sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

GAFLET

A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.

Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve O’nun yolunu izlemeye çalışan ümmetinin üzerine olsun.

GÂFİL: Gaflette olan. Allahü teâlâyı, emir ve yasaklarını unutan kimse demektir.
GAFLET: Nefsin arzularına uyarak, Allahü teâlâyı, emir ve yasaklarını unutma hâlidir.
Gafletin olumsuzlukları ve insanoğluna verdiği zararları görmezlikten gelmek büyük bir tehlikeye kapı açmaktadır. Gerek ayetlerde, gerek hadisi şeriflerde ve gerekse de ayet ve hadislerden etkilenen alimlerin sözlerinde tehlikenin büyüklüğü çok açık bir şekilde ifade edilmiştir.

*Bütün kötülüklerin başı, kalbin Allahü teâlâdan gâfil olmasıdır. (Abdülkâdir-i Geylânî)

*Mü’min gâfil olmadıkça çok gülmez. (İmâm-ı Gazâlî)

*Gâfiller arasında Allahü teâlâyı anan (gafil olmayan), gâziler arasında muhârebe eden kimse gibidir. (Hadîs-i şerîf-Kelâm-ı Seyyid-il-Arab vel-Acem)

(Ey Resûlüm!) Onları, iş bitirildiği (hesâb görüldüğü) zamanın dehşeti ile korkut. Onlar hâlâ gaflet içindedirler. Onlar îmân etmiyorlar. (Meryem 39)

Ey insanlar! Ölmeden önce gafleti bırakın, Allahü teâlâya dönün. Tövbe istiğfâr ederek Allah’a kulluk edin. Sizi oyalayıcı işleriniz çoğalmadan yararlı işler yapmağa gayret edin. Allahü Teâlâ’yı çok çok anın. Rabbinizin rızâsını kazanmaya çalışın. Böyle yaparsanız, rızkınız bol olur. Kazancınız çoğalır. Yardım görürsünüz ve eksikleriniz tamamlanır. (Hadîs-i şerîf-Sünen-i İbn-i Mâce)

Dört şey kişinin nasîbsizliğinden ve gafletindendir: Gözlerin ağlamaması, kalbin katılaşması, hayalperest ve aç gözlü olmak. (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb)

*Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır. (Hazret-i Ali)

*İnsana zarârı en şiddetli olan şeyin ne olduğunu bilmek istedim. Anladım ki, bu gaflettir. Gafletin insana yaptığı zarârı Cehennem ateşi yapmaz. Yâ Rabbî! Bizleri gaflet uykusundan uyandır. Lütûf ve keremin ile bu duâmı kabûl eyle. (Bâyezîd-i Bistâmî)

 

ENBİYA 1- İnsanların hesab (görme) zamanı yaklaştı. Onlar ise hâlâ gaflet içinde, yan çizip aldırmıyorlar.

“Onlar hesap vereceklerinden gafildirler, habersizdirler. Akıllarının iyilik ve kötülük yapanların mutlaka karşılıklarını göreceğini bilmesine rağmen, akıbetlerinin nereye varacağını tefekkür etmezler. Sonra onlar, kendilerine okunan ayetlerden ve peygamberlerden ötürü gaflet uykusundan ve cehalet dalgınlığından uyandıklarında, yine yüz çevirdiler ve kulaklarını tıkadılar” demektir.

Enbiya 10- (Ey Kureyş topluluğu!) And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?

Hak Teâlâ’nın, “Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” hitabı, Kur’ân’ı düşünmeye, Kur’ân üzerinde tefekküre teşvik gibidir. Çünkü o müşrikler, Kur’ân’a  gafil (aldırmaz) idiler. Bir şeye alabildiğine dalmak, gafletin ayrılmaz özelliği, düşünüp-tefekkür etmek ise, o dalışı savuşturup bertaraf eden birşeydir. İnsanın  kendinden zararı defetmesi, yapılması gerekli şeylerdendir. Binâenaleyh kim tefekkür ve tedebbürde bulunmazsa, sanki aklın sınırları dışına çıkmış gibi olur. F. RAZİ

 

KAF 22- (Allah ona) “Andolsun sen bundan gaflet içinde idin. Şimdi senden gaflet perdesini kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir.” der.

“Andolsun ki sen” dünyada “bundan” yani sana gelecek olandan “gafil idin. Biz hemen perdeni” yani ahiret alemindeki hadiseleri görmene engel olan örtüyü, ki bu örtü gaflet ve dünya lezzetlerine dalmaktır, “kaldırdık. Bu sebeple artık bakışın keskindir.” Onunla dünyada inkâr ettiğin şeyleri bilebilirsin.

Yani kâfire veya iyi veya kö­tü her kişiye şöyle denilir: “Dünyada iken sen bu gidişattan gafil idin. Bu­gün artık önündeki ahiret ahvali ile aranda bulunan perdeyi kaldırdık. Do­layısıyla şimdi bakışın dünya hayatında gizli olan şeyleri görecek kadar keskin ve kuvvetlidir. Çünkü kıyamet günü kâfirlerden her biri varacağı yeri görmüş, dünyada iken inkâr ettiği şeyin farkına varmış olur. TEFSİRUL MÜNİR

Keskindir artık görüşün. Çünkü onu engelleyecek hiçbir perde yoktur. Senin dikkat etmediğin ve gafil olduğun an bu andı. Tedbirini almadığın durum bu durumdu. Beklemediğin son bu son idi. Şimdi bak bakalım. Bugün artık görüşün keskindir. S. KUTUB

KEHF 28- Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma.

“Kalbine gaflet vererek bizi anmayı unutturduğumuz… kimselere boyun eğme…” Yani sakın bizim gafil olduğuna tanık olduğumuz, dünya ile meşgul olup dine ve Rabbine ibadete yaklaşmayan, amellerinde, davranışlarında arzularına tabi olarak aşırıya kaçmış kimseye itaat etmeyesin. Bu buyruk şunu göstermekte­dir: Böylelerinden uzak durmanın sebebi dünyanın çekicilikleriyle, süsleriyle uğraşarak Allah’ın emrine uyma imkânını bulamayışlarıdır. TEFSİRUL MÜNİR

 

ENBİYA 97- Ve gerçek vaad yaklaştığında, işte o zaman kâfir olanların gözleri beleriverir. “Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayır biz zalim kimselerdik.” derler.

 

Böyle bir son ile karşılaşmamak için Rabbim Ümmeti Muhammed-i gafletten uyandırsın. Bizi de buna vesile kılsın inşallah.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.