sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 40. VE 48. AYETLER

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 40. VE 48. AYETLER
17.01.2025
12
A+
A-

İsrailoğulları’ndan İstenenler

 

40- Ey İsrailoğullan! Size verdiğim ni­metimi hatırlayın ve ahdimi yerine ge­tirin ki ben de sizin ahdinizi yerine ge­tireyim ve yalnız benden korkun.

41- Beraberinizdekileri doğrulayıcı olarak indirdiğime iman ediniz ve onu inkâr edenlerin ilki olmayınız. Ayetle­rimi de az bir pahaya satmayınız ve yalnız benden korkunuz.

42- Bilip dururken hakkı batıla karıştı­rıp hakkı da gizlemeyiniz.

43- Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı ve­riniz ve rükû edenlerle birlikte rükû ediniz.

 

Açıklaması

 

Ey salih bir peygamber olan Yakub’un evlâtları! Hakka uymak hususunda atanız gibi olunuz. Allah’ın sizin atalarınıza ihsan etmiş olduğu Firavn’un aza­bından kurtarmak, bulutlarla gölgelendirmek gibi nimetlerini hatırlayın, O’nun emirlerine uyarak, O’na itaat ederek nimetlerine karşı şükür edin. Siz­den alınan söz üzere Allah’a iman etmek, hiç bir fark gözetmeksizin özellikle son peygamber Muhammed’e olmak üzere bütün peygamberlerine iman etmek şeklindeki sözünü yerine getirin ki, ben de Arz-ı Mukaddes’te size iktidar ver­mek, şanınızı yükseltmek, geçiminizi bollaştırmak, düşmanlarınıza karşı size zafer, ahirette de ebedî mutluluğu vermek şeklindeki dünya ve âhirete dair si­ze vermiş olduğum sözümü yerine getireyim.

Bu sözün kapsamı içerisinde olmak üzere- Kur”ân-ı Kerîm’e de, onun Allah tarafından indirildiğine ve Allah’ın Tevrat’ı, ondan önceki peygamberlere indiri­len kitaplarla birlikte destekleyici, doğrulayıcı ve onlara uygun olarak indirdiği­ne de iman ediniz. Onun önceki kitaplara uygunluğu, Allah’ın tevhidine çağır­ması, ahlaksızlıkların terkedilmesine davet etmesi, ma’rûfun emredilip münker-den sakmdırılması çağrısında bulunması bakımındandır. Ayrıca Tevrat’ta Resulullah (s.a.)’ın nitelikleri de açıklanmaktadır. O halde ey Kitab Ehli, onu inkâr edenlerin ilki olmayınız. Siz insanlar arasında ona iman etmeye en layık olan kimselersiniz. Çünkü Tevrat’ta onun doğruluğunun delili vardır. Muhammed’in peygamberliğinin doğruluğunu gösteren Allah’ın ayetlerini başkanlık, liderlik, mal, miras, gelenekler ve eski alışkanlıklar gibi basit ve dünyevî bedellere değiş­meyiniz. Çünkü bütün bunlar oldukça basit ve değersiz şeylerdir. Kâr sağlaya­mayan, zarar dolu bir ticarettir. Allah’tan başka hiç bir kimseden korkmayınız. Çünkü bütün hayırlar onun elindedir. Tevrat’ta bulunan hakkı, uydurduğunuz ve kendi ellerinizle yazdığınız batıla karıştırmayınız. Allah’ın ayetlerini gizleme­nin zararlarını bildiğiniz halde, peygamberin niteliklerini ve gerçek müjdesini gizlemeyiniz. Çünkü ahirette bilgi sahibi olanın göreceği ceza ile cahilin göreceği ceza bir değildir. Allah’ın üzerinize farz kıldığı namaz ve zekatı yerine getiriniz. Bunları Peygamber Muhammed (s.a.) ile birlikte edâ ediniz.

Yüce Allah’ın burada namazı “rükû” tabiri ile ifade etmesinin sebebi onla­rı namaz diye kıldıkları rükû’suz eski amellerinden uzaklaştırmak içindir. [1][34]

 

Yahudilerin Kötü Ahlakına Örnekler

 

44-  Siz insanlara iyiliği emreder, ken­dinizi unutur musunuz? Halbuki Kita­bı da okuyup durursunuz. Halâ akıl­lanmayacak mısınız?

45- Bir de sabır ile ve namaz ile yardım isteyiniz. Şüphesiz o hâşi’lerden başka­sına elbette büyük gelir.

46- Onlar ki gerçekten Rablerine kavu­şacaklarını ye sonunda yalnız O’na dö­nücü olduklarını bilirler.

47- Ey İsrailoğulları! Size verdiğim ni­metimi ve sizi âlemlere gerçekten üs­tün kıldığımı hatırlayın.

48- Bir de öyle bir günden korkun ki, kimse kimseye hiç bir fayda vermez. Ondan herhangi bir şefaat da kabul olunmaz. Ondan bir fidye de alınmaz ve onlara yardım da edilmez.

 

Nüzul Sebebi

 

el-Vâhidî ve es-Salebî’nin İbni Abbâs’dan rivayetlerine göre o şöyle demiş­tir: Bu ayet (44. ayet) Medine’deki Yahudiler hakkında inmiştir. Onlardan bir kişi müslümanlar arasında evlilik dolayısıyla akrabalık bağı bulunan hısımla­rına, yakınlarına, süt akrabalığı bulunan müslümanlara şöyle dermiş: Tuttu­ğun bu din üzerinde sebat göster. Bu dinin emirlerini yerine getir. Bu adam -yani Muhammed (s.a.)’ın işi haktır, gerçektir. Böylelikle bu işi insanlara emre­diyor, kendisi ise bu işi yapmıyordu. [2][35]

es-Süddî de der ki: İsrailoğullan Allah’a itaat etmeyi, ondan korkup tak-vâlı olmayı, iyilik yapmayı emrediyor, kendileri ise bunlara uymuyorlardı. Yü­ce Allah da bundan dolayı onları kınadı. [3][36]

 

Açıklaması

 

Az önce nüzul sebebinde de görüldüğü gibi, bu ayet-i kerimeler Kitap Ehli hakkında özellikle de hahamlar ve rahipler hakkında nazil olmuştur. Bunlar insanlara hayrı emreder, İslâm üzere sebat göstermelerini söyler, kendileri ter-kederlerdi. Bu gerçekten şaşılacak, garip karşılanacak bir husustur. Bir işin yapılmasını emreden kimse, o hususta uyulacak örnek kişi olmalıdır. Bizzat o kişinin başkasına verdiği emri işlemek hususunda dikkatli ve çabuk davran­ması gerekir. Aksi takdirde çevresindeki insanları aydınlatırken kendisi yanıp duran bir kandilden başka bir şeye benzemezler. İşte bu ifadeler ile ağır bir şe­kilde azarlanmakta ve yaptıkları işlerin kötülüğü dile getirilerek onlara sitem edilmektedir. Ey Kitap Ehli! Hayrın bütün çeşitlerini ihtiva eden bir iyiliği in­sanlara emredip durduğunuz halde, kendinizi unutmanız size yakışır mı? Ni­çin başkasına verdiğiniz emirleri siz uygulamıyorsunuz? Üstelik siz Kitabı da okuyup duruyor, Allah’ın emirlerine karşı kusurlu hareket edenler hakkında o Kitap’ta bulunan tehditleri biliyorsunuz. Kendinize yaptığınızı akledip düşün­müyor musunuz? Niye uykunuzdan uyanıp körlüğünüze bir son vermiyor mu­sunuz?

Bu hitap her ne kadar Kitap Ehli’nden Yahudilere yönelik ise de, her dö­nemde diğer milletlere de bir hitaptır. Çünkü nazar-ı itibara alınması gereken, iniş sebebinin özel olması değil, lafzın genel olmasıdır. Böyle bir hastalığın te­davi yolu gerçek anlamıyla iman etmeniz, size kötülüğü emreden nefsinize kar­şı Allah’ın rızasına uygun işleri yapmak hususunda gerçek sabır ile ve namaz ile yardım dilemenizdir. Gerçek sabır Yüce Allah’ın yasak kılman arzulara kar­şı direnip de kendisini onlardan alıkoyan kimseler için hazırladığı, vadettiği güzel mükâfatlan hatırlamakla olur. Namaz ile yardım dilemek ise, nefsi doğ­ruluk yolundan ayrılmamak hususunda eğitmek içindir. Her kim mükellefiyet­lerini yüklenmek, yerine getirmek hususunda nefsini masiyetlerden alıkoy­makta direnir (sabreder) ve namazında Rabbine münacaatta bulunur, günde beş defa Allah ile namazla ilişkilerini kurar ve sağlamlaştırırsa, başkalarına öğüt verme liyâkatini da kazanır. Doğruyu gösteren aklı ile doğru yoldan sap­manın tehlikelerini idrâk eder ve böylelikle kendisi için de kurtuluşu teminat altına alır. Çünkü ma’rûfü emretmek, açık bir iştir ve bu, bilenin görevidir. Bundan daha önemli bir görev ise, öğüt veren kimsenin o işi bizzat kendisinin yapmasıdır. Başkalarına vermiş olduğu emirlerden herhangi bir şekilde geri kalmamasıdır. Kur”ân-ı Kerîm’in bize naklettiğine göre Şuayb (a.s.) şöyle de­miştir: “Size yasakladığıma (ters düşerek) kendim size muhalefet etmek istemi­yorum.” (Hûd, 11/88).

Namaz emrine sımsıkı sarılmak, nefisleri Allah’a itaatle boyun eğen, onun şiddetli cezasından korkan, kalpleri iman ile mamur hale gelip Allah’ın- huzu­runa çıkıp onun önünde hesap vereceklerini tasdik eden huşu’ sahipleri dışın­dakilere ağır gelir. Bu şekildeki huşu sahipleri ruhlarını dinlendirmek, kalple­rine huzur kazandırmak, gönüllerini rahat ettirmek, huzursuzluklarını gider­mek için namaza koşarlar, işte peygamber efendimizin: “Gözümün nuru na­mazdır.” [4][37] bayrağn ile düe gemdıği durum budur.

Daha sahih alam görüşe göre, Yahudiler ile başkalarına emrolunmuş bulu-

, Mâm şeriatının öngördüğü şekliyle namaz olduğu-

Bo Binliği ae, onların da şeriatın feri hükümlerine muhatap

mükellef olmalarıdır. Çünkü onlara emrolunan ı kerimede de görüldüğü gibi, rükû’uda kapsayan bir na­rı namazlarda açıkladığımız gibi rükû yoktur.

‘onlar ki… zannederler” buyruğunda kullanılan “zan”

ı kavuşacağını zanneden (inanan) kimseye namazın ağır gelme-; etmektedir. Allah’tan korkan takva sahipleri için bu nasıl ağır Ira da, Kitab’ı okumakla birlikte kendilerine emrolunanları ı azarlanmalarına sebep teşkil eden bir diğer husustur.

Yapılması istenilen şeyler ile ilgili verilen emir ve teşvikler alanında ilâhî hatırlatılması güzel ve yerindedir. Bundan dolayı Yüce Allah, Kitap Ehifne atalarına da kendilerine de lütfettiği nimetleri tekrar tekrar hatırlat­ onları kendilerinin dışında kalan ve çağdaşları olan diğer âlemlere üstün  aralarından peygamberler göndermiş olduğunu söylemiştir. Bu hitap

yalnızca toplumun bütününe yönelik değildir. Aynı zamanda ayrı ayrı her ferde de yönelik bir hitaptır. Çünkü her kişi kendinden sorumludur. O bakımdan herkes ayrı ayrı takvanın dışında hiç bir şeyin kurtarıcı olmayacağı, kendisine yaptığı ameller dışında hiçbir şeyin fayda vermiyeceği dehşetlerle dolu olan bir gön olan kıyamet gününden korkmalıdır. O günde orada şefaatçilerin, aracıla­rın şefaati kabul olunmayacaktır. Bedel veya fidye ödemenin faydası olmaya­cak ve kusurlu hareket edenlerin azaba uğramaları önlenemeyecektir. [5][38]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.