sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

GERÇEKTEN RAZI MISIN? -2

12.09.2019
667
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Salat ve selam insanların örneği önderi olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) in O’nun aline ve ashabına gayesi Allah’ın rızası derdi Allah’ın davası olan bütün müminlerin üzerine olsun inşAllah.

Kitabımız olan Kuranı Kerim’de Allah’ı razı etmenin metodu gösterildiği gibi Allah’tan razı olmanın da yolu gösterilmiştir. Ashap için tekrarlanan ‘’Onlar Allah’tan razı oldular,  O’da onlardan razı oldu.’’  İfadesiyle karşılaşmaktayız. Allah (c.c) kendisinden razı olan kullarından razı olmaktadır. Ashabın hayatına baktığımızda Allah onlardan yanlış inançlarını ve davranışlarını terk etmelerini, dostluk ve düşmanlık ölçülerini, kendi koyduğu ölçülere göre düzenlemelerini, dinlerini yaşarken, sözlü ve fiili işkencelere sabretmelerini istedi. Onlar semi’na ve ata’na dediler. Onlara yaşadıkları ülkelerine eş, dost, akrabalarını terk etmelerini, mallarını ve canlarını kendi dini için feda etmelerini istedi. Onlarsa pazarlıksız ve tereddüt etmeden işittik ve itaat dediler.

Peki ya biz?

Allah (c.c) nasıl inanmamız gerektiğini belirtmek için kitap gönderdi. Ama biz yaşadığımız topluma göre inanmaya devam ettik. Bize peygamber gönderdi biz ise düşmanlarımız olan batıl dünyasını örnek aldık. Allah (c.c) bizden kendisinin belirlediği helal ve haram hudutlarına riayet etmemizi istedi. Biz ise O’nun belirlediği hudutları çiğnedik. Dibine kadar haramların içine battık. Örneğin faiz yemeyin dedi, biz ise faizsiz ekonomi mi olur, bu kar payı dedik. Allah zinaya yaklaşmayın dedi, biz ise fuhuş yuvaları kurarak bunlar da insan için temel bir ihtiyaç dedik. Oralar olmasa gelip senin karına kızına mı sarsınlar dedik. Oradakiler artık kimin karısı ve bacısıysa?

Allah kumardan uzak durun dedi, biz ise her köşe başında kumar oynatan, insanın en değerli kıymetlisi zamanı değirmenin unu öğüttüğü gibi öğüten kahvehaneler kurduk.  Tesettürü emretti, biz ise açılmayı medeniyet kabul ettik. Allah gerek ferdi gerek içtimai insanlar arası ilişkilerde benim indirdiğim hükümler, kurallar ve kanunlarla amel edin dedi. Biz ise 1400 yıl önce inen bu çağın problemlerine çözüm üretemez dedik. Allah bu çağı bilemedi ona göre de hükümler koyamadı dedik.  Yani Allah (c.c) ilim sıfatının zıttı cehalet isnat ettik. Ta ki Allah azze ve celle hidayet verene kadar.İşte bu ve bunun gibi olan hususlar ortaya koymaktadır ki biz Allah azze ve celleden asla ama asla razı değildik. Şayet Allah’tan razı olsaydık bu söylediğimiz hususlarda ashap gibi işittik ve itaat ettik der ve hayatımızı Allah’ın koyduğu kurallara, kanunlara, yasalara göre düzenlerdik. Oysa biz Kuran’da Yahudilerin bir özelliği olarak zikredilen işittik ve isyan ettik tavrını ortaya koyduk. Bu konuda şöyle bir misal yerinde olur. Bir işletme sahibi olsanız yanınızda çalışan işçiler sizden razı olmasa sizin koyduğunuz kuralları değil de kendisinin belirlediği veya başkasının belirlediği kuralları dikkate alsa siz bu işçilerden razı olur musunuz?

İşte bunun gibi Allah’ın bizden  razı olmasını istiyorsak O’nun koyduğu ölçülere hudutlara göre yaşayarak O’ndan razı olmalıyız. O’nun koymuş olduğu ölçülerde Peygamberleri vasıtasıyla bildirmiş olduğu ilahi kanunlar manzumesi ve hayat nizamı olan dindir. Din olarak İslam’dan razı oldum demek İslam dışı hiçbir şeyden heyecan duymamak, razı olmamak, tatmin olmamak İslam kaygısından başka hiçbir kaygı taşımamak şeklinde olmalıdır. Çünkü Allah (c.c) Ali İmran Suresi 19. Ayeti Kerimesinde şöyle buyurmaktadır: ‘’Kuşkusuz Allah katında tek din İslam’dır.’’ Aynı zamanda Zumer Suresi 2. Ayeti Kerimesinde belirtildiği gibi dini Allah’a has kılmakla gerçekleşecek bir durumdur. Seyyid Kutup (r.a.) ise dini Allah’a has kılanın ne demek olduğunu şu şekilde tarif etmektedir: ‘’Allah’ı birleyen bir kalp yalnız O’na boyun eğer. O’ndan başkasına başını eğmez. O’nun dışında başkasından bir şey istemez, yarattıklarından birine güvenip dayanmaz. O kalbe göre güçlü olan da yalnızca Allah’tır.’’

Yani dini Allah’a has kılmak ve İslam’dan razı olmak bütün bir hayatı yaratıcının insanlık için seçip beğendiği dine göre düzenlemektir. Allah (c.c) Maide Suresi 3. Ayeti Kerimede buyduğu üzere: ‘’Bugün dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Size din olarak İslam’ı seçtim. Yani O’ndan razı oldum.’’

Allah’ın razı olduğu kulları için tercih ettiği din İslam’sa kulların da kurtuluşu için tercih etmeleri gereken tek din, düzen, sistem İslam’dır.

Peki, bir Müslümanın gerçekten iman etmekle mükellef olduğu Peygamberinden nasıl razı olur? Resul’den ve Nebi Hz. Muhammed (s.a.v) den razı olmak demek çıkan anlaşmazlıklarda O’nu hakem yapıp verdiği hükme gönülden razı olmaktır. Buna Nisa Suresi 65. Ayeti Kerimeyi örnek alabiliriz: ‘’Hayır Rabbine and olsun ki aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonrada verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.’’

Rasulullahtan razı olmak kayıtsız ve şartsız her şeyine itaat edip ne söylediyse teslim olup gereğini yerine getirmektir. Haşr Suresi 7. Ayeti Kerime: ‘’ Resul size ne verdi ise onu alın, size neyi yasak ettiyse artık ondan sakının. Allah’tan korkun, şüphesiz Allah cezası pek şiddetli olandır.’’

Rasulullahtan razı olmak hayatın her anında her alanında mutlak manada ölçünün, rehberin, örneğin O olduğu hakikatini unutmadan yürümektir.

‘’And olsun Rasulullah sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar Allah’ı çokça zikredenler için güzel bir örnektir.’’ (Ahzap 21)

Rasul’den razı olmak sesin üzerine ses, adımın önüne adım, koyduğu hüküm üzerine başka bir hüküm koymamaktır. ‘’Ey iman edenler Allah’ın ve Resulünün önüne geçmeyin, Allah’tan korkun. Ey iman edenler seslerinizi peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin.’’ (Hucurat 1-2)

Resulden razı olmak asla heva ve arzusuna göre konuşmayacağına konuştuğu her sözün vahye uygun olacağına inanarak konum belirlemektir. Yani vahye uygun hareketlerin ve yaşantının sergilenmesidir. ‘’O arzusuna göre konuşmaz, O’nun konuşması ancak bildiren bir vahiy iledir.’’ (Necm 3-4)

Resul olarak Peygamberden razı olmak O’nun sünnetini yaşamaya çalışmakla ispat edilebilir. O’nun sünneti sadece yemeye tuzla başlayıp bitirmek ve misvak kullanmaktan ibaret değildir. Sünnet bütün farzları, vacipleri, haramları, helalleri bütün olarak içine kapsamaktadır. Allah’ı seviyorsanız bana uyun ayetindeki çağrı hadisimizdeki sayılan esasları yaşamanın ya da İslam ile yetinmenin fiilen gerçekleşme imkân ve yolunu göstermektedir. Yani Peygambere ittiba sünnete sarılma!

Cennetin vacip olması ise Rab, din, Peygamber konusunda tercihini ortaya koyan ve bu tercihe sahip çıkan Müslümanın ahiretteki yerinin cennet olduğu müjdesini tereddüte yer bırakmayacak şekilde ifade etmektedir. Gelecek hadisimizde ifadesini bulan tercih çerçevesine sadık kalabilen Müslümanlarındır. Son olarak Peygamberimizin duası ile bitirelim inşAllah.

Allah’ım bizden razı ol ve bizi razı olma derecesine yükselt.

ÂMİN…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.