüyoruz.

Bazen, sağlık ve afiyet içerisinde oluyoruz.

Bazen de, hastalıklara maruz kalıp, sıkıntıya düşüyoruz.

Bazı zamanlar, maddi olarak rahat bir geçime sahip oluyoruz.

Bazı zamanlarda ise, maddi bir zorluğun, sıkıntının içerisinde buluyoruz kendimizi.

Yeri geliyor, gönül meyvesi olan evlatlara sahip oluyoruz.

yeri de geliyor, gönül meyvesi olan evlatlarımızın ölümüne tanıklık ediyor.

Derin bir kedere garkoluyoruz.

Bazen de musibetler, dert ve kederler, nimetlere, galebe çalıp sırtımızı büküyor.

Uzun bir süre bu dert ve kederlerle, musibetlerle mücadele ediyoruz.

İnsanın bu dert ve kederler karşısında yıkılmayıp, yanlış yollara sapmayıp, ruhlar aleminde Allah’a verdiği sözü tutabilmesi ise ancak Kur’an’a ve sünnete tutunmasıyla mümkündür.

Çünkü Kur’an-ı Kerim hem madden hem manen şifadır.

وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْاٰنِ مَا هُوَ شِفَٓاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ وَلَا يَز۪يدُ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا خَسَاراً

 Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.

(İsrâ – 82)

Maddi ve manevi sıkıntıların her türlü dert ve elemlerin şifası için Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda ilk göze çarpan ayetlerden biri şudur.

وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَلَلدَّارُ الْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ يَتَّقُونَۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

 Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

(En’âm – 32)

Ayet Subhanallah Dünyada çektiğimiz onca acı ve sıkıntıya rağmen, onca döktüğümüz gözyaşına rağmen, Allah Celle Celaluhu bunları bir oyun ve eğlence olarak niteliyor.

Böyle bir durumda bu ayet üzüntülerimize nasıl şifa olacak diye sorulacak olursa bunun cevabı ayeti tefekkür ederek iyice anlamaya çalışırsak ortaya çıkacaktır.

Unutulmamalıdır ki Kur’an’daki her bir ayet iyi bir şekilde anlaşılıp ve üzerine tefekkür edilmeden gönüllere şifa olmaz.

O halde öncelikle ayeti anlamaya çalışalım ve tefekkür edelim.

Allah Celle Celaluhu’nun dünya hayatını oyun ve eğlence olarak nitelemesinin sebebi Gerek ölüm anında, gerek kabirde, gerek mahşer meydanında, gerek hesapta, gerek mizanda, gerek sıratta, öyle dert ve sıkıntılar, elem, üzüntü ve pişmanlıklar bizleri beklemektedir ki, Ahiret hayatındaki en ufak bir sıkıntı dünyadaki sıkıntılarla kıyaslandığında dünyanın sıkıntısı ve kederi bir oyun ve eğlenceye dönüşüyor, basitleşiyor ve bir hiç mesabesinde kalıyor.

İşte bu sebeple Allah Celle Celaluhu dünya hayatını böyle tasvir ediyor.

Ölüm ve sonrasını, başımıza gelecek o büyük merhaleleri tefekkür edip, bu ayetin penceresinden dünyadaki sıkıntılarımızı değerlendirirsek, ayet bize şifa olacak, sıkıntılarımızı hafifletecektir.

Ey kardeşim, şimdi seni bir yolculuğa çıkartacağım.

Lakin bu yolculuğun sonunu sen kendin getireceksin.

O halde şimdi tefekkür et.

Tefekkür et ki sıkıntıların ve hüzünlerin dinsin.

Tefekkür et ki bu kulluk mücadelenden seni hiçbir şey saptırmasın.

Ölüm meleği ruhunu kabz etmek için geldiğinde seni neyle müjdeleyecek acaba?

Sana ey habis ruh Allah’ın azabıyla müjdelen.

Allah’ın azabına doğru çık mı diyecek, yoksa korkma, üzülme, Allah’ın vaat etmiş olduğu cennette sevinme diyecek.

Bil ki bu senin yaşantına göre karşılık bulacak.

Ya azapla müjdelenirsen, ne olacak peki?

Düşün.

Ne yapacaksın o zaman?

Dünyadaki bu çektiğin sıkıntılar, azapla müjdelendiğinde bir önemi kalacak mı?

Ya da o sıkıntılar, ya da o sıkıntıları hatırlayabilecek bir rahatlığa sahip olabilecek misin?

Kabirde sorgu melekleri, Rabbin kim diye sorduklarında, ya da daha açık bir ifadeyle, sen dünyada yaşarken, seni kim yönetti ve yönlendirdi?

Dünyadayken kime boyun eğdin?

Kimin rızası için çalıştın?

Kimin için ömrünü tükettin?

Kılık kıyafetini, yeme içmeni, toplumsal hayattaki kural ve kanunlarını kim belirledi?

diye sorduklarında, Allah Celle Celaluhu diyebilecek misin?

Eğer bu soruya cevap veremezsen, kabrin ateşle dolacak ve kıyamete kadar azap içinde olacaksın.

Azap içinde kıvranırken, dünyadaki çektiğin sıkıntılar hiç aklına gelir mi sence?

Yoksa bu dünya hayatı o esnada bir oyun ve eğlenceye mi dönüşür?

Düşün bakalım.

Ey kardeşim, ölüm anını ve kabir hayatını tefekkür edip şu anki sıkıntılarını da kıyasladığında görüyorsun ki dünya hayatı sana çok basit, değersiz ve kıymetsiz geliyor.

Daha mahşeri, mizanı, sıratı bahsetmedik bile.

Öyleyse, dünyanın seni aldatmaması, zorlukların seni saptırmaması için, Allah’a verdiğin sözü tutmak için, hep bu ayeti ve yolculuğu tefekkür et.

Davamızın sonu, alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.