TABERİ (RH.A)’NİN BAKIŞ AÇISIYLA ENAM SURESİ 146. VE 150. AYETLER
146- Biz, Yahudilere, tırnaklı her hayvanı haram kıldık. Onlara, sığır ve davarın sırt, bağırsak ve kemik yağlarının dışında, iç yağlarını da haram kıldık. Azgınlıklarından dolayı onları bu şekilde cezalandırdık. Şüphesiz kî biz doğru söyleyiniz.
Biz, bu zikredilen haram şeyler yanında, özellikle Yahudilere, her tek tırnaklı veya bitişik parmaklı deve, deve kuşu, ördek ve benzeri hayvanları haram kıldık. Sığır ve koyunun da sırt veya bağırsak yahut, kemiklere karışık olanın dışındaki iç yağlarını haram kılmıştık. Bizim bunları, özellikle Yahudilere haram kılmamız, onları, azgınlıkları yüzünden cezalandınnamızdandı. Şüphesiz ki biz, sözünde sadık olanlarız. Yahudiler ise: “Bunları Allah haram kılmadı, Ya-kup aleyhisselam kendi kendine haram kıldı. Biz de ona uyuyoruz.” şeklindeki iddialarında da yalancıdırlar. [1][195]
147- Eğer seni yalanlarlarsa onlara şöyle de: “Rahbiniz geniş rahmet sahibidir. Fakat onun azabı da suçlu kavimden geri çevrilmez,
Ey Muhammed, eğer yahudiler seni yalanlarsa de ki: “Rabbim geniş rahmet sahibidir. Bu itibarla beni yalanlamanız suretiyle inkâra düşmenizden dolayı sizin cezanızı derhal vermez. Belirli bir güne kadar erteler.” Şunu da bilin ki, rabbimin azabı suç işleyen bir topluluktan geri çevrilmez. [2][196]
148- Allaha ortak koşanlar şöyle diyecektir: “Eğer Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ona ortak koşardık. Ve ne de bir şeyi haranı kılardik. “Bunlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Nihayet azabımızı tattılar. Onlara de ki: “Meydana çıkararak bize göstereceğiniz bir bilgi var mı? Siz sadece Zann’a tâbi oluyorsunuz. Ve siz, yalan söylüyorsunuz.
Allah ortak koşanlar şöyle diyeceklerdir. “Eğer Allah bizim iman etme-, memizi dilemiş olsaydı, biz de atalarımız da iman eder, ona ortaklar koşmazdık. Sadece ona tapardık. Bir takım şeyleri de haram saymazdık. Fakat Allah, yaptıklarımızdan razı olmaktadır.
Ey Muhammed, bu müşrikler, senin getirdiğin hakkı yalanladıkları gibi bunlardan önce gelen ataları da hakkı yalanlamışlar ve bizim azabımızı tatmışlardır. Şayet bu iddialarında doğru olsalardı Allah onları cezalandırmaydı.
Ey Muhammed onlara de ki: “Bize gösterebileceğiniz bir itim var mı? Sizler ancak zann’a tâbi oluyorsunuz. Ve sadece yalan söylüyorsunuz.” [3][197]
149- De ki: “En üstün delil Atlatandır. O dileseydi elbette hepimizi hidayete erdirirdi.Allah dileseydi bütün insanları zorla hidayete erdirdi. Fakat bunu dilemedi ve herkesi kendi iradesine bıraktı. Bu hususta başka âyetlerde de şöyle bu-yurulmaktadır.”… Allah dileseydi onlan hidayette birleştirirdi.,. [4][198]
“Ey Muhammed, sana da geçmiş kitapları tasdik eden ve onları muhafazası altına alan Kur1 anı hak ile indirdik. Aralarında Allanın indirdiği ile hükmet. Onların heva ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Herbiriniz için bir şeriat ve yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat sizi ümmetlere ayırması, verdikleriyle sizi imtihan etmek içindir. O halde iyiliklere koşuşun. Hepinizin dönüşü Allahadır. O, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyi size bildirecektir[5][199]
“Ey Muhammed, eğer rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi iman ederdi. O halde iman etsinler diye insanları zorluyor musun[6][200]
“Eğer rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet yapardı. Fakat onlan serbest bıraktı. Onlar da durmadan ihtilaf etmektedirler. [7][201]
150- De ki: “Haydi Allahın, bunu haram kıldığına dair şahitlik edecek şahitlerinizi getirin. “Şahitlik etseler de onları tasdik etme. Âyetlerimizi yalanlayan ve ahirde iman etmeyenlerin heva ve heveslerine uyma. Onlar, taptıklarını rablerinc denk sayarlar.
Ey Muhammed, Allaha karşı yalan uyduran bu müşriklere de ki: “Allahın belli ekin ve hayvanları size haram kıldığına dair şahitlik edecek olan şahitlerinizi getirin. “Onlar şahit getirecek olsalar bile sen onlara inanma. Çünkü onlar, yalancı şahitlerdir. Hela! ve haram hakkındaki âyetlerimizi yalanlayanların ve âhiret gününe iman etmeyenlerin heva ve heveslerine uyma. Bunlar, âhireti inkâr etmeleri yanında, put ve benzeri şeyleri rabierine denk tutan ve ona ortak koşan kimselerdir. [8][202]