sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA MAİDE SURESİ 32. AYET

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA MAİDE SURESİ 32. AYET
19.03.2020
725
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

32- İşte bu olaydan dolayı İsrailoğullarına şu yazılı direktifî gönderdik. kim öldürülmüş bir insana ya da yeryüzünde çıkarılmış kargaşaya, bozguncuya eyleme karşılık olmaksızın bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanı ölümden kurtaran ise bütün insanlara hayat sunmuş gibïdir.

Peygamberlerimiz İsrailoğullarına açık belgeler getirdiler. Fàkat buna rağmen onların çoğu yeryüzünde bozgunculuğa ve kargaşaya çıkarmaya devam ediyorlar.

Bunun için… Bu örnek insanlar arasında bulunduğu için… Şerefli, hayırlı, temiz ne kötülük ne de düşmanlık amaç güden müslümanlara saldırdığı için… Öğüt ve nasihatlerin,cibilliyeti kötülükle damgalanmış kimi insanlara hiçbir etki yapmadığı şeref ve sulhun kötülük, ruhun en derinliklerine işlemiş olduğunda şeref ve barış ortamı teklifi saldırıya engel olmadığı için… Bunun için, bu bir cana kıyma suçunu bütün insanları öldürme suçuna denk olan çok büyük bir suç saydık. Cinayete engel olma ve bir canı ölümden kurtarmayı ise, tüm insanları kurtarmaya denk olan büyük bir iş saydık… Kendilerine şeriat kıldığımız hukukta bunları yahudilere de yönelik (Surede az ilerde gelecek olan derste bu özel emri, geniş olarak incelenecektir) Öldürülmüş bir insan yada yeryüzünde çıkarılmış bir kargaşaya karşılık olmadığı halde bir cana kıymak, bütün insanları öldürmeye denktir. Çünkü her bir can bütün canlar gibidir. Her bir can aynı derecede hayat hakkına sahiptir. Bu canlardan birini öldürmek, hayat hakkının özüne saldırmaktır. Bir cinayete engel olmak ve bu sayede bir hayatına devamını sağlamak da böyledir. Bu durum hayatta iken ona yapılan saldırıyı engellemek veya başka birinin daha öldürülmesini önlemek için bir cana yapılan saldırıyı kısasla cezalandırmak şeklinde bile olsa, tüm canlıların hayatını kurtarmak gibidir. Çünkü o, tüm canlıların ortak olduğu “hayat hakkı”nı koruma altına almalıdır. Bu hükümlerle ilgili olarak yukardaki açıklamamıza bakılırsa, bunların -yalnızca- İslâm yurdunda bulunan müslüman. Zımmî ve eman ehline uygulandığı görülecektir. “Savaş Yurdu”nda bulunanların kanı ise “İslâm yurdun”dakiler ile aralarındaki bir anlaşma yapılmamışsa -mubahtır- malları da böyledir. Bu şer’î kuralı daima akılda tutmamız iyi olacaktır. Onu burada tekrar hatırlatıyoruz: “İslâm yurdu” İslâm hukukunun uygulanan ve bu şeriate göre hüküm verilen bölgedir. “Savaş Yurdu” ise Allah’ın hukuku uygulanmayan ve bu hukuk ile hüküm verilmeyen bölgedir. Allah, bu prensibi yahudilere de yazmıştı. Çünkü onlar -o sırada- kitab ehli idiler. Aralarında değiştirilip bozulmamış Tevrat şeriatını uyguladıkları sürece “İslâm yurdu”nu temsil ediyorlardı. Fakat bu kendilerine peygamberler apaçık deliller getirdikleri halde şeriatlerinin kurallarını çiğnemişlerdi. Peygamberimiz zamanında, aralarından şeriatlarının kurallarını çiğnemeyi sürdürüyorlardı. Kur’an’ın onların gerekçesiz olarak yaptıkları bu aşırılık, tecavüz ve saldırganlıklarını belgeliyor. Yanı sıra, kendilerine peygamberler gelmesini ve şeriatlerini kendilerine açıklamaları sebebiyle Allah’a karşı hiçbir bahanelerinin kalmadığı da belgeleniyor:

Peygamberlerimiz İsrailoğullarına açık belgeler getirdiler. Fakat buna rağmen onların çoğu yeryüzünde bozgunculuğa ve kargaşa çıkarmaya devam ediyorlar.

Allah’ın şeriatını ihmal ederek veya değiştirerek saldırmak ve sınırlarını çiğnemekten daha büyük bir aşırılık düşünülebilirmi? Yukarıdaki ayet de Allah, insan öldürme ile yeryüzünde bozgunculuk yapmayı birlikte anıyor. Her ikisinin de öldürülme (kısas) nedeni olduğunu bunların yaşama hakkını dışında yer aldıklarını ve cana kıymanın kötülüğünü belirtiyor… Böylece, “İslam yurdu”ndaki müslüman toplumu güvencede olur, emniyet içerisinde gelişen kamu düzeni korunur ve güvenlik içerisinde iyilikler yapılmaya devam eder. Tüm bunlar da fertlerin güvenliği gibi gereklidir. Hatta daha zaruridir. Çünkü fertlerin güvenliği ancak bunlarla sağlanabilir. Erdemli örneği korunmasından öte, bu fertlerin toplumda hayırlar işlemesi ve insan hayatının onun gölgesinde gelişip ürünler oluşturması ve o ortamda iyiliğin erdemliliğin gelişme ve verimliliğin filizlerinin oluşması için onu her türlü yerleşik garantilerle donatır. Özellikle bu toplumun tüm insanlarına, hayatın her alanında garantiler verir ve onları hayır tohumlarını yeşertecek ve şer tohumlarını yok edecek bir ortam ile kuşatır. İlaçlar tedavi öncesinde, koruyucu hakimliği uygular. Buna rağmen koruma tedbirleri yetersizse ilâca başvurulur. Normal bir insana, kötülüğe ve saldırıya kalkışması için ne bir gerekçe ne de bir bahane bırakır… Tüm bunlardan sonra, toplumun güvenliğini tehdit eden kişi, doğru yola dönüp, islah olmadığı takdirde yok edilmesi gereken habis bir mikroptur. Şimdi bu habis unsurun akıbeti belirleniyor. Bu ceza İslâm hukukunda “terörist, anarşistin” cezası olarak bilinmektedir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.