sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 21. VE 25. AYETLER

VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 21. VE 25. AYETLER
09.04.2025
19
A+
A-

Peygamberleri Öldürmenin Cezası

 

21- Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere,  peygamberleri haksızca öldürenlere ve  insanlar arasında adaletle emredenleri  öldürenlere elim bir azabı müjdele.

22- İşte onlar, ameUeri dünyada da ahi- rette de heder olmuş kimselerdir. On- ların hiç bir yarcümcüan da yoktur.

 

Nüzul Sebebi

 

Ebu Abbas el-Müberred der ki: İsrailoğullarma mensup bazı kimseler var­dı. Peygamberler gelip onları Allah yoluna davet ettiler, onlar da peygamberle­ri öldürdüler. Daha sonra aralarından mümin bazı kimseler kalkıp onlara İs­lâm’a girmelerini emrettiler, onları da öldürdüler. İşte bu ayet-i kerime onlar hakkında nazil olmuştur.

Ebu Ubeyde b. el-Cerrah’ın da rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “İsrailoğullan sabahın bir saatinde kırk üç peygamber öldürdü­ler. İçlerinde abit olanlardan yüz on iki kişi kalkıp onlara marufu emrettiler, münkerden alıkoymak istediler. Ancak hepsi de aynı günün akşamı öldürüldü­ler.” İşte bu ayet-i kerimede Yüce Allah’ın söz konusu ettiği bunlardır. Bunu el-Medenî ve başkaları zikretmiştir. Bu ayet-i kerime buna göre Peygamber (s.a.)’in döneminde yaşayan Yahudilere bir tehdit olmak üzere gelmiştir. [1][25]

 

Açıklaması

 

Bundan önceki ayet-i kerimeler onlara kesin delilin gelmesinden sonra, aralarında çıkan kıskançlık ve çekememezlik dolayısıyla Kitap Ehli’nin anlaş­mazlığa düşmelerini açıklamakta ve Kitap Ehli ile müşriklerin Resulullah (s.a.)’a karşı tartışmalarını konu edinmekte idi. Daha sonra burada Yahudile­rin peygamberlere karşı tutumlarını söz konusu etmektedir. Bu peygamberler­den birisi de Muhammed (s.a.)’dir. Aynı şekilde ayetin nüzul döneminde onu da öldürmeye kalkışmışlardı. Yahudilerin bu tavırlarını aşağıdaki şekilde açıkla­mak mümkündür: Kitaplarında Allah’ın ayetlerini tanımış olmakla birlikte, o ayetleri inkâr eden ve herhangi bir şüphe dahi olmaksızın tamamen haksız ye­re, suçsuz olarak Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya (ikisine de selâm olsun) gibi pey­gamberleri, yalnızca risaleti tebliğ ettikleri, hakkı açıkladıkları için öldüren; insanlara adalet ve doğruluğu emreden, iyiliği emredip kötülükten alıkoymaya çalışan bir irşat bakımından mertebeleri peygamberlerden sonra gelen bu gibi hikmet sahibi kimseleri öldürenlere dünyada da ahirette de acıklı bir azabın müjdesini, haberini ver. Bu çirkin suçları işleyen, sapıklıkta alabildiğine aşırı­ya gitmiş olan bu kimselerin dünyada da ahirette de amelleri boşa çıkmıştır. Allah’ın intikamına ve azabına karşı ahirette kendilerine destek verecek yar­dımcıları yoktur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “O gün malın da çocukların da faydası olmayacaktır.” (Şuara, 26/88).

Önceki Yahudilerden haber verilip, Peygamber (s.a.)’e çağdaş olan Yahudi­lere bu küfür ve inkârın nispet ediliş sebebi, onların da bu işlerden razı olmala­rıydı. Hatta onlar da fesat ve sapıklıkta alabildiğine ileri giderek atalarının yaptıklarının benzerini Resulullah (s.a.)’ı öldürmek istemekle yapmaya kalkış­mışlardır. [2][26]

 

Kitap Ehlfnin Allah’ın Hükmünden Yüz Çevirmeleri

 

23- Kitaptan kendilerine bir pay veri­lenleri görmez misin? Aralarında hü­küm vermek için Allah’ın Kitabına da­vet olunuyorlar da sonra onlardan bir kısmı hâlâ arkasını çeviriyor. İşte bun­lar yüz çeviren kimselerdir.

24- Bu, “Sayılı günlerden başka bize ateş dokunmaz” demelerindendir. Yaptıkları iftiraları da dinleri hususunda kendilerini aldatmıştır.

25-  Kendinde hiç bir şüphe olmayan bir günde onları topladığımız zaman halleri nice olur? O günde herkese ka­zandığı eksiksiz ödenir ve onlara zul­medilmez.

 

Nüzul Sebebi

 

23 ve 24. ayetin nüzul sebebiyle ilgili olarak İbni Ebi Hatim, İbnül-Mün-zir, İbni İshak, İbni Abbas’tan şöyle dediğini rivayet etmektedirler: Resulullah (s.a.) Yahudilerin Tevrat’ı okuyup öğrettikleri yer olan Beytülmidras’ında bir grup Yahudi’nin yanma girdi. .Onları Allah’a davet etti. Nuaym b. Amr ile el-Haris b. Zeyd ona, “Ya Muhammed, sen hangi din üzeresin?” diye sordu. O da onlara, “İbrahim’in milleti (şeriatı) ve dini üzereyim” diye cevap verdi. Onlar, “İbrahim Yahudi idi” dediler. Şöyle cevap verdi: “O halde haydi Tevrat’ı getirin. O bizimle sizin aranızda hüküm versin.” Ancak Resulullah (s.a.)’ın bu isteğini kabul etmediler. Bunun üzerine Yüce Allah, “Kitaptan kendilerine bir pay veri­leni görmez misin… Onların yaptıkları iftiraları da dinleri hususunda kendile­rini aldatmıştır” buyruklarını indirdi. [3][27]

 

Açıklaması

 

Ya Muhammed! Allah’ın onlara gönderdiği peygamberleri Musa’ya vahyet-miş olduğu Kitabını kısmen ezberlemiş bulunan sair bölümlerini ise çıkarmış yahut değiştirmiş bulunan şu Yahudilerin yaptıklarına bak da hayret et! Çün­kü Tevrat, Musa (a.s.)’dan b«ş yüz yıl sonra yazıya geçirilmiş, geriye Muham­med (s.a.)’in peygamberliğini müjdeleyen bir bölüm de kalmıştı. Hayret edile­cek nokta şudur: Bunlar Kitaplarının hükmünü kabul etmeyi reddediyorlar. Soyluları zina edince Peygambe (s.a.)’in hükmüne baş vurmuşlar o da araların­da Tevrat’ın hükmünü uygulamıştı. Fakat onun verdiği hükmü kabul etmedi­ler, yüz çevirdiler, arkalarını döaüp gittiler. İbni Kesir ayet-i kerimeyi genel ka­bul ederek, kendi iddialarına göre ellerinde bulunan Tevrat ve İncil adındaki kitaplarına bağlılıklarını ileri süren Yahudi ve Hristiyanların durumlarını red­detmek mahiyetinde olduğunu belirtmiştir.[4][28]

Bunlar Kitabın hükmün* davet olundukları vakit onlardan bir grup yüz çevirdi. Yani hükmü kabul etmekte tereddüt gösterdikten sonra, arkalarını dö­nüp gittiler. Yüce Allah’ın, “Onlardan bir kısmı” ifadesi aralarından Abdullah b. Selim ve ondan başka hakka samimice bağlı bir kesimin bulunduğuna bir işarettir. Nitekim Yüce Allah, “Muta’nm kavminden de hakka ileten ve onun gereğince adaletle amel eden bir topluluk da vardır.” (A’raf, 7/159) diye buyur­maktadır. Yüce Allah’ın, “İşte bunlar yüz çeviren kimselerdir” buyruğu ise onla­rın yüz çevirmelerinin devam ettiğine bir işarettir.

Daha sonra Yüce Allah, onların bu şekilde yüz çevirmelerinin, arkalarını dönüp gitmelerinin sebebini yahut inat ve inkârlarının sebebini şöylece zikret­mektedir: Bu, kurtuluşa erdiklerine-dair inançlarından dolayıdır. Yahudi ne yaparsa yapsın, sayılı günler dışında ateşe girmeyeceğine, bu sayılı günlerden sonra da cennete gireceğine inanır. O bakımdan Yahudiler soylarının peygam­berlere ulaştığına güvenerek günah ve masiyetler işlemeye aldırmazlar. Bu ayet-i kerime Yüce Allah’ın şu buyruğunu andırmaktadır: “Onlar bir de sayılı günler dışında bize asla ateş dokunniaz dediler. Allah’tan bir ahit mi aldınız? Allah asla ahdinden dönmez; yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylü­yorsunuz de.” (Bakara, 2/80).

Onların ateşe gireceklerini iddia ettikleri günlerin sayısı hakkında her­hangi bir rivayet tespit edilmemiştir. Bunun buzağıya taptıkları süre olan kırk gün olduğu söylenmiştir.

Şu kadar var ki, dine dair iftiraları onları aldanışa düşürmüştür. Yani din hakkında yaptıkları uydurmalar onları aldatmıştır. Meselâ, “Biz Allah’ın oğul­ları ve sevgilileriyiz”, “Peygamberler bize şefaat edecektir”, “Bizler peygamber­lerin çocukları ve Allah’ın seçkin kavmiyiz”, “Allah Yakub’a ancak herkesi ce­henneme sokacağına dair ahdini yerine getirmek için yani kısacık bir süre azap edecektir” gibi iddialar…

Peki nesep bağlarının kopacağı, onda malın ya da çocukların fayda sağla­mayacağı, herkese işlediğinin karşılığının tastamam ödeneceği ve kendilerine zulmedilmeyip fazladan azap edilmeyeceği ve amellerinin karşılıklarını gör­mek üzere onları toplayacağımız gerçekleşeceğinde şüphe olmayan o günde ne yapacaklardır? Nitekim Yüce Allah bu gün hakkında şöyle demektedir: “Kıya­met gününe has adalet terazilerini koyarız. Hiç bir kimseye hiç bir şeyle zulmo-lunmaz. Bir hardal danesi ağırlığınca olsa bile biz onu getiririz. Hesap edici olarak biz yeteriz.” (Enbiya, 21/47). [5][29]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.