sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

İSLÂM HUKUKUNUN ALLAH KATINDAN GELİŞİNDEN ÇIKARILAN SONUÇLAR

27.09.2019
648
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

Hikmetlerinin emsalsizliği akılları mağlup eden, delillerinin inceliği düşünceleri yenen, sanatındaki dehşet ve harikası inkârcılara mazeret bırakmayan ve delillerinin dilleri kâinatın kulaklarına ‘’ Allahtan başka hiç bir ilah yoktur’’ diye haykıran Allah’a hamdolsun. Salat ve selam da Efendimiz, Önderimiz ve Rehberimiz olan Hz. Muhammed(sav) ‘e, a’line, ashabına ve onun izinden giden ümmetine olsun.

İslâm hukukunun Allah katından gönderilişinden iki önemli sonuç ortaya çıkıyor:

 

1) İdareciler ve rejimler değişse de, İslâm hukuku kurallarının değişmezliği ve devamlılığı. Buna yönetici kadronun muhafazakâr veya reformist, rejim şeklinin cumhuriyet veya meşruti krallık olmasının önemi ve etkisi yoktur. Bunlar, İslâm’ın kurallarına hiçbir şekilde tesir etmez. Çünkü dinin bu kuralları, yönetici kadrolarına, devletin yönetim biçimine bağlı değildir. Hukuki kuralların varlığında her yöneticiye güvenebilen ve her rejimin kendi ölçüleri dahilinde uygulanabildiği, değişiklik ve nesih kabul etmeyen İslâm’a bağlıdır. Fakat inandıkları ilkeleri koruyan, idare ettikleri rejimlere hizmette bulunan yöneticilerce yapılan modern hukukta durum böyle değildir. Modern hukuk devamlı surette değiştirilebilir, özünde istikrarsızlık vardır. Yöneticiler kadrosunun veya mevcut düzenin değişmesi, modern hukukun ve ülkedeki durumun değişmesi için yeterlidir.

 

  • İslâm hukuku kaidelerine, gerek idare edenler gerekse idare edilenler içten gelen bir istekle saygı duyar ve itaat eder. Çünkü her iki sınıf da İslâm’ın Allah katından geldiğine, saygı gösterilmesinin lüzümuna ve zorunluluğuna inanmaktadırlar. Tek başına bu inanç,kişileri İslâm’ın kurallarına uymaya yönlendiricidir. İslâm dini kurallarına göre bu itaat, kişileri Allah’a yaklaştırmaktadır.İtaatsizlik ve isyan ise, hem bu dünyada cezayı, hem de âhirette dünyadakinden daha şiddetli bir cezayı mucibtir. İslâm’ın ve bu hukukunun Allah katından oluşu, fertlerin kendisine saygı duyup itaat etmelerini sağlamıştır. Dünyadaki bütün hukuk sistemleri, kişilerden gördükleri saygı ve itaatle değerlendirmeye tâbi tutulur. Bugün yeryüzünde bu konuda İslâm’a yaklaşmış, onun eriştiği saygınlık seviyesine erişmiş bir başka düzen ve din sisteminin var olup olmadığı gerçekten araştırmaya değer. Hiç şüphesiz beşeri hukuk sistemlerine kişilerin saygıları arttığında ona itaatleri de büyüyecek, durumları istikrar kazanacak ve düzelecektir. Bu saygının kalmadığı ya da zayıfladığı toplumlarda ise, saygının yerini isyanlar, itaatsizlikler alacaktır. Saygı duyulan düzen ve toplumda kişiler dünyevi işleriyle daha tatmin edici, daha iyi bir sonuç alıcı şekilde meşgul olacaklar, herkes iş ve gücüne bakacaktır.

 

Bu durum, İslâm hukukunun özelliği ve Allah katından oluşunun bir sonucudur. Modern hukuk ise, idare edenlerce yapılmakta, yapılırken de bu zümre yalnızca kendi yararlarını, kendi düşüncelerini göz önünde bulundurmakta, koydukları kurallarla toplumu yönetmekte, inandıkları ilkelere onları yönlendirip kurdukları düzeni korumaya çalışmaktadırlar. Bir yöneticiler topluluğu yerine bir başkası geldiğinde yenileri de kendilerine göre yeni bir idari rejim kurmakta, bu düzeni korumak için önceki kanunlarda birçok değişiklikler yapmaktadırlar. Zaman zaman meydana gelen bu köklü değişiklikler vatandaşların yasalara karşı saygısını azaltmakta, zayıflatmakta, kanunları hiç önemsememelerine sebep olmaktadır. “Var kanun yok kanun” düşüncesi hakim olmaktadır. Hatta bugün muhalefet partileri, yasaları hafife almak için faaliyetlerde bulunmaları konusunda kendi taraftarlarını tahrik etmektedirler. Muhalefet grubu kanunlara aykırı hareketlerde bulunarak yasaları, kendi amaçlarına ulaşma konusunda haksız tenkitlere tâbi tutmakta, partizanlarını bu uğurda basamak yapmaktadırlar. Muhalefet partileriyle yeni ve yıkıcı faaliyet taraftarları, kanunların, bir başka ifadeyle kendilerinden daha üstün olmayan insanlar, kendileri gibi fertler tarafından, kendilerini ve bozuk olan düzenlerini korumak için yapıl-

dığını savunurlar, onları bu şekilde yıpratırlar. Bugün Avrupa ülkelerinde, idare sisteminin, yönetici ve hükümet şekillerinin değişmesi, kişiler nazarında duyulan saygının kaybolmasına inandırıcı bir delildir. Durum böyle sürüp giderse modern kanunların bütün değerleri kaybolacak ve yazılı bir kâğıt parçasından öte bir anlam taşımayacaktır.

 

İslâm hukukunun Allah katından gelişi, onun gerçekçi, olaylara ve mantık kurallarına uygunluk gösterişinden başka bir mâna taşımadığını gösterir. İslâm’ın,Allah katından olduğuna inanan, İslâm hukukunun da Allah katından olduğuna inanmalıdır. Çünkü ibâdet, mali, medeni, cezai vb.leriyle ilgili hükümleri bünyesinde toplayan İslâm hukukunun bizzat kendisi İslâm’ın hukuki, dünya ile ilgili kurallarını oluşturmaktadır. İslâm hukukunun gayesi, muayyen bir kişiye, bir zümreye, bir millete veya bir düzene hizmette bulunmak değildir. O, renk,dil, örf ve âdet farklılıklarına rağmen bütün insanoğluna hizmet ve aralarında adâlet ve eşitliği kurmak, işlerini sağlıklı bir şekilde yürütebilmeleri için var kılınmış, gönderilmiştir. Allah katından oluşunun, Allah’a sağladığı herhangi bir faydası söz konusu değildir. Zira Allah (cc)’ın, yarattıklarına herhangi bir ihtiyacı yoktur . Buna karşılık sapıklıklara dalmış toplumlara doğru yolu gösterme , toplumlarda istikrarı sağlama, huzur, güvenlik, sevgi, kardeşlik, adalet, ve eşitliğe dayalı iyi bir hayata yönelmelerine sebep olma bakımlarından insan topluluğuna birçok faydası vardır .

Yazdıklarımızın doğrusu İslam’ın hatası ise bizimdir. Allah(c.c.) Hakkı hak bilip Hakka sarılan, Batılı batıl bilip batıldan uzaklaşanlardan eylesin. Âmin.

 

KÛLÛ LA İLAHE İLLALLAH, TUFLİHÛ! (La ilahe illallah deyiniz, kurtulunuz! )

 

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.