BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
CEHENNEME DOĞRU BİR YOLCULUK -2
Hamdlerin tümü tek Rab, tek İlah, Rahman ve Rahim olan Allah’a (cc) mahsustur.
Salat ve selam ise; Örnek ve Önderimiz olan Hz. Muhammed (sav)‘e, aline, ashabına ve onların tabiileri olan Müslümanların üzerine olsun.
Böyle konuşup giderken, cehennem ateşine ve zebaniye iyice yaklaşmış olurlar. Derler ki:
‘Ey bekçi başı, bize izin ver de halimize ağlayalım.’ Onlara ağlama izni verilir. Gözyaşı dökmeye başlarlar. Gözyaşları tükenir; kan ağlamaya başlarlar. Bekçi başı derki: ‘Bu gözyaşları ne kadar güzel, fakat, dünyada olsaydı ve Allah korkusundan böyle ağlasaydınız, bu gözyaşları o zaman sizi ateşten kurtarırdı.’
Bundan sonra bekçi başı zebaniye döner ve, “Bunları cehenneme at!” emrini verir. Cehenneme atılır atılmaz: ‘La ilahe illallah’ derler. Ateş onlardan kaçar. Bunu gören bekçi başı, ateşe emreder: ‘Onları tut!…’ Ama ateş tutmaz, şöyle söyler: ‘Nasıl tutabilirim? Allah’tan başka ilah yoktur, diyorlar.’ ‘Onları yakala!’ Emrini verir; ama ateş yakalamaz, şöyle der: ‘Onları nasıl yakalarım? Allah’tan başka ilah yoktur, diyorlar.’ Bundan sonra, bekçibaşı şöyle söyler: ‘Evet, tutacaksın! Öyle deseler bile yakalayacaksın. Çünkü, arşın Rabbi öyle emrediyor.’ Bundan sonra, ateşe tutulurlar. Ateş bir kısmının ayağına kadar yükselir. Bir kısmının diz kapaklarına kadar çıkar. Bir kısmının beline kadar gelir. Bir kısmının da boğazına kadar uzar. Ateş yüzlerine doğru yükselmeye başlayınca, bekçi başı şöyle söyler: ‘Yüzlerini yakma! Çünkü dünyada iken, çok kere secde ettiler. Kalplerini de yakma! Çoğu kez ramazan orucu tuttular. susadılar, Allahın dilediği kadar öyle kaldılar.’
Allahu Teala, onlara verdiği hükmü böylece uyguladıktan sonra, Cebrail‘e sorar:“Ümmeti Muhammed (s.a.v)’in asileri nasıl?“ Cebrail şöyle der: ’Yâ Rabbi, onların halini en iyi bilen sensin.’ Allah Teala şu emri verir:“Git! Onların halini öğren.”
Cebrail, cehennem bekçibaşısına gider. Onu ateşten bir minber üzerine oturmuş bulur. Cehennemin ortasında oturmuştur. Cebrail’i görünce ayağa kalkar ve sorar: ‘Ey Cebrail, seni buraya getiren sebep ne?’ Cebrail sorar: ‘Ümmet-i Muhammed’in günahkarlarının hali nasıl?’ Bekçi başı şöyle cevap verir: ‘Onların hali çok kötü. Yerleri pek dar. Cisimleri yandı. Etleri yendi. Sadece yüzleri ve kalpleri kaldı. Oralarda da iman parlıyor. Cebrail, der ki: ‘Hele cehennemin kapağını kaldır da bir göreyim.’ Kapak açılır. Oradakiler, Cebrail‘e baktıkları ve onun güzel şeklini gördükleri zaman anlarlar ki, o azap meleği değildir. Bekçi başı anlatır: ‘O Keremli Cebrail, Muhammed’e (s.a.v) vahiy getirirdi.’ Muhammed ismini duyunca, hep birden bağırırlar: ‘Ey Cebrail, Muhammed’e bizden selam söyle, namımıza deki: Günahlarımız seninle aramızı açtı. Bu kötü halimizi ona anlat.’ Cebrail oradan ayrılıp gider; Allahu Teala’nın huzurunda durur. Allahu Teala Cebrail‘e sorar: “Ümmeti Muhammed nasıl?” Cebrail anlatır: ’Halleri çok kötü, yerleri pek dar.’ Allah Teala sorar: “Senden bir şey istediler mi?” Cebrail anlatır: ‘Evet Ya Rabbi! Peygamberlerine selam yolladılar ve kötü durumlarını ona bildirmemi istediler.’ Allah Teala emreder: “O halde git, kendisine bildir.“
Cebrail, Hz.Peygambere gider. Onu incili, beyaz bir köşkte bulur. O köşkün tam 4000 kapısı vardır. Her kapının çevresi iki sıra sırma altınla süslüdür. Cebrail şöyle konuşur: ‘Ya Muhammed, ümmetinden ateşte azap gören asi grubun yanından geliyorum. Sana selam söylediler ve halimiz çok fena. Yerimiz pek dardır, dediler.’ Bunu dinledikten sonra, Resulullah doğru arşın altına gider. Orada secdeye kapanır. Allahu Teala‘ya öyle bir hamd eder ki, öylesine hiç kimse yapmamıştır, yapamamıştır. Allahu Teala emreder: “Başını kaldır, iste! İstediğin verilecek. Şefaat dile, dileğin kabul olunacak.” Resulullah şu dilekte bulunur: ‘Ya Rabbi, ümmetimden günahkarların hali ne olacak? Onlara olan hükmü infaz eyledin. İntikamını aldın. Onlara şefaatimi kabul buyur!’ Allah Teala şöyle müjdeler: “Seni onlara şefaatçi kıldım. Cehenneme git; orada Allah’tan başka ilah yoktur diyeni çıkar.”
Resulullah oraya gider. Cehennem bekçibaşısı ona saygıyla ayağa kalkar. Resulullah ona sorar: ‘Ey bekçibaşı, ümmetimin günahkarları ne halde?’ Bekçibaşı anlatır: ‘Halleri çok kötü yerleri de pek dardır.’
Resulullah kapağı kaldır deyince kapak kaldırılır. Kapak kalkınca oradakiler Resulullah’ı görürler. Görür görmez de, şöyle bağırırlar: ya Muhammed! Ateş derilerimizi yaktı, ciğerlerimizi dağladı.’ Resulullah oradan onların hepsini çıkarır. Ateş onların hepsini yakıp kömür haline getirmiştir. Allahın Resulü onları alır, doğru cennetin kapısında akan bir ırmağa götürür. Onun adı, Hayat Irmağıdır.
Orada yıkanıp çıktıkları zaman, erkekleri temiz yüzlü, sürme gözlü birer taze delikanlı, kadınları da birer taze kız olurlar. Yüzleri aya benzer. Cehennemlik olanların alınlarında şu yazı vardır: -Rahman’ın ateşten azat ettiği cehennemliklerdir.-
Cennete girerler. Cehennemde kalanlar, müslümanların çıktıklarını duyunca şöyle derler: keşke, biz de Müslüman olsaydık. Şimdi cehennemden çıkardık. Bu husus şu ayette anlatılır:
Kâfirler, azabı gördükleri zaman, çok kere: “Keşke müslüman olsaydılar!” diye temenni edecekler. (Hicr 2)
Resulullah’ın şöyle buyurduğu nakledilir:
“Ölüm besili bir karga gibi getirilir. Cennet ehline ‘Ey cennet ehli, siz bunu tanıyor musunuz?’ Diye sorulur. Onlar tanırlar. Sonra o, cennetle cehennem arası bir yerde boğazlanır. Bundan sonra şu nida yapılır: ‘Ey cennetlikler! Artık ölümsüzsünüz. Ey cehennemlikler sizde ölümsüzsünüz.’ ”
Bu mana şu ayetle ifade edilmiştir:
(Ey Muhammed!) İnsanların pişmanlık duyacağı ve işin bitmiş olacağı (kıyamet) günü ile onları uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler. (Meryem 39)
Ebu Hureyre buyuruyor ki: “Günahkarın elindeki dünyalığa imrenilmesin. Onun peşinde amansız bir takipçi vardır. Onun durumu şu ayetle anlatılır:
…Varacakları yer cehennemdir; ateşi dindikçe onun ateşini artırırız. (İsra 97)
Rabbim bizi cehennemin azabından korusun.
Selam ve dua ile.