EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA EN’AM SURESİ 12. VE 23. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
12- De ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” De ki: “Allah’ındır.”(9) O, rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinden kuşku olmayan kıyamet gününde tartışmasız toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.
13- Geceleyin de gündüzün de barınan her şey O’nundur. O, işitendir, bilendir.
14- De ki: “O, gökleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyip (hiç) beslenmezken, ben Allah’tan başkasını mı veli edineceğim?”(10) De ki: “Bana gerçekten müslüman olanların ilki olmam emredildi ve: Sakın müşriklerden olma.” (denildi.)
15- De ki: “Şüphesiz ben, Rabbime isyan edersem o büyük günün azabından korkarım.”
16- O gün, kim ondan (azabtan) alıkonursa, elbette, O, onu esirgemiştir. İşte apaçık olan ‘kurtuluş ve mutluluk’ budur.
17- Şayet Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O’ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir iyilik de dokunduracak olursa O, her şeye güç yetirendir.
18- O, kulları üzerinde kahredici olandır. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar olandır.
AÇIKLAMA
9. Müşrikleri köşeye sıkıştırmanın güzel bir yoludur bu. Önce Allah, Rasûlü’ne onlara “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” diye sor diyor, soru soruluyor ve cevap bekleniyor. Fakat, cevap ne olumlu ve ne de olumsuz olacağından karşıdakiler sessiz kalıyor. “Her şeyin Allah’a ait olduğuna” inandıkları için inkâr yoluna da gidemiyorlar. Karşılarındakine, kendi şirk inançları aleyhinde delil vermiş olacakları için olumlu bir cevap da vermiyorlar. Allah böylece onları kritik bir duruma soktuktan sonra, Rasûlü’ne “Her şey Allah’ındır de.” emrini veriyor.
10. Burada ince bir delil vardır: Müşriklerin Allah’ın yanısıra tanrılar olarak kabul ettikleri herşey kendi bağlılarını beslemek yerine, onlardan beslenmek durumundadır. Hiçbir Firavun uyruğundan vergi almadıkça çevresini kuramaz; hiçbir aziz, kendisine tapınanlar onun için bir mozole inşa etmedikçe tapınmaya değer görülmez. Hiçbir tanrı, bağlıları putunu yapıp, onu büyük bir tapınağa yerleştirip süslemedikçe bir tanrı olamaz. Demek oluyor ki, tüm yapay tanrılar hizmetçilerine muhtaçtır. Kimseye muhtaç olmayıp, her şeyin kendisine muhtaç bulunduğu yalnızca O Allah’tır, hiçbir destekçisinin desteğine muhtaç değildir.
19- De ki: “Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahiddir.(11) Sizi -ve kime ulaşırsa- kendisiyle uyarıp-korkutmam için bana şu Kur’an vahyedildi. Gerçekten Allah’la beraber başka ilahların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?”(12) De ki: “Ben şehadet etmem.”(13) De ki: O, ancak bir tek olan ilahtır ve gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım.
20- Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, çocuklarını tanır gibi tanırlar(14) kendilerini hüsrana uğratanlar işte onlar inanmayanlardır.
21- Allah’a karşı yalan düzüp-uydurandan(15) veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir?(16) Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa ulaşamazlar.
22- Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra şirk koşanlara diyeceğiz ki: “Nerede (o bir şey) sanıp da ortak koştuklarınız?”
23- (Bundan) Sonra onların: “Rabbimiz olan Allah’a and olsun ki, biz müşriklerden değildik” demelerinden başka bir fitneleri (mazeretleri) olmadı (kalmadı) .
AÇIKLAMA
11. Yani, “Allah, benim kendisi tarafından gönderilmiş bir elçi olduğuma, söylediğim her şeyin de O’ndan olduğuna şahittir.”
12. Onlara, Allah’ın ortağı veya ortakları bulunduğu hakkında bilgileri olup olmadığı sorulmaktadır ki, yalnızca tahmin veya zan hiçbir şeyi doğrulamaya yetmez ve kimse, hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığı bir şeye kesin bir tanıklıkta bulunamaz. Daha sonra ortaya şu konulmaktadır: Allah’tan başka otorite sahibi bir başka Hâkim bulunduğu konusunda hiçbir bilgiye sahip değilsiniz, o halde, Allah’tan başkasına hizmet etmeniz veya tapınmanız doğru değildir.
13. Yani, “İsterseniz bilgi sahibi olmadan da yalan şahitlikte bulunabilirsiniz; bana gelince, ben böyle bir şahitlikte bulunmam.”
14. Burada, Vahyedilmiş Kitaplar’ın bilgisine sahip olanların, ilâhlığında hiçbir ortağı bulunmayan tek bir İlâh’ın bulunduğunu kesinlikle bildikleri belirtilmektedir. Bir insanın kendi oğlunu binlerce başka çocuk arasında kolayca seçebilmesi gibi, onlar da Allah hakkındaki yığınla değişik inanç ve teori arasından doğru olan inancı görebilirler.
15. “Yalan iftira”; ilâhlığında Allah’a ortaklar bulunduğu ve onların da tapınmaya değer olduğu iddiasıdır. Bizzat Allah’ın şunu veya bunu kendi özel çevresi yaptığı ve ilâhî niteliklerin onlara da verilip, onlara da Allah’a gösterilen saygı vs. gösterilmesi gerektiğini emrettiği (veya en azından onayladığı) da ‘yalan iftira’dır.
16. “Allah’ın ayetleri”, kâinatta tek bir ilâhın bulunduğu ve başka her şeyin O’nun kulları olduğu gerçeğini gösteren işaretlerin tümüdür. Bu ayetler tüm kâinata yayılmış bulunmaktadır. Bizzat insanın kendisinde ve peygamberlerin karakterleri ve en büyük başarılarıyla birlikte Vahyedilmiş Kitaplar’da da bulunur. Bu yüzden, tüm bu ayetlerin karşısında İlâhî nitelikleri başka şeylere de veren ve onları İlâhî haklara değer gören gerçekte büyük bir zulüm suçu işlemiş demektir. Hiçbir delil, bilgi, gözlem ve tecrübeye sahip olmadan yalnızca zan veya tahmin veya ataların geleneklerine dayanarak başka şeylere de İlâhî nitelikler vermek cidden büyük bir zulümdür. Böylesi bâtıl bir inanca sahip kişi, Hakk’a, Hakikate, bizzat kendisine ve kâinat’ta ilişki içinde bulunduğu her şeye ve herkese zulmetmektedir.