BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd, kainatı yoktan var eden, mülki elinde bulunduran, koruyan ve kollayan, korunmaya muhtaç olmayan, ezeli ve ebedi olarak kemal sıfatlarla muttasıf olup, tüm noksan sıfatlardan münezzeh olan alemlerin Rabbi Allah Celle Celaluhu’na mahsustur.
Salat ve selam alemlere rahmet olarak gönderilen, hayatımızın her safhasında önderimiz ve örneğimiz olan Allah Resulü sallallahu aleyhi ve selleme, aline, ashabına ve kıyamete kadar gelecek olan bütün muvahhidlerin üzerine olsun.
Allah Celle Celaluhu Ahsen-i Takvim üzere yarattığı ve halifelik görevi verdiği insanı dünya hayatına göndermeden evvel ruhlar aleminde ondan kesin bir söz almış ve antlaşma yapmıştır.
Eğer insan Rabbine vermiş olduğu sözünü tutar, antlaşmaya sadık kalırsa Allah Celle Celaluhu’nun rahmetiyle ebedi kalmak üzere cennete girecektir.
sözünde durmaz, Rabbi ile yapmış olduğu antlaşmayı bozar ve nankörlük yaparsa ebedi kalmak üzere cehenneme girecektir.
“Hani Rabbin, Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini çıkarmış ve onları kendi nefislerine şahit tutup, ben sizin Rabbiniz değil miyim diye sormuştu. Onlar, bunun aksi düşünülemez, sen bizim Rabbimizsin, şahit olduk demişlerdi. Bunun böyle olması, kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu dememeniz içindir. ya da önceki atalarımız şirk koşan bir topluluktu. Biz ise onlardan sonra gelen bir nesil olduk. Şimdi batıla dalanların yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin dememeniz için yaptık.” Araf suresi 172 ve 173. ayetler.
İnsanın Rabbi ile yapmış olduğu antlaşmaya sadık kalabilmesinin tek yolu Allah Celle Celaluhu’nu Rab ilah, mabud, halık oluşunda bir ve tek olduğunu kabul etmesi ve hayatın bütün yönleriyle Allah Celle Celaluhu’na teslim olmasıyla mümkündür.
Allah Celle Celaluhu bu teslimiyetin gereği olarak kullarına İslam dinini göndermiş, kabul etmelerini emretmiş ve Müslüman ismi alarak yaşayıp can vermelerini emretmiştir.
“Allah katında tek din İslam’dır.” Al-i imran Suresi 19. ayet
“Ey iman edenler! Allah’tan nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa, öylece korkup sakının ve Müslüman olmaktan başka bir yol, din, tutum üzere ölmeyin.” Al-i imran suresi 102. Ayet
Çünkü İslam dini, Allah’a olan teslimiyetin maddi ve manevi olarak ispatıdır.
Bu ispatı anlayabilmek için İslam, Müslim kavramlarının, istilahlarının bilinmesi gerekmektedir.
İslam’ın anlamı, yalnız Allah’a teslim olup, yalnız O’na boyun büküp, itaat ederek barışa, huzura, selamete girmeye denir.
Müslim ise İslam’ı kabul edip Allah’a teslim olana verilen addır.
Yani Müslim Allah’a teslim olan demektir.
Zaman dilimi olarak içerisinde bulunduğumuz 21. yüzyılda insanların kahir ekseriyeti Allah’a olan teslimiyetin gerekliliği olan İslam’ı kabul ettiklerini ve Müslüman olduklarını söylemektedirler.
Lakin bu insanların hayatlarını incelediğimizde Allah’a olan teslimiyetin zerresini dahi göremiyoruz.
Bu insanlar kuru bir sözle Allah’a teslim olduklarını dile getiriyorlar.
Çünkü hal ve hareketleriyle bütün yaşantılarıyla Allah’tan başkasına teslim oluyorlar.
Gerek kişisel hayatlarında gerek toplumsal hayata yönelik konularda serbest ve yasak ölçülerini Allah’tan başkasına belirletiyorlar ve onlara yani beşeri sistemlere itaat ediyorlar.
Halbuki Allah’a olan teslimiyette böyle bir yaşantıya yer yoktur.
Bu insanların böyle acınası bir halde olmalarının sebebi teslimiyetin ne olduğunu bilmemelerinden kaynaklanmaktadır.
Teslim olmak, verilen emri kabul edip, boyun büküp, itaat etmek demektir.
Hoşuna gitse de, gitmese de, nefsine zor da gelse, kolay da gelse, acı da çekse, verilen emre isyan etmeyip, emrin gerekliliğini yerine getirmek demektir.
Bunun anlaşılması adına şöyle bir temsil getirilecek olursak, daha iyi anlaşılacaktır.
Savaş esnasında düşmanlar tarafından ele geçirilen bir askeri tahayyül edin.
Bu askere düşmanlar tarafından ilk söylenen şey şudur.
Hey sen!
Teslim ol!
Silahını at, ellerini havaya kaldır.
Şimdi düşünelim.
Düşmanın teslim ol demesinin manası nedir?
Düşman askeri teslim ol diyerek şunu kastetmektedir.
Eğer seni öldürmemi istemiyorsan, sana verdiğim bütün talimatları olduğu gibi yerine getir.
Ellerini havaya kaldır dersem, kaldırman gerekir.
Yat dersem, yatman gerekir.
Yürü dersem, yürümen gerekir.
Dur dersem, durman gerekir.
Eğer dediklerimi yapmazsan, seni öldürürüm.
Teslim olduğunu kabul eden asker peki, düşmanı tarafından verilen talimatlara karşı çıkar mı?
Hayır.
Çünkü teslim olarak can korkusuyla da olsa iradesini tamamen düşman askerine vermiştir.
Alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim olmak ise bundan daha farklıdır.
Çünkü o asker sadece maddi manada teslim olmuştur.
Halbuki Allah’a olan teslimiyet hem maddi hem manevi olarak gerçekleşmektedir.
Alemlerin Rabbine severek ve isteyerek teslim olunur, boyun bükülür ve itaat edilir.
Ey Rabbim sana teslim oldum diyen kişi şunları demiş olmaktadır.
inancımın nasıl olması gerektiğini belirleyecek sensin.
Ne yiyip, ne yemeyeceğimi belirleyecek sensin.
Hangi elbiseyi giyip, hangilerini giymeyeceğimi belirleyecek sensin.
Ne düşünüp, ne düşünmeyeceğimi belirleyecek sensin.
Neyin iyi neyin kötü olduğunu belirleyecek sensin.
Kimi sevip kimi sevmeyeceğimi belirleyecek sensin.
Kimi dost kimi düşman kabul edeceğimi belirleyecek sensin.
Bir şeyin suç olup olmadığını belirleyecek sensin.
Suça verilecek cezayı belirleyecek sensin.
Nasıl evleneceğimi belirleyecek sensin.
Ticaretimi belirleyecek sensin.
Toplumsal hayattaki serbestleri ve yasakları belirleyecek sensin.
Nasıl ve ne şekilde ibadet edeceğimi belirleyecek sensin.
Sensin yarabbim sen.
Başkası değil, olamaz da kabul etmiyorum.
Çünkü Rab sensin.
Emretme hakkı senin.
Sana itaat edeceğim ya Rabbim.
Çünkü ilah sensin sen.
Lebbeyk.
Allah’ım lebbeyk.
Teslim oldum.
Sen yeter ki emret.
İşte teslim olmanın manası budur.
Bu makale ikinci bölümle devam edecektir.
İnşallah.
Velhamdulillahi Rabbil alemin.