sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUNUS SURESİ 1. VE 2. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUNUS SURESİ 1. VE 2. AYETLER
04.05.2020
627
A+
A-

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- Elif, Lâm, Râ. Bunlar, hikmetli Kitabın ayetleridir.(1)
2- İçlerinden olan bir adama: “İnsanları uyarıp-korkut ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında ‘gerçek bir makam’ olduğunu müjde ver” diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi?(2) Küfre sapanlar: “Gerçek şu ki bu, açıkça bir büyücüdür” dediler.(3)

AÇIKLAMA

1. Bu başlangıç ayeti, Rasulullah’ın (s.a) Kur’an olarak sunduğu Allah Kelamının fasih bir sözden, yüksek bir şiirden ve kahinlerin söylediklerine benzer bir takım kehanetlerden başka bir şey olduğunu düşünmeyen beyinsizler için apaçık bir cevabı ihtiva eder. Onlar Kur’an’ın zannettikleri gibi olmadığı, bir Hikmet Kitabı olduğu ve eğer bu Kitab’ı dikkate almazlarsa bizzat kendilerini hikmetten mahrum bırakacakları konusunda böylece uyarılmış olmaktadırlar.
2. Bu soru, serinkanlı düşündüklerinde şu sonuçlara rahatlıkla varabilecek kimselerin biraz düşünmeleri için sorulmaktadır:
a) İnsanlığı, mesajı reddetmelerinin sonuçlarından sakındırmak için yine bir insanın görevlendirilmesinde bir gariplik yoktur. Çünkü, şurası gayet açıktır ki, insanoğlu için en uygun elçi, ne bir cin ve ne de bir melektir, kendisi gibi bir insandır.
b) İnsanlığın Yaratıcısı ve Rabb’inin, yoldan sapan insanların hidayetleri için bazı düzenlemeler yapması hiç te garip bir durum değildir, bilakis, belki de böyle yapmaması garip karşılanabilir.
c) Gerçek izzet ve şerefin, tabii ki hidayeti kabul edenlere gelmesi ve onu reddedenlere gelmemesi de garipsenecek bir şey değildir.
3. Onlar Rasulullah’a (s.a) “büyücü” dediler fakat bu lakabın ona gerçekten denk düşüp düşmediği üzerinde gereğince düşünmediler. Oysa apaçıktır ki, Rasulullah’ın (s.a) belağatıyla inananların zihinlerini etkilediği ve kalblerini çevirdiği olgusu kendi başına onun, amacına büyü ile ulaştığına dair yeterli bir delil teşkil edemezdi. Ayrıca Hz. Rasulullah’ın (s.a) hitab tarzını bir büyücününkinden ayırdetmek hiç zor değildir. Çünkü bu iki hitab gerek niteliği, gerek kullanıldıkları amaç ve gerekse inananların hayatları üzerinde uyandırdıkları etki bakımından çok farklıdır. Sorumsuz bir tip olan “büyücü”, söylediklerinin doğru ve haklı olup olmadığına bakmaz, çünkü onun tek amacı, kendi haksız hedefine ulaşmak için dinleyicilerin kalblerini etkilemektir. Onun, ağzından çıkan şeylerin yanlış, abartılı ya da haksız olmasına aldırmaması bundandır; yeter ki sözler amacına ulaşsın. Çünkü büyücünün yegane amacı, hikmetli sözler etmekten çok sun’i olarak süslenmiş ve abartılmış bir dil kullanmak suretiyle dinleyiciler üzerinde duygusal bir etki uyandırmaktır. Bunun sonucu olarak da, konuşması çelişkili, tutarsız ve düzensiz olmaktadır. Tüm amacı şahsi çıkarından ibaret bulunduğundan, hitabetini sömürü gayesiyle yahut bir kesimi diğer kesime yamamak veya aralarını ayırmak için fesat tohumları ekmek üzere suistimal eder. Bu yüzden “büyücü” insanların hayatları üzerinde büyük manevi etkiler oluşturamaz, insanlara doğru düşünceler zerkedemez ve onların yaşantıları üzerinde sağlıklı değişimler oluşturamaz; aksine “büyü”sünün sonucu olarak insanlar daha öncekinden daha yanlış nitelikler sergilemeye başlarlar.
Böylece müşriklerin “bu adam apaçık bir büyücüdür ” iddiası çürütülmüş olmaktadır, zira onlara şu denmek istenmektedir: “Siz de bizzat şahitsiniz ki, “bu şahsın sözleri hikmetli, sistemli, tutarlı, doğru ve haklıdır. O’nun ağzından çıkan her söz bilgece, söylediği herşey çok değerli ve eşsizdir. Belagatı, insanları ıslah etmekten başka amaç taşımaz. Söylediklerinde şahsi ailevi, kavmi yahut dünyaya ilişkin en küçük bir çıkar kokusu yoktur. Yegane niyet ve arzusu yoldan çıkmış insanları uyarmak ve onları kendi hayırlarına olan yola davet etmektir. Öyleyse onun belagatının oluşturduğu etkileri bir düşünün: “Büyücüler”in ifade biçimiyle oluşan etkiden tümüyle farklı olduğunu hemen anlayacaksınız. Hz. Rasul (s.a) tarafından etkilenen tüm insanların hayatları öyle değişmiştir ki, bu insanlar yüksek ahlaki kişilik ve davranışta birer örnek haline gelmişlerdir. Bunun için meseleyi enine boyuna düşünmeli ve onun bir büyücü mü yoksa bir Rasul mü olduğuna kendiniz karar vermelisiniz.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.