BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Sonsuz Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah c.c’a Mahsustur. Tüm mükemmel vasıfların O’na ait olduğunu bildirir, O’na Hamd ve şükür ederiz. Kulluğu birtek O’na yapar yardımı ancak 0ndan diler ve O’na övgülerimizi arz ederiz.
Salat ve Selam Alemlere Rahmet olarak gönderilen mahlukatın ekmeli ve önderi yeryüzünün yegane inkılapçısı Hz.Muhammed sav’e aline ashabına ve onları takip edenlerin üzerine olsun inşallah
“İnsanların hesap verme günü yaklaştığı halde onlar halâ gaflet içinde gerçeğe yüz çeviriyorlar” (Enbiya 1).
İnsanı ölümün akabinde bekleyen ahiret hakikati olmakla birlikte insan bundan habersizmişçesine sanki onun bekleyen ne bir ölüm nede bir hesap yokmuş sanki dünyaya yalnızca nefsine uygun bir hayat yaşamak için gelmiş gibi bir gafletin içerisine dalmış ve şu su misali akıp giden zamanı değerlendirmek uğruna hiçbir çaba harcamamaktadır.
Yarınları ve geleceği için endişeler taşıyan insanın endişelendiği günleri görmeye bir garantisi yokken hiç hesaba katmadan yaşadığı ahiretin ise onun kaçamayacağı bir son olduğunun maalesef ki şuurunda değildir.
Şuurunda olmaması bilmiyor olması değil, bildiğini ve inandığını iddia ettiği hakikat sanki hiç gelmeyecekmiş gibi yaşıyor olmasıdır. dünyadaki en ufacık kar ve zararını hesap eden insan ahirette zarar etmemenin hesabını yapmadan yaşıyor ve sorulduğunda ise ahirete inandığını söylüyor olması onun dilinden dökülenlerin şuurunda olmaması demektir.
Ahiret inancı, insana ilerleme ve gelişme yolunda büyük bir güç kazandıran bir inançtır. Cenâb-ı Hakk şöyle buyurur: “Her kim inanarak ahireti ister ve onun için gerektiği şekilde çalışırsa, onun emeği mükâfatla karşılanır.” (el-İsrâ, 17/19). İnsan hayatı ile dünyanın varlığı, ancak sonunda bütün yapılanların sorgulanacağı bir ahiret hayatının olmasıyla bir anlam kazanır. Aksi takdirde hayatın ve dünyanın hiçbir anlamı olmadan insanın hayatına tam bir nihilizm hakim olacaktır. Bu da insanların büyük bir bunalıma ve ümitsizliğe sürüklenmesine yol açar. Ahirete iman insana sonsuzluğun yolunu açarken ölümü de en ince teferruatına kadar açıklayarak bir son olmadığını bildirmektedir. Ölüm yeni bir hayatın başlangıcı demektir. Ahiret inancıyla insanın bu dünyadaki hayatına bir anlam veriliyor. Ayrıca insanın yaşayışı da büyük bir disiplin altına alınmış oluyor. Zira ahirete iman insana büyük bir sorumluluk duygusu vermekte ve ilerde çekileceği büyük hesap gününe göre hayatını ve diğer insanlarla ilişkilerini sağlam bir karakter ve temele dayandırıyor. İnsan dünya hayatında yaptığı bütün amellerinin karşılığını o gün görecektir. “Kim zerre miktarı iyilik yaparsa onu görecek ve kim zerre miktarı kötülük yaparsa karşılığını görecektir. ” (Zilzâl, 99/7-8). Böylece ahirete iman insana büyük bir ümid kaynağı olduğu gibi onu adâlete ve sonsuzluğa inandırır. Bu da adil, dürüst ve sağlam bir toplumun oluşmasını sağlar.
Kur’an, inanan ve inanmayanların ahiret hayatını özetle şöyle izah eder: “Sûr’a birinci üfleme üflendiği, arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpıldığı (ve hepsi darmadağın) olduğu zaman, işte o gün o vak’a olmuştur. Gök yarılmıştır, o gün o, zayıflamış, sarkmıştır. Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabb’ının tahtını (arşını), bunların da üstünde sekiz (melek) taşımaktadır. O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Sizden hiçbir sır gizli kalmaz. Kitabı sağından verilen: “Alın kitabımı okuyun ” der, “Ben hesabımla karşılaşacağımı sezmiştim zaten. ” Artık o, memnun edici bir hayat içindedir. Yüksek bir bahçede, devşirmesi kolay (meyveleri yakın). ‘ ‘Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü (bugün) afiyetle yiyin, için. ”
Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: “Keşke bana kitabım verilmeseydi. Şu hesabımı hiç görmemiş olsaydım. Keşke (ölüm işimi) bitirmiş olsaydı. Malım bana hiçbir fayda vermedi. Gücüm (saltanatım) benden yok olup gitti (hiçbir şeyim kalmadı). (Yüce Allah, Cehhenem’in muhafızlarına emreder): “Tutun onu, bağlayın onu, sonra Cehennem’e sallayın onu. Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu. Çünkü o, yüce Allah’a inanmıyordu, yoksulu doyurmaya ön ayak olmuyordu. Bugün onun için candan bir dost yoktur. İrinden başka yiyecek yoktur. Onu (bile bile) hata işleyenden başkası yemez.” (el-Hakka 69/13-37).
Yukarda çizilen manzara inanan ve inanmayan kişinin ahiret hayatını veciz bir şekilde ortaya koymaktadır. İnanan için müjde, inanmayan için korku kaynağı olan bu âlem, onu idrak eden her akıl sahibinin kendi dünyasını, fikir ve yaşayış biçimini, Allah’ın arzu ettiği biçimde intizama koymasına en büyük etkendir. Herkesin toplandığı ve kazandığı kendisine tastamam verildiği “O gün her ümmeti Allah’ın huzurunda diz çökmüş olarak görürsün. Her ümmet kitabını almaya çağırılır: “Bugün size işlediğinizin karşılığı verilecektir.”(casiye 28), kimsenin kimseden cezasına karşılık bir şey ödeyemediği “Öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse başkasının yerine bir şey ödeyemez, hiç kimseden aracılık kabul edilmez, hiç kimseden fidye alınmaz ve hiç kimse başkalarından yardım görmez.” (Bakara 48) ana, baba, evlâd, dost herkesin kendi başlarının derdine düşerek ve hak talep edilmesi endişesiyle birbirinden kaçtığı “İşte o gün kişi kaçar, kardeşinden,
35- Anasından, babasından,
36- Eşinden ve oğullarından.
37- O gün herkesin başından aşkın işi vardır.(Abese 34-37)
dünyada iken inanç ve amelleri nisbetinde bazı yüzlerin ak, bazı yüzlerin de kara olduğu “Bazı yüzler o gün parıl parıldır.
39- Güleç ve sevinçli.
40- Bazı yüzler o gün tozlanmış.
41- Karanlıklar bürümüştür onları.
42- İşte onlar hayasız pis kafirlerdir.(Abese 38-42)
o ceza gününde insanların makam, mevki, zenginlik, tahsil gibi insanlarca meziyet kabul edilen hiçbir özelliklerine aldırış edilmeksizin, kulların yaptıklarına göre hak tecelli eder.
“Ey inananlar, Allah’tan korkun ve kişi, yarın için ne (yapıp) gönderdiğine baksın. Allah’tan korkun; ve Allah, yaptıklarınızı haber almaktadır” (el-Haşr, 59/18).
Rabbim bizlere anlamayı ve amel etmeyi nasip eylesin.
Hakk’ı Hak bilip Hakk’a sarılan, batılı batıl bilip ondan uzak duran kullarından olmayı nasip etsin AMİN..
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN.