BİSMİLLAHHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd alemlerin tek sahibi, yöneticisi, yaratıcısı, kanun koyucusu olan Yüce ALLAH’a, Salat en güzel örnek olarak gönderilen Hz. Muhammed’e, Selam Rasulünün izini takip eden Mü’minlerin üzerine olsun.
İnsanlara baktığımızda hep bir yarış halindeler. Öyle bir yarış ki her biri farklı bir açıdan üstünlük kazanmak, övülmek, kendisinden bahsettirmek derdinde. Kimi makamıyla, kimi malıyla, kimi çokluğuyla ve kimi de aklıyla hep bir övünmek çabasındalar. Peki ama neden?
Kim haklı övünmekte, insan neyi ile övünmeli ki haklı olsun, doğru olsun ve sonucu boş olmasın. Bunu araştırırken karışma izzet kavramı çıktı.
Filimler de hep duyarız ya hani;
“Şerefimizi beş paralık ettin”, izzetimiz ayaklara altında, haysiyetimizi düşürdün gibi sözler.
Bakıyorsun adam bana göre haksız ve ahlaksız ama izzetten şerefden bahsediyor. Nedir bu izzet ve asıl izzet sahibi kimlerdir? Bu soruların cevabını hep birlikte arayalım. Arayalım da görelim kim boş yarışıyor kim kazançlı bir yarışta görelim.
İzzet; insanın yenilmesine engel olan şeydir. Bu da onun hakkında üstünlük işaret ve haysiyet, kuvvet ve güç sahibi olmayı ifade eder. (H.Ece, İ. Temel Kavramları)
Evet izzetli olmak, üstünlük arayışı, kazanmak duygusu insanın fıtratında olan bir duygudur. Ne kadar kötü olursa olsun her insan bir üstünlük gayretindedir. Kimi de iyilikte üstün olmayı tercih eder.
Şöyle geçmişimize baktığımızda, tarihte üstünlük yeri gelmiş savaşla olmuş, yeri gelmiş faydalı işler yaparak kazanılmıştır ve kaybedene de izzetli olmayan anlamında zilletli denmiştir. Yani aşağılamış ve yerilmiş demektir. Tabi ki hiçbir insan aşağılanmayı yerilmeyi istemez, hakaret işitmekten hoşlanmaz. Hep kazanan olmak ister.
İnsan üstün olmak ister, izzetli olmak ister de nerede aramalı;
İnsanlar ikiye ayrılır. Müslüman ve gayri müslim (kafir) olmak üzere. Bunların arasında kim üstündür? Bu sorunun cevabını Müslüman kişi tabi ki de Müslüman diyecek kafir (gayri müslim)’de kendini üstün görecektir. Ama önemli olan kişinin kendisini üstün görmesi değil. Çünkü bir eşyayı yapan adam mı eşyasının hangisinin daha kaliteli olduğunu bilir, yoksa kullanan ya da uzaktan gören mi?
Realiteye baktığımızda genel olarak müslim de, kafir de yaratıcının Allah(cc) olduğunu bilir ve bunu vicdanen de aklen de kabul eder ve inkar edemez. Ateistler hariç. Zaten onlar da düşen uçakta ve batan gemide bunu kabulleniyorlar. Evet bir insan sadece Allah(cc)’ın yaratıcı olduğunu kabul etmekle Müslüman olamıyor. Buna kanaat etmeyenler bütün sahih ehli sünnet kitaplarında, akaid bölümlerine bakabilirler.
Konumuza geri dönecek olursak nasıl ki eşyanın iyisinden, değerlisinden, üstünlüğünden yapıcısı haberdarsa ve en iyi o bilirse insanların da hangisinin daha üstün, şerefli ve izzet sahibi olduğunu ancak ve ancak yaratıcısı olan Allah(cc) bilir. Allah(cc)’ın kelamı olan kitaba, Kur’an-ı Kerime baktığımızda Rabbimiz Teala şöyle buyuruyor. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla;
“Diyorlar ki: Andolsun eğer medine’ye dönersek en şerefli (izzetli) olan, en zelil olanı oradan çıkaracaktır. Oysa şeref (izzet) Allah’a, peygamberine ve Mü’minlere aittir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.”(Münafıkın 8)
Zeyd b. Erkam anlatıyor: ibni selül’ün;
- “Allah’ın Peygamberi nezdinde bulunan kimseleri beslemeyin. Ta ki dağılıp gitsinler. Medine’ye dönersek güçlü olan aziz olan daha zelil olanı aradan kesin çıkaracak.” Dediğini duydum ve Rasulullah(sav)’a anlattım. Fakat ibni selül ve arkadaşları bunu söylemediklerine dair yemin ettiler. Rasulullah(sav) onları tasdik etti beni tekzib etti. Dünya başıma yıkılmıştı. Evde oturdum. Amcam bana Rasullah(sav)’in seni tekzib etmesini beklemiyordun herhalde dedi. Bunun üzerine “Münafıklar sana geldiği zaman” ayeti indi. Rasulullah (sav) beni çağırdı ve ayeti okudu sonra “Allah seni tasdik etti”
Bakıyoruz münafıklar kendilerini izzetli zannediyorlardı. Halbuki onları yaratan Allah (cc) onlara zelil olduğunu söylüyor. Bundan öte gerçek olabilir mi? seni yaratan, sahibin sana zelil dedikten sonra dünya sana aziz dese ne olur! Sadece kendini kandırmış olursun. Bu yüzden gerçek olanın peşine takılmalıyız. Gerçek olan da Allah(cc)’ın söylediğidir. Allah(cc): “Andolsun ki ben galip geleceğim, peygamberim de.” (mücadile 21) buyuruyor.
Vehbe Zuhaylı: “İzzet ve kuvvetin mal ve teb’a çokluğu ile olacağını zannedenlerin aksine izzet, güç ve kuvvet yalnız Allah’ındır.” demiştir.
Biz gerçeğin peşine gidelim ki sonumuz hüsran olmasın, boşuna kürek sallamış olmayalım, kazananlardan olalım kaybedenlerden değil. Çünkü ibni selül de kendini kazanmış zannediyordu ama kaybedenlerden oldu, hem dünyada hem ahirette zillete düşenlerden oldu.İzzet sahibi olan sahabeydi onlara bakarsak, örnek alırsak inşaAllah bizler de izzet sahibi oluruz.
Sahabe öyle bir izzet sahibiydi ki ibni selülün bu olayını duyan izzet sahibi oğlu Abdullah babasına;
“Rasulullah aziz, ben zelilim demedikçe Medine’ye giremezsin” demiş ve bunu söylemiştir.
Bugün de ibni selüller ortalıkta dolaşmakta. Müslüman olduğunu, Allah’a ve Rasulune iman ettiğini söylemelerine rağmen izzeti İslam’dan başka yerlerde aramaktadırlar ama nafile…
Nasıl ki ibni selül kaybetti ve ebedi cehenneme gittiyse bugün de aynı zihniyette, inançta olan dili başka kalbi başka olanlar da onun gibi hüsrana uğrarlar izzet bulalım derken ebedi bir zillete düccar olurlar.
Rabbim bizlere İslam’a girip izzeti kazananlardan olmayı nasip etsin.
Velhamdulillahirabbilalemin….