sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 222. VE 223. AYETLER

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 222. VE 223. AYETLER
11.03.2025
10
A+
A-

Hayız (Ayhali) Ve Hükümleri

 

222-  Sana ay halinden sorarlar. De ki: “O bir ezadır. Ay halinde kadınlardan uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendi­ler mi o zaman Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Gerçekten Al­lah çokça tevbe edenleri ve çokça te­mizlenenleri sever.

223-  Kadınlarınız sizin için bir tarla­dır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için önden (iyi amel­ler) gönderin. Bir de Allah’tan korkun ve bilin ki her halde O’nun huzuruna varacaksınız. Müminlere müjdele!

 

Nüzul Sebebi

 

  1. ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak Müslim ve Tirmizî, Enes b. Mâ-lik’ten şunu rivayet etmektedirler: Yahudiler kadınları ayhali olduğu takdirde onlarla birlikte yemek yemez ve aynı odada kalmazlardı. Resulullah (s.a.)’ın ashabının Hz. Peygamber’e bu durumu sormaları üzerine Yüce Allah: “Sana ay halinden sorarlar” ayetini indirdi ve: “(Kadınlarınız ay hali iken) cinsi ilişki dı­şında her şeyi yapabilirsiniz” diye buyurdu.
  2. ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak da Buhari, Müslim, Ebû Dâvûd ve Tirmizî’nin rivayetine göre Hz. Câbir şöyle demiştir: “Yahudiler, Erkek hanımı­na arkadan gelerek cima’ ederse -yani arkadan yaklaşıp ön tarafından cimâda bulunursa- çocuk şaşı olur, derlerdi. Bunun üzerine: “Kadınlarınız sizin için bir tarladır…” ayeti nazil oldu. [1][48]

Mücâhid der ki: “Ayhalinde kadınlardan uzak durur ve ayhali süresince kadınlara arkalarından yaklaşırlardı. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil ol­du.” Hâkimin rivayetine göre de İbni Abbâs şöyle demiştir: “Şu Kureyşliler ka­dınlarla evlenir ve yüzyüze veya arkalarını çevirmiş olarak onlardan zevk alır­lardı. Medine’ye geldiklerinde Ensâr’dan kadınlarla evlendiler. Mekke’de yap­tıklarını onlarla da yapmaya kalkıştılar. Ancak Ensar kadınları böyle bir şeye karşı çıktılar ve: Bu bizim daha önce bilmediğimiz bir şeydir, diyerek kabul et­mediler. Bu konuda söylentiler oldukça yayıldı, nihayet Resulullah (s.a)’a ha­ber ulaşınca, Yüce Allah da bu hususta: “Kadınlarınız sizin için bir tarladır.” ayetini inzal buyurdu. [2][49]

 

Açıklaması

 

Bu, “vav” edatı ile atfedilen üçüncü bir sorudur. Çünkü bu sorunun kendi­sinden önce ve sonrası ile de ilişkisi vardır. Peygamber (s.a.)’e ayhalinin hük­mü hakkında soru sorulmuştu. Çünkü Yahudiler; Kirli olduğu günlerde, ayhali olan kadına dokunan herkes necis olur, diyorlar ve ayhali olan kadın ile ilişki konusunda işi alabildiğine sıkı tutuyorlar, önceden de açıkladığımız gibi yeme­lerini, içmelerini dahi ayırıyorlardı. Hristiyanlar ise ayhali ile ilgili hususlarda işi gevşek tutuyor, ayhali ile sair zamanlar arasında fark gözetmiyorlardı. Ca-hiliye döneminde Araplar da Yahudiler ve Mecusiler gibi idiler. Ayhali olan ka­dınla aynı yerde kalmıyorlar, birlikte yemek yemiyorlardı. İşte bu farklı du­rumlar müslümanlara ayhali zarfında kadınlarla birlikte olmanın hükmünü sormaya itmiştir. Yüce Allah da onlara şöylece cevap verdi:

Ayhali erkeğe de kadına da bir eza ve rahatsızlık veren birşeydir. O ba­kımdan ayhali süresince kadınlarla ilişki kurmaktan uzak durunuz. İlişki kur­manın dışında meselâ öpmenin, baldırlarına dokunmanın -Hanbelîlerin görü­şüne göre- bir mahzuru yoktur. Çünkü Ahmed, Müslim ve Sünen sahiplerinin daha önceden kaydettiğimiz rivayet ettikleri hadiste: “Cima’ dışında her şeyi yapabilirsiniz.” denilmektedir. Cumhur ise göbek ile dizkapağı arasındaki böl­geden faydalanmayı da haram görmüşlerdir. Çünkü Ebû Davud’un, Hizam b. Hakîm’den, o amcasından rivayet ettiğine göre, amcası Resulullah (s.a)’a: Ay­hali iken hanımımdan bana helâl olan nedir? diye sormuş; Hz. Peygamber de: “İzar (peştemal)ın yukarısı senin için helâldir.”. Yani göbekten yukarısı, diye buyurmuştur. Diğer taraftan izar altındaki yerlerden faydalanmak kişiyi cima’ tehlikesi ile karşı karşıya bırakır.

Tıp, şeriatın bu doğrultudaki hükmünü desteklemektedir. Doktorlar ayha-li sırasında ilişkinin kadının üreme organlarında aşırı acı ve iltihaplara sebep teşkil ettiğini, aynı şekilde bu kanın erkeğin organının ağzından içeri girdiği takdirde onda da akıntıyı andıran irinli bir iltihaba neden olduğunu, eğer ka­dında bir hastalık var ise bu hastalığın erkeğe de bulaştığını, hatta bu durum­da ilişki kurmanın kadında da erkekte de kısırlık sonucunu verebileceğini is­patlamış bulunmaktadırlar.

Ayhalinden kadınlarınız temizleninceye kadar onlara yaklaşmayınız. Su ile gusletmek suretiyle temizlendikleri takdirde, Allah’ın size emretmiş olduğu ve izin verdiği taraftan -ki o da ön taraftar- onlarla ilişki kurunuz. Çünkü nesil yeri orasıdır. -“Tuhr” ayhali kanının kesilmesi, “tetahhur” ise gusletmek de­mektir.- Şüphesiz Allah masiyetlerinden tevbe edenleri sever. Meselâ, kadınla­ra ayhali esnasında veya arka yoldan yaklaşmak ve buna benzer fıtrat ve selim bir tabiat ile çatışan kötülüklerden uzaklaşmak gibi. Allah’ın sevmesi, kulunun sevap kazanmasını dilemesidir. Tevbe ise onun masiyet halinden dönmesidir. Ayet-i kerimede “varmak” ilişki kurmaktan kinaye olarak zikredilmiştir.

Ayhalinden temizlenmiş olan kadınlarınız sizin ekin ekme yeriniz, neslini­zin artıp çoğaldığı yerlerdir. Erkeğin nutfesi yere saçılan bir tohum gibidir. Ay­hali süresinde kadınlara yaklaşmak helâl değildir. Çünkü o dönemde tarla eki­ni kabule hazır değildir, arka yoldan yaklaşmak da helâl değildir; çünkü neslin çoğalacağı yer orası değildir. Ayrıca bunun bedene de bir takım zararları var­dır.

Bu ikinci ayet-i kerime bir önceki ayetin bir açıklaması sayılabilir. Ayet, kadından faydalanmanın meşru kılmış hikmetini de açıklamaktadır ki, bu da doğum suretiyle insan türünü korumaktır.

Hangi şekilde isterseniz çekinmeden tarlanıza varınız. Ayakta, oturarak, yanı üzerinde yatarak, yüzünü döndürmüş veya arkasını çevirmiş olarak. Sa­dece ilişki kurulan yer aynı olmalıdır ki, o da ekin ekme yeri olan ön tarafıdır. Tıpkı ekin ekmek istediğiniz tarlalarınıza nereden dilerseniz oradan gittiğiniz gibi. Herhangi bir yön size mahzurlu değildir. Aynı şekilde ayet-i kerime, zina yoluyla değil de nikâh ile ve şer’an izin verilmiş olan zamanlarda ihramlı olma­dığı, oruçlu ve itikafta bulunmadığı zamanlarda kadınlara yaklaşmanın mu­bah olduğunu ifade etmektedir.

Ahiret gününde sizin için bir hazırlık olmak üzere salih amellerden[3][50] ve hayırdan kendiniz lehine önden bir şeyler gönderin, Allah’tan korkun, O’na karşı gelmekten sakının, masiyetlere yaklaşmayın, O’nun koyduğu sınırları zorlamayın, ayhalinde iken eşlerinizle cinsî münasebete girmeyin. Dindar olan kadını tercih ediniz, erkeğe kötü muamele eden, kötü huylu ve çocukları kötü bir şekilde eğitmesi muhtemel ahlâkî yönü düşük kadından yüz çevirin.

Kat’iyetle de biliniz ki sizler, ahirette Rabbinizle karşılaşacaksınız ve O iyilik yapana mükâfat, kötülük yapana da ceza verecektir.

Allah’ın emirleri üzerinde dosdoğru yürüyen müminlere kurtuluşu, kerem ve lütfü, dünya ve ahirette mutluluğu müjdele! Allah’ın sınırlarını aşarak şeh­vet ve arzularının peşinden takılıp giden ve teşrî’ buyurulmuş kanunların dışı­na çıkanlara gelince; onlar dünya hayatında zarar görmekten, ahirette de aza­ba uğramaktan kurtulamazlar. Dünya hayatında görecekleri zarar huzursuz­luk ve ızdırap, keder, korku ve buna benzer ruhî ıztırablarla da olabilir. [4][51]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.