AHİRETE HAZIRLIK CİDDİYET VE GAYRETLE OLMALIDIR!
Hamd Alemlerin Rabbi, Vahid ve Kahhar olan Allah(C.C)’a mahsustur. Salat ve Selam son peygamber Hz. Muhammed(sav)’e ve selam tüm müminlerin üzerine olsun.
İmtihan gereği geldiğimiz dünya hayatında doğruları yapabilmek için doğru bakış açısı ve ölçülere sahip olmalıyız. Bunlar ise akıl ve vahiydir. Allah’ı razı etmek meselesi vahiy üzerinden bakıldığında aynı zamanda ahirete hazırlık yapmak demektir. Anlaşılması gereken bir mesele var ki, o da ahiret işlerinin bir Müslüman için en öncelik olması gerektiğidir. Günümüzde maalesef denge sağlıyoruz adı altında sadece belli ibadetler ile yetinerek Kur’an ve Sünnette ne sorumluluklarımız var diye bakmadan büyük bir aldanış ile karşı karşıya kalınıyor çoğu zaman. Ki bu aldanışın en büyüğü de Kelime-i Tevhidin anlaşılması için vahye müracaat etmemek. Bu nedenle akıllı kişi en büyük ve önemli işinin ahiret olduğunu bilmeli ve ciddiyet ile Rabbini tanıyıp O’na kulluk yapma konusunda çalışmalıdır.
Ahiret en önemli işi olmalıdır kişinin, ki bazı sebepleri zikretmeye çalışacağız.
- Bir işin ciddiyeti kazan-kayıp arasındaki farkın artmasıyla artar. Örnek verecek olursak, 1 milyon TL si olan bir kişi, bu paranın 100 bin TL si ile bir yatırım yapar. Ya bu yatırım kazandırır ya da kaybettirir. Kaybettiğinde 100 bin TL si ve zamanı gider. Kazancı ise değişkenlik gösterebilir. Aynı kişi 1 milyon TL nin tamamını bir işe yatırsa bu sefer o işe olan çabası ve gayreti artacaktır. Çünkü kaybettiğinde daha büyük bir kayıp olacak bir önceki işe göre. Ahirette de iki nokta var varılacak. Cennet ya da cehennem. Bu da kazanç ve kayıp arasında olabilecek en büyük farktır. Bu nedenle akıllı kişinin en çok sarılması gereken iş ahiret işleridir.
- Bir sorumluluğun ya da işin ciddiyeti, o sorumluluk yerine getirilmediğinde karşılaşılan etkinin süresi ile doğru orantılıdır. Mesela, dışarıda şiddetli bir soğuk var ve sen arabaya kadar gidip geleceksin. Biraz göze alıp üzerine bir şey almadan çıkıp gelebilirsin. Fakat uzun süre dışarda kalacak olsaydın muhakkak montunu almadan çıkmazdın. Ahiret durakları ise ebedidir. Bir süre sonlanacak durumlar değildir. Hal böyle olunca ahiret işi en ciddi ve tedbir alınması gereken iş olmalıdır.
- Meydana gelmesi muhtemel olaylara karşı tedbir almak insanda bulunan bir özelliktir. Herhangi bir olayın meydana gelme ihtimali ne kadar artarsa o kadar hazırlanıyorsun. Denize ya da okyanusa epey uzak bir bölgede yaşayan kişinin tsunami için tedbir almaması gayet doğaldır. Çünkü karşılaşma ihtimali düşüktür. Fakat yüksek bir dağda yaşayan kişilerin de kışa hazırlık yaptığını rahatça görebiliriz. Aksi bir durum ise şaşırtıcı olur. Meydana gelme olası bakımından ölüm tüm diğer hadiselerden daha kesindir. Sadece zamanını bilmeyiz. Ama herkesin başına gelir ve muhakkak meydana gelecektir. Bu nedenle ahiret işi en ciddi ve tedbir alınması gereken iş olmalıdır.
Ahirete çalışma motivasyonunun önündeki engel ise dünya hayatının kişiye aldatmasıdır. Eğer dünyada geçici bir süre kalacağımızı unutur, bu konuda gafil olursak Allah’ı razı etme adına atacağımız adımlarda sağlıklı olmayacaktır. Mutluluğu dünya nimetleri aramaya çalışmak büyük bir kayba sebep olacaktır.
Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir! (Yunus,7-8)
Ahirete yeterince ciddiyet ile yaklaşmayıp dünya ile aldananların bir vasfı ise Allah’ın ayetlerinden gafil olması imiş. Sonucu ise cehennem ateşi. Zaten başka bir ayeti kerimede dünya hayatını cazip görüp ahirete değer vermemek inkâr edenlerin vasfı olarak belirtiliyor.
Kâfir olanlar için dünya hayatı câzip kılındı. (Bakara,212)
Allah(cc) inkar yolunu tercih edenlere süs ve konforu cazip göstermiştir. Dünya ile mutmain olanlar vahye yönelmezler. Bu şekilde yönelseler bile ayetlerin üzerinde kalpleri yeterince yoğunlaşmadığından, en çok değer vermesi gerekene ikinci üçüncü sıralarda değer verdiğinden, hayatının değiştirmek gibi bir niyeti olmadığından vahyin yol göstericiliğinden yararlanamaz.
Onlardan seni (okuduğun Kur’an’ı) dinleyenler de vardır. Fakat onu anlamalarına engel olmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik. Onlar her türlü mucizeyi görseler bile yine de ona inanmazlar. Hatta o kâfirler sana geldiklerinde: «Bu Kur’an eskilerin masallarından başka bir şey değildir» diyerek seninle tartışırlar.(Enam,25)
Evet, Hz. Peygamberi dinledikleri halde inanmayan bir kısım insanlar vardı. Bunlar Allah(cc) nun ayetleri ile onu rızası kazanmak konusunda bir kararlılık göstermiyorlar hatta çoğu zaman bir önyargı ile dinliyorlardı. Önyargıları ise doğruya ileten delillerden yararlanmalarına engel oluyordu. Ya da bazıları Müslümanların arasında imtiyaz sahibi olarak kalabilmek, çoğu yakını Müslüman olduğundan şimdi bana garip bakarlar ve birçok haktan mahrum kalırım düşüncesi ile zahiren Müslümanlarla birlikte görünüp kalben bu inancı sağlamıyordu. Ve bu bakış açısı, ahiret yerine dünyevi endişelerin ön planda olması Hz. Peygamber(as) dan dinledikleri halde kendilerinde bir değişiklik olmuyordu.
Onlar, hem insanları Peygamber’e yaklaşmaktan vazgeçirmeye çalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler. (Enam,26)
Bu ayetin tefsirinde -ayetin indiği dönemde- Kur’an’dan kendisini uzaklaştıran kişinin Hz. Peygamberin amcası Ebu Talip olduğu söyleniyor. Hüküm ise geneldir. Aynı tavrı sergileyen tüm insanları içine alır. Ebu Talip Hz. Peygamberi (sav) dünyalık tehlikelerden korumak adına büyük gayretler gösterdiği halde kendisi ahireti öne almadığından Allah(cc) nın rızasını kazanmaktan beri kalmıştı. Dünyadaki makamı, insanların ne derler endişesi ile Allah(cc) nın ayetlerinden gafil kaldı. Bu ve benzeri tüm ayetler , her çağdan aynı sebeplerle Allah(cc) nun kitabına karşı soğuk davranan , ona sımsıkı sarılmayıp dünya hayatındaki mal, makam, mevki, rütbe, akrabalık ilişkileri vs. ne varsa onları mazeret görüp ahirete ciddiyetle çalışmayan herkesi içine almaktadır.
Nefislerimizin şerrinden Allah(C.C)’a sığınırız.
VELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN.