Hamd kendisinden başka ilah olmayan Allah’a mahsustur. Salat ve Selam ise Hz. Muhammed s.a.v ‘e onun ehli beytine sahabesine ve tüm Müslümanların üzerine olsun inşallah.
Ad ve Semud kavimleri, ress halkını ve bunların arasında pek çok nesilleri de helak ettik. (Furkan 38)
Bunların her birine misaller getirdik, öğüt almadıkları için hepsini kırıp geçirdik. (Furkan 39)
Ad kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış, ‘Bizden daha güçlü kim var’ demişlerdi. Onlar kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha güçlü olduğunu görmedilermi? Onlar bizim ayetlerimizi inkar ediyorlardı. ( Fussilet 15)
Allah c.c geçmiş ümmetlerin kıssalarını kendi kitabında bize haber vermektedir. ‘Andolsun onların kıssalarını açıklamada selim akıl sahipleri için birer ibret vardır. Bu Kur’an uydulacak bir söz değildir.
Ancak kendilerinden evvel indirilen kitapların tastiki (dine ait) her şeyin tafsilidir. (Yusuf 111) hükmü beyan buyurulmuştur.
Kur’anı Kerim’de Ad kavmine gelince; Fiziki yapıları hakkın da değişik rivayetler vardır. Fakat gerek bot, gerek fiziki güç olarak, gayet kuvvetli oldukları bilinmektedir.
Hz. Adem a.s’in boyunun altmış zira arşın olduğu, Buhari’de kaydedilen haberlerle sabittir.
Kendisinden sonra gelen nesillerin giderek kısaldığını iddia edenler, Ad kavminin boyunun altmış ziradan aşağı olduğunu ifade etmişlerdir.
Bazı müfessirler ise Ad kavminin, boy itibariyle Hz. Ademden de büyük olduğu üzerinde durmuşlardır.
Ad kavmi gerek siyasi, gerek ekonomik açıdan büyük bir güçtür. Bağı İrem diye anılan; Muhteşem sarayların süslediği büyük bir şehir dillere destan olmuştur
Kur’anı Kerimde ‘Ey Muhammed, Rabbinin ülkelerde benzeri yaratılmayan sütunlara büyük saraylara sahip iren şehrinde yaşayan Ad kavmine ne yaptığını görmedinmi? (Fecr 6,8) denilmek suretiyle bu mahiyet meydana konulmuştur.
Fakat heykellere (putlara) tapan ad kavmi zorbalıkta ve zulüm de de şöhret sahibiydi! Yeryüzünde kendilerinden daha güçlü hiçbirşeyin bulunmadığına inanmışlardı. Kendi içlerinden Hz. Hud a.s’a Peygamberlik görevi verildiğinde büyük bir mücadele başladı. Allah’ın elçisine de isyan ettiler. Zorbalıklarını sürdürmeye çalışmışlardı.
Ad kavmi boylarına, kuvvetlerine, şan şöhretlerine güvenerek Kuvvetçe bizden daha güçlü kimmiş dediler. Hiç ölmeyeceklerini, hep böyle kalacaklarını düşündüler.
Şirklerini, zulümlerini yaymak içinde ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlardı. Bilmiyorlardıki; Tek Hakim ve güçlü olan Allah’tı.
Peygamberi yalanlamalarıyla zulme devam etmiş ve sonunda Allah c.c. bu boylu poslu kavme hak ettiğini vermişti.
Belli bir süre sonra her zaman yağmur getiren bulutların geldiği yönde bir bulut gördüler sevindiler.
Artık onu azabı vadilerine doğru gelen bir bulut halinde görmüşlerdi. Dedilerki; ‘Bu bize yağmur verici bir buluttur’
(Hud) Hayır! Dedi bu çarçabuk gelmesini talep ettiğiniz bu hususa beni sıkıştırdığınız şeydir.
Bir rüzgardırki onda elem verici bir azab vardır. O rüzgar Rabbimizin emireyle her şeyi helak edecektir. (Ahkaf 24-28)
Demekki onların boy ve posları, güç ve kuvvetleri Allah’ın azabı geldiği anda kütük gibi yere serilmeleriyle son buldu.
Rabbim geçmiş ümmetlerinden durumlardan ders çıkarabilmeyi haddimizi bilmeyi Kainatın sahibi olan Allah c.c.’a boyun eğmekten başka hiçbir yol olmadığını kavramayı nasip etsin.
Selam ve Dua ile…