SEYYİD KUTUB’UN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA KARİ’A SURESİ 1. VE 11. AYETLER
1- Gürültü koparacak olan,
2- Nedir o gürültü koparacak olan,
3- O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?
4- O gün insanlar yayılmış pervane gibi olurlar.
5- Dağlar atılmış renkli yün gibi olurlar.
Yüce Allah, sanki bir top güllesi gibi tek bir sözcükle başlıyor. Yüklemi ve sıfatı olmayan, tek başına bir kelime ile “Karia” kelimesi ile başlıyor. Böylece O’nun hedefi, kelimenin uyandıracağı çağrışımla ve ses tonu ile korkunç ve gürültülü ilhamını kalplere bırakmasıdır.
Ve arkasından dehşeti daha da artıran bir soru getiriyor. “Nedir o gürültü koparacak olan?” Bu daha da dehşet uyandıran ve akla bir yığın sorular getiren kapalı ve korkunç bir durumdur.
Sonra yüce Allah bu işin sırrının bilinemiyeceğini ifade eden bir soru ile yönelttiği soruya cevap veriyor.
“O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?”
Bu olay insanın havsalasının alamayacağı kadar büyük ve düşüncesinin kavrayamayacağı kadar derindir.
Sonra o olayın gerçek yüzü değil, o gün neler olacağı cevaplandırılıyor. Çünkü olayın içyüzü daha önce de değindiğimiz gibi düşünce ve tahayyüle sığmaz. “O gün insanlar yayılmış pervaneler gibi olurlar. Dağlar atılmış renkli yün gibi olurlar.”
İşte kıyametin ilk sahnesi bu… Kalplerin korkudan sağa sola uçuştuğu, eklemlerin tir tir titrediği sakine… Bunları işiten kimse, bu yeryüzünde sarıldığı her şeyin sanki çevresinden toz zerrecikleri gibi uçup kaybolduğunu hissediyor. Sonra bütün insanlar için sonuç geliyor:
6- Kimin tartıları ağır gelirse,
7- O hoş bir hayat içinde olur,
8- Kimin tartıları hafif gelirse,
9- Onların yeri, (haviye) çukurdur,
10- Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin?
11- O kızgın bir ateştir.
Tartıların ağırlığı ve hafifliği, bize bazı değerlerin Allah’ın` katında önemli olduğunu bazı değerlerin de itibarı olmadığını ifade ediyor. ifadenin genel olarak verdiği çağrışım budur. -Allah daha iyi bilir-. Yüce Allah’ın bu kelimeleri ile vurgulamak istediği de budur. Bu deyimlerin ne anlama geldikleri üstüne akli ve sözel tartışmalara girmek, Kur’an’ın verdiği duyguya kaba ve bön olarak yaklaşmak, Kur’an ve islam ile gerçek bir özensizliğin doğurduğu boş işlerle uğraşmaktır, boşa oyalanmaktır.
Allah’ın ölçüsünde ve O’nun katında geçerli olan değere göre “Kimin tartıları ağır gelirse” … “O hoş bir hayat içinde olur.” Burada yüce Allah’ın “Hoş hayatın” ayrıntısına girmeden kısaca ifade etmesi, insanın duygusunda hoşnutluk çağrışımı bırakıyor ki hoşnutluk da insan için nimetlerin en sevinçlisi ve en neşelisidir. Yine Allah’ın ölçüsüne ve O’nun katındaki geçerli olan değere göre, “Kimin tartıları hafif gelirse” … “Onun yeri (haviye) çukurdur.” Ayet metnindeki (Umm) kelimesi, çocuğun varıp sığındığı kucaktır, anadır. İşte onların da o gün varıp sığınacakları yer “Haviye”dir. ifadede açık bir güzellik ve özel bir ahenk var. Yine ifadede bir kapalılık var ki bu da daha sonra yapılacak açıklamada hedeflenen etkiyi derinleştirmek için bir ön hazırlıktır.
“Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin.”
Bu soru, bu konuyu tasavvurun sınırlarının ve kavramanın alanının dışına çıkarmak için Kur’an’ın bilinen korku verme ve bilinmez olduğunu ifade etme sorusudur.
Ve ardından cevap sonu belirleyen haykırış gibi geliyor. “O kızgın bir ateştir.” İşte tartısı hafif gelenin anası (sığınağı) budur. Varıp sığınacağı kucak budur. Ana kucağından insan güvenlik ve rahatlık budur. Ama onlar bu vardıkları kucakta ne bulmaktadırlar? Haviye’yi… Ateşi… Hem de kızgın… Bu son ayet,katı gerçeği simgeleyen bir ifade sürprizidir.