sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

BÜYÜKLÜK ALLAH’A (cc) MAHSUSTUR

16.08.2019
1.692
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratan yarattığı tüm mahlukatı bir düzen içine koyan ve kendisine boyun eğdiren tüm noksan sıfatlardan münezzeh ve kemal sıfatlara sahip olan Rahman ve Rahim Allah Azze ve Celleye mahsustur. Salat ve selam Alemlere rahmet olarak gönderilen müminlerin örneği ve önderi Hz. Muhammed sav’e aline ashabına ve onları takip eden müminlerin üzerine olsun inşallah.

Büyüklenmek, büyüklük taslamak, ululuk iddia etmek. Kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamak manalarına gelen kibir şeytani bir özellik ve kalbi bir hastalıktır.

Şeytan’a ait bir özellik olan kibir, onun Hz. Adem’e secde etmesini engellemişti. Cenab-ı Allah bunu Kur’ân-ı Kerim’de şöyle anlatmaktadır:

“(Hz. Adem’e) secde etmekten yalnızca İblis kaçındı. Kibirlendi ve kâfirlerden oldu” (el-Bakara, 2/34).

Küfür ve inkârın en önemli sebebi kibirdir. Bunu Hz. Adem (a.s)’ın kıssasında görmek mümkündür. Nitekim şeytan’ın kibrinden dolayı isyanından sonra, inkâr ve isyan edenlerin çoğu kibir nedeniyle isyan etmişlerdir. Hz. Musa’nın apaçık delilleri karşısında Firavun inkâr etmişti:

“Sonra da Musa’yı ve Harun’u, firavun ve topluluğuna mucizelerimizle gönderdik. fakat onlar, kibirlendiler ve suçlu bir kavim oldular” (Yûnus 10/75).

Hz. Peygamber (s.a.s) döneminde inkâr eden zengin ve ileri gelen insanlar kibir neticesinde inkar etmişlerdir. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır:

“En sonunda da sırt çevirdi. Büyüklük tasladı ve şöyle dedi: “Bu eskilerden kalan bir sihirden başka bir şey değildir” (el-Müddesir, 74/23-24), Zenginlik, ululuk ve makam sahibi olmakla kibrin yakın alakası, Allah Teâlâ’nın şeytan’a şu hitabında görülmektedir: “Kibirlendin mi, yoksa kendini yüce mi zannettin?” (Sâd, 38/75),

Bu huy ,şeytanın içine düştüğü ilk hastalıktır. Bundan dolayı Allah, şeytanı genişliği gökler ve yer kadar olan cennetten çıkarıp cehennem azabına sokmuştur. Hadis-i kudside buyuruluyor ki: “Büyüklük, ridamdır; azamet de gömleğimdir. Kim bunlardan birinde bana ortak olmaya kalkarsa, hiç aldırmadan belini kırarım.” (Müslim ,Ebu Davud)

Kabu’l Ahbar şöyle diyor: “Dünyada iken kibirlenenler kıyamet gününde küçücük adamlar şeklinde gelirler. Her şeyleri ile zillet içindedirler. Cehennemin tabakalarından birine girerler ve cehennemliklerin üzerinden damlayan irinli sudan içerler.”(Tirmizi)

Kibir inkârda önemli bir rol oynadığından Allah Teâlâ Kur’ân’da kibirden ve bu kelimenin türevleri olan istikbâr, müstekbir ve kibriya’dan sık sık bahsetmektedir,

Hz, Nuh (a.s) oğluna vasiyet ederken “iki şeyden seni menederim, biri şirk diğeri kibirdir” buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, I, 170).

Kibir kafirlerin ve firavunların özelliğidir, tevazu ise peygamberlerin ve salih kimselerin özelliğidir. Zira Allah(cc) kafirleri kibirli olmakla nitelendirmiştir:

Çünkü onlara `Allah’dan başka ilah yoktur’ denildiği zaman büyüklük taslarlardı.”(Saffat 35) başka bir ayet ise şöyledir:

“Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı yok ettik. Musa onlara açık kanıtlar getirdi. Fakat yeryüzünde büyüklük tasladılar, ama elimizden kurtulamadılar.” (Ankebut 39) Bir başka ayette şöyle buyurulur:

“Rabbiniz buyurdu ki: “Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk etmeye tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir.”(Mümin 60) Yine bir ayet şöyledir:

“”O halde içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin durağı ne kötüdür” denir.” (zümer 72) ve Allah c.c kibirli kimseleri sevmediğini şöyle haber verir.

“Allah ,büyüklük taslayanları asla sevmez.” (Nahl 23)

Allah c.c Mümin kullarını da tevazuları sebebiyle övmüştür:

“Rahman’ın hâs kulları o kimselerdir ki, onlar yeryüzünde tevazu ile yürürler. Kendini bilmezler onlara sataştıklarında yumuşak sözlerle karşılık verirler.”(Furkan 63)

Ebu Reyhâne (r,a) Hz. Peygamber (s.a.s)’den şöyle rivayet etmiştir: “Cennete kibirden hiçbir şey giremez”. Orada bulunanlardan biri şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasülü! Ben, kamçımın şaklaması ve ayakkabımın sağlamlığı ile güzel görünmekten hoşlanırım, bu kibir midir?” Hz, Peygamber (s.a.s) “Hayır bu kibir değildir. Allah güzeldir güzeli sever Kibir hakkı küçük görmek ve başı gözü ile insanlarla alay etmektir” (Müslim, İman, 47; Ahmed b Hanbel, lV, 133-134) buyurdu. Bu hadis-i şerif Hakk karşısındaki alaycılık ve inkârın kibir olduğunu anlatmakla birlikte insanlarla alay etmenin kibirden kaynaklandığına işaret etmektedir.

Hz. Peygamber yanında sol eli ile yemek yiyen bir adama “sağınla ye” demiştir. Adam “sağımla yiyemiyorum” deyince Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Yiyemez ol; Bu adamın sağıyla yemek yiyemiyorum demesi yalnızca kibrindendir” (Müslim, Eşribe, 107).

Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan hiç bir kimse cehenneme girmez; kalbinde hardal tanesi kadar tekebbür bulunan hiç bir kimse de cennete giremez” (Müslim, İman, 147, 148, 149; Ebû Dâvud, Libâs, 26; Tirmizi, Birr, 610; İbn Mâce Mukaddime, 9; Zühd, 16), Bu hadis-i şerifin Müslim’in es-Sahih’indeki bab başlığı, “kibrin haram olması ve bunun açıklanması” şeklindedir. Buradan da anlaşılacağı gibi kibir haram olan kötü huylardan birisidir. Hadisteki ifade kibirli insanın cennete giremeyeceğini anlatmaktadır. Ancak buradaki kibir, Allah’a ve Peygamber (s.a.s)’e karşı olan kibirdir. peki kişinin kendisini yaratan Allah’a karşı kibirlenmesi ne demektir?

yani Allah’ın arzında, O’nun verdiği rızıklarla hayatını yaşayan ancak O’nun kitabındaki ahkamını, helal ve haramlarını beğenmeyen, insanlığın saadeti için indirmiş olduğu kurallarını yaşadığı çağa yakıştırmayan ve O’nun mülkünde O’nun belirlemiş olduğu hayat tarzına rağmen kendi görüş ve tutumlarının daha doğru olduğunu savunan zavallı zihniyet sahipleri bilmelidirler ki , kendilerini bir damla sudan yaratan ve onları hiçken mahlukatın en şerefli kılan Alemlerin Rabbine karşı büyüklük taslamaktadırlar.. şunu unutmayalım ki sonsuz ilim sahibi olan yalnız Allah (cc) tır ve o insanlığın kurtuluşu için en iyisini bilendir. Ona karşı kibirlenmek ise, Allah’a karşı “sen değil biz daha iyi biliriz” tavrı içinde olmaktır (Haşa!).  ve şu iyi bilinmelidir ki kibrin bu şekli kişiyi çıkmamak üzere cehennemlik yapar… insan kimin mülkünde yaşadığını, kendisini kimin var ettiğini, kimin öldürüp tekrar diriltip hesaba çekeceğini unutmamalıdır. Kişi haddini bilmeli, büyüklük taslamamalı, büyüklüğün Allah’a ait olduğunu unutmamalıdır.

Ahlâkî bir özellik olarak kibir, başkalarını küçük görmek ve onlarla alay etmek anlamıyla düşünülürse bu özellik insanı dinden çıkaran bir özellik değildir. Ancak haramdır, insanı dinden çıkarabilecek fiiller işlenmesine sebep olabilir. Böyle bir özellik sahibi de cehennemde kibrinin cezasını çektikten sonra Allah’ın afv ve mağfiretiyle cennete girecektir, Nitekim bir âyet-i kerime’de Allah Teâlâ: “Biz onların kalblerindeki kin ve hasedi çıkaracağız” (el-Hicr, 15/47) buyurarak, cennete giren insanların kalbinden dünyadaki ahlâkî kusurlarının temizleneceğini anlatmaktadır.

Bu konudaki bir başka hadis-i şerif şöyledir: “Kendini büyük gören yahut kibirli kibirli yürüyen kimse Allah’ın huzuruna, Allah kendisine gazablanmış olarak çıkar” (Ahmed b. Hanbel, II, 118). Bu hadis kibirlinin âhiretteki durumunu gözler önüne sermektedir. Bu tür bir gazab-ı ilâhiye sebep olarak Hz. Peygamber insanın elbisesini sürüyerek çalım satmasını ve kibirlenmesini de göstermiş ve: “Elbisesini kibirle yerde sürüyen kimseye Allah merhamet nazarı ile bakmaz” (Müslim, Libâs, 42) buyurmuştur. Bu hadis-i şerifler ahlâkı bir kusur olan kibrin Allah nezdinde ne derece kötü kabul edildiğini anlatmaktadır. Bir başka kibir şekli olan hakka karşı büyüklenmek ise kâfirlikle bir kabul edilmiş ve lanetlenmiştir. Hz, Peygamber şöyle buyurur: “Mütekebbirler kıyamet gününde, insan şeklinde küçük karıncalar gibi haşredilir. Bütün her taraflarından zillet onları kuşatır…” (Tirmizî, Kıyâme, 47; Ahmed b Hanbel, II, 179).

Hz, Peygamber, kibirlilerin cehenneme gireceğini şöyle anlatmıştır: “Cennet ile cehennem münakaşa ettiler. Cehennem şöyle dedi: “Bana zâlimlerle kibirliler girecek” Cennet onu şöyle cevapladı. “Bana zayıflarla yoksullar girecek” Bunun üzerine Allah (c.c) berikine “Sen benim azabımsın seninle dilediğime azab ederim” buyurdu. Ötekine de “Sen benim rahmetimsin, Seninle dilediğime rahmet ederim Sizin her biriniz için dolu dolu insanlar var” (Müslim, Cenne, 34, 35, 36) buyurdu. Bu konudaki kudsi bir hadis-i şerifte Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Kibriyâ ridam, azâmet izârımdır. Kim bu ikisinden herhangi birinde benimle çekişirse onu cehenneme atarım” (Ebû Dâvud, Libâs, 25; İbn Mâce, Zühd, 16). Hz. Peygamber (s.aş) kibri zemmettiği gibi, kibrin müspet karşıtı olan tevâzuyu da övmüştür. Bir hutbelerinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Allah azze ve celle bana şöyle vahyetti: Mütevâzî olun, öyle mütevâzî olun ki, biriniz diğerine karşı övünmede bile bulunmasın” (ibn Mâce, Zühd, 16)

İslâm bir ahlâkî kusur olan kibri yasaklamıştır. Böyle bir kibir haramdır, Allah’ın rahmetinden kovulma sebebidir. Ancak bir kibir daha vardır ki Kur’an bunu “Müstekbir” ifadesiyle ifade etmiştir. Müstekbirler Allah’ın arzında bizzat kendi güzelliklerini tesis etmek için gayret gösteren azgınlar ve zorbalardır. Bunlar Allah’ın kullarını kendi köleleri yapmak için Allah’ın dinine karşı büyüklenirler. Allah Teâlâ bu çeşit insanlar için şöyle buyurmaktadır: “İşte âhiret yurdu; Biz onu yeryüzünde büyüklenmeyi ve bozgunculuk çıkarmayı istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) sonuç muttakilerindir” (el-Kasas, 28/83)

Tüm bunlardan anlıyoruz ki kibrin iki çeşidi vardır:

Birincisi; halkı hor görmek ve onlarla alay etmek ki bu haram olandır.

İkincisi ise;  hakka karşı büyüklenmektir ki buda dinden çıkmaktır ve küfürdür.

Rabbim bizleri kalbi bir hastalık olan kibrin her çeşidinden muhafaza eylesin. Hakkı hak bilip hakka sarılan batılı batıl bilip ondan uzak duran kullarından olmayı nasip etsin. AMİN..

VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.