VEHBE ZUHAYLİ’NİN (RH.A) BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 31. VE 32. AYETLER

Allah Sevgisi, Rasulüne Uymak Ve İtaat Etmek Suretiyle Kazanılır
31-De ki: “Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve «ünahlanmzı bağışlasın. Allah Ga- für’dur.Rahîm’dİr.”
32- De ki: “Allah’a ve Rasulüne itaat etten yüz çevirirlerse muhakkak Allah da kâfirleri sevmez.
Nüzul Sebebi
- ayet-i kerimenin nüzul sebebiyle ilgili olarak İbnül-Münzir Hasan-ı Basrî’den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Peygamberimiz döneminde bazı kimseler, “Allah’a yemin ederiz ya Muhammed, gerçekten bizler Rabbimizi seviyoruz” dediler. Bunun üzerine Allah da “De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki…” ayetini indirdi.
Muhammed b. Cafer b. ez-Zübeyr de dedi ki: Bu ayet-i kerime Necranlılar-dan gelen heyet hakkında nazil olmuştur. Çünkü onlar Hz. İsa hakkında söylediklerinin Allah’a sevginin ifadesi olduğunu iddia etmişlerdi.
İbni Abbaş da demektedir ki: Yahudilerin “Biz Allah’ın oğulları ve sevdikleriyiz” demeleri üzerine Allah da bu ayet-i kerimeyi indirdi. Bu ayet-i kerime nazil olunca, Resulullah (s.a.) onu Yahudilere sundu. Onlar da bu ayeti kabul etmediler.
Durum ne olursa olsun, ayet-i kerimede hitap Allah’ı sevdiğini, yani ona itaat edip emrini uyguladığını iddia edip Resulullah (s.a.)’a uymayan herkesi kapsayan genel bir hitaptır.
İbni Kesir der ki: O ayet-i kerime Allah’ı sevdiğini iddia edip Hz. Muham-med’in yolunu izlemeyen herkesin aleyhine hüküm vermektedir. Böyle bir kimse bu iddiasında yalancıdır. Kişi şeriata ve nebevi dine bütün söz ve fillerinde tabi olmadıkça bu iddiasında doğru sözlü olamaz. Nitekim sahih hadiste Resulullah (s.a.)’ın şöyle buyurduğu sabittir: “Her kim bizim bu işimize uymayan bir iş işlerse o reddedilmiştir.” [1][35]
Açıklaması
Ya Muhammed! Onlara de ki: Şayet sizler Allah’a itaat ediyor, O’nun sevabını arzu ediyorsanız Allah’ın bana indirdiği vahye uyunuz. Allah da sizden razı olacak, günahlarınızı bağışlayacaktır. Yani sizin isteğiniz olan onu sevmekten daha fazlasını da elde edeceksiniz ki, bu da O’nun sizi sevmesidir ve bu birincisinden daha büyüktür.
Allah kendisine itaat edenleri, dinine uyanları bağışlar. Dünyada da ahi-rette de onlara merhamet eder. O’na itaat ise Rasulüne uymakla olur.
Rivayet edildiğine göre, “De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız…” buyruğu nazil olunca, münafıkların lideri Abdullah b. Ubeyy şöyle dedi: “Muhammed kendisine itaati Allah’a itaat gibi değerlendiriyor. Hristiyanlann İsa’yı sevdiği gibi bizim de kendisini sevmemizi emrediyor.” Bunun üzerine Yüce Allah’ın, “De ki: Allah’a ve Rasulüne itaat edin” buyruğu nazil oldu.
Yani onlar dedi ki: Emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah’a itaat ediniz. Sünnetine uymak, onun gösterdiği yoldan gitmek ve izini takip etmek suretiyle de Rasulüne itaat ediniz. Bu da Yüce Allah’ın size peygamberine tabi olmanızı farz kıldığını göstermektedir. Çünkü O Allah’ın rasulüdür. Yoksa durum Hristiyanların İsa (a.s.) hakkında iddia ettikleri gibi değildir.
Kendilerinin Allah’ın oğulları ve sevdikleri yani Allah’ı seven kimseler olduklarını iddia ederek gurura kapılıp O’nun çağrısını kabul etmez, yûç çevirip gerisin geri döner, emrine aykırı hareket ederlerse şüphesiz ki Allah kâfirleri cezalandırır, onların fiillerini beğenmez, onları bağışlamaz ve onlara gazap eder. Çünkü onlar nevalarına uymuş ve dosdoğru dinin gösterdiği hidayet yolunu terk etmiş olurlar. Bu yol ve yöntem hususunda Peygamber (s.a.)’e muhalefet etmenin küfür olduğunun, kendisinin Allah’ı sevip ona yaklaşan bir kimse olduğunu ileri sürse dahi, bu nitelikte olan kimseleri Allah’ın sevmediğinin delilidir. [2][36]