sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

DÜNYA HAYATINDAN SONRA VE AHİRETİN GEREKLİLİĞİ NASIL ANLAŞILMALIDIR | Akaid Programı – 44. Bölüm

DÜNYA HAYATINDAN SONRA VE AHİRETİN GEREKLİLİĞİ NASIL ANLAŞILMALIDIR | Akaid Programı – 44. Bölüm
A+
A-

DÜNYA HAYATINDAN SONRA

VE AHİRETİN GEREKLİLİĞİ NASIL ANLAŞILMALIDIR

 

      “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”[1]

       İslam Dini’nde dünya hayatına nasıl bakılması gerektiği ve ahiret hayatına iman, birbiriyle dengeli bir şekilde anlaşılmak durumundadır. Kur’an-ı Kerim’de dünya hayatının geçici olduğu belirtilmekte, ahiret hayatının ise ebedî olduğu sıkça vurgulanmaktadır. Bizlerden dünya hayatının geçici zevklerine kanmamamız istenmekte, ebedî olan ahiret hayatını hesaba katan bir anlayışla yaşamamız ısrarla tavsiye edilmektedir.

         “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Sorumluluk sahibi olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz?”[2]


         “Dediler ki: ‘Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdır. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helak eder.’ Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar.”[3]


        “Hayat, şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız; bir daha diriltilecek de değiliz.”[4]


       “Onlar, ‘Hayat ancak bu dünyadaki hayatımızdan ibarettir; biz, bir daha da diriltilecek değiliz.’ demişlerdi. Rablerinin huzuruna getirildikleri zaman sen onları bir görsen! Allah ‘Bu (yeniden dirilme olayı), hak değil miymiş?’ diyecek. Onlar da ‘Rabbimiz’e ant olsun ki evet!’ diyecekler. Allah da ‘Öyle ise inkâr ettiğinizden dolayı azabı tadın!’ diyecek.”[5]

          Kur’an’da ahiret hayatına nispetle dünya hayatının geçiciliğine işaret eden pek çok ayetin yanında hem dünyanın hem de insanın belli amaçlar  doğrultusunda yaratıldığı belirtilmektedir. Fanilik vurgusuna rağmen bu dünya hayatı öylesine, iş olsun diye yaratılmamıştır. İnsan da bu dünya hayatında yesin, içsin, eğlensin, amaçsızca yaşasın, sonunda ölüp gitsin ve yok olsun diye yaratılmamıştır.  Nitekim bu konuda şu ayetler çok açık bilgiler sunmaktadır:

          “Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.”[6]

          “Sizi boş ve anlamsız yere yarattığımızı ve bize dönmek zorunda olmadığınızı mı sanıyorsunuz?”[7]

Dünyanın ve insanın yaratılış gayeleri olduğuna göre bu yaratılışın anlamı ve amacı nedir? İnsan için en başta cevaplanması gereken temel soru budur.
Kur’an’a göre dünya hayatının en önemli özelliği insan için bir imtihan oluşudur. Bu özellik bir ayette şöyle açıklanır:

        “O hem ölümü, hem de hayatı yaratmıştır ki sizi sınamaya tâbi tutsun (ve böylece) davranış yönünden hanginiz daha iyidir (onu göstersin). O üstündür, bağışlayandır.”[8]

İslam’a göre, insan için dünya hayatı ahiretin tarlası gibidir. Zira insan, dünya hayatında yapıp ettiklerinin karşılığını ahiret hayatında görecektir. Bir anlamda burada ekilenler ahirette iyi-kötü, hayır-şer,  cennet cehennem şeklinde ürün olarak karşımıza çıkacaktır:

          “Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı, toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı ve insan ‘Ne oluyor buna!’ dediği vakit, işte o gün (yer) Rabbin’in ona bildirmesiyle bütün haberlerini anlatır. O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.”[9]


         Dünya hayatının bir diğer amacı, insanın yaratıcısını tanıyıp kulluk bilinciyle yaşamasıdır:

         “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler (beni tanıyıp, kulluk etsinler) diye yarattım.”[10]

Dünya hayatının nihai amacı ahiret hayatını kazanmak olmalıdır. Çünkü Kur’an’ın bildirdiği gibi dünya hayatı geçicidir. Asıl hayat, ebedî olan ahiret hayatıdır. Bir ayette şöyle buyurulur:

         “Bu dünya hayatı (tek başına) geçici zevkler ve oyalanmadan başka bir şey değildir ahiret yurduna gelince işte asıl hayat odur. Keşke bunu bilselerdi!”[11]

         Sonuçta dünya hayatı geçici olmasına rağmen insan için, sonsuz ahiret hayatını kazandıracak büyük bir fırsattır.

         Ahiret hayatı olmazsa dünya hayatı anlamını kaybeder!

Ahiret âlemi yoksa veya hayat bu dünya hayatından ibaretse hayat anlamını yitirecektir. Hayat, dünya, varlık, bilgi, sevgi, saygı hemen her şey anlamsız hâle gelecektir. Vicdanımızı tatmin eden anlamlı, makul, tutarlı açıklamalar son bulacaktır. Çünkü dünya hayatı az bir mutluluğa karşılık sıkıntı, zorluk, acı ve üzüntülerle dolu kısacık bir hayattır. Yoklukla son bulacak geçici bir dünya hayatı, insan aklını tatmin edip rahatlatamaz. Çünkü bizlerdeki en temel isteklerden, ruhumuzdaki en köklü arzulardan biri de ebedîlik arzusudur. Ebedî hayat için yaratılmış olmak daha anlamlı ve akla daha yatkındır. Ayrıca duygularımıza cevap verebilmesi ve bizleri anlamlı ve yaşanabilir bir hayata yönlendirmesi bakımından da daha tatmin edicidir:

         “… Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.”[12]


          “… Sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?”[13]


           “Allah dilediğine rızkını bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Oysa ahretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.”[14]


           “Dünya hayatını ahirete tercih edenler, Allah yolundan alıkoyanlar ve onun eğriliğini isteyenler var ya, işte onlar (haktan) uzak bir sapıklık içindedirler.[15]

          “Size verilen şey, yalnızca dünya hayatının geçimliğidir. Allah’ın yanında bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanıp güvenenler içindir.”[16]

[1] Mülk – 2

[2] En’âm suresi,32

[3] Câsiye suresi,24

[4] Mü’minûn suresi,37

[5] En’âm suresi,29-30

[6] Duhân suresi,38

[7] Mü’minûn suresi,115

[8] Mülk suresi,2

[9] Zilzâl suresi,1-8

[10] Zâriyât suresi,56

[11] Ankebût suresi,64

[12] Tevbe suresi,38

[13] Yûsuf suresi,109

[14] Ra’d suresi,26

[15] İbrahim suresi,3

[16] Şura – 36

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.