sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

AKLINIZLA OKUYUN

AKLINIZLA OKUYUN
13.07.2023
680
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

SELAMUN ALEYKUM

Bütün Âlemlerden gelen hamdler ancak kainatı yaratan ve yöneten, bizlere akıl nimetini veren ve aklımızı vasıta kılarak Hakk’ı batıldan ayırmak için Vahyi nazil eden, Kendisini kapasitemiz ölçüsünde tanımamızı nasib eden, Halık, Rab, İlah ve Mabud olan Allah (Azze ve Celle)’ye mahsustur.

 

Salat ve Selam son Rasul, yaşayan Kur’an, Dosdoğru yol üzerinde olan Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e Ehl’i beytine, sahabesine ve tüm mü’minlerin üzerine olsun.

 

Hiç şüphesiz ki insan misak da verdiği sözden dolayı sınanmaktadır. Bu sınanma süresini başarıyla bitirenler olduğu gibi, sonu pişmanlık olan bir hayat yaşayanlarda bulunmaktadır. Peki, aynı dünyada, aynı nimetlerden istifade eden ve görünen bütün yönleriyle aynı olmasına rağmen insanlardan bir kısmının kazanan diğer bir kısmının kaybeden olmasının sebebi nedir? Aslında bu sorunun doğru cevabı birçok sorununda doğru cevabı olma özelliğini taşımaktadır. Hakk’ı bilmek, Dinini bilmek, Kitabını bilmek, Rasulünü bilmek, varlık sebebini çözmek ve istikamet üzerine bir hayat yaşamanın nasıllarının cevabı da bu sorunun cevabıyla aynıdır.

 

Bir insan evine geldiğinde ya da karanlık bir yere girdiğinde eğer orada zaman geçirecekse ilk önce ışığın düğmesini bulmaya çalışır. Malum olduğu üzere insan karanlıkta kendini güvende hissetmez. Kendisinin tehlikelere karşı savunmasız olduğu ve bir o kadar da endişe dolu bir his kaplar. İçi ürperir. Ne zaman ışığı yakar ise işte o zaman içi ferahlar, bir anda güven ve emniyet duygusu kaplar kendini. Artık rahattır çünkü gizli bir hal kalmamıştır önünde. O kendinden ve uzuvlarını yanlış kullanma isabetsiz ve faydasız gelişi güzel elini sağa sola atma, yanlış yere adım atıp zarar görme halinden kurtulmuştur. Rahattır artık. Aslında insan saf ve temiz bir akılla düşündüğünde yaşadığı dünyanın öncesi de sonrası da karanlıktır. Hakkında hiçbir malumatı yoktur onun. Nereden geldiği nereye gideceği konusunda hiçbir fikri olmadığı gibi.

 

Tabii ki bu bilinmezlikler cahiliye toplumunun fertleri için öz konusu karanlıklardır. Kişi nasıl ki gözlerinde görme bozukluğu olmadığı halde karanlık bir ortamda göremiyor ve ışığa ihtiyacı olduğunu kabul ediyor ise yabancısı olduğu ve aslında zifiri karanlık olan dünya hakkında da doğru bilgiyi elde etmek ve kendinden emin, güven ve huzur içerisinde yaşamak için Vahye ihtiyacı olduğunu anlamalıdır. Eğer bu zifiri karanlıktan sıyrılıp nura yani aydınlığa kavuşmak istiyor ise şüphe yok ki Vahye tabi olmalıdır. Ama nasıl bir tabi oluş!

 

Göz için ışık ne ise akıl için Vahiy öyledir. Yani gözün karanlıklardan kurtulması ancak ışıkla mümkün olduğu gibi akıl sahibi insanların emniyete, huzura, güvene, iki dünya saadetine kavuşmaları ancak aklını kullanıp vahyin aydınlığından yararlanması ile mümkündür. Dışında bir kurtuluş yolu yani azaptan kurtulma yolu imkânsızdır. Nitekim Allah (Azze ve Celle) Mülk suresi 10. Ayeti Celile’de şöyle buyuruyor mealen “Ve derler ki; Eğer dinlemiş olsaydık yada aklımızı kullanmış olsaydık şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık.”

 

Dikkat edilirse Ayeti Kerime’de çılgın ateşin içerisine girmenin sebepleri zikredildiği gibi mana olarak da çılgın ateşten uzak kalabilmenin yolu gösterilmektedir. Bu kadar açık ve net hükümler varken halen insanoğlunun Rabbini tanımadan, O’na hayatının her alanında kulluk yapmadan kurtuluşa erebileceğini düşünüyor olması cehaletin geldiği noktayı ortaya koymaktadır.

 

Allah (Azze ve Celle)’nin razı olması ancak maksadı ve manası anlaşılmış olarak yapılan ibadetler için mümkündür. Maksat ve mana da aklın vahiy istikametinde kullanılması ile mümkündür.

 

Allah (Azze ve Celle)’nin tanınması, O’nun sıfatlarının bilinmesi ve kâinattaki eşya üzerinde cereyan eden hadislerden haber- dar olunup Âlemlerin Rabbinin hadisede ya da hadiselerde tecelli eden sıfatlarının aklın kapasitesi oranınca kavranmaya çalışılması insanın üzerine farzdır.

 

Mülk suresi 3. Ayeti Celile’de Allah (Azze ve Celle) şöyle buyuruyor mealen “Başımı gökyüzüne bir çevir bak çatlak görebiliyor musun?” Dikkat edilirse gökyüzüne bakmamız ve mükemmel nizam ve intizamdan dersler çıkarmamız emredilmektedir. Bu minval istikametinde şu söz ne kadar manidardır.” Yeryüzünün öğretmenleri olmak için gökyüzünün öğrencileri olmak gerek. Mülk suresi 3.Ayetin içerisinde temaşa edip ve tefekkür sonucu Allah (Azze ve Celle)’nin Müdebbir, Kudret, İlim, İrade, Sem’i, Basar, Muktebir, Muheymin, Musavvir gibi birçok sıfatının tecellilerini görebilmekteyiz. Bizlerde hayalimizi uyandığımız andan tekrar uyuduğumuz ana kadar Allah (Azze ve Celle)’nin sıfatlarının tecellileri manasına gelen ibadet esaslarıyla doldurmalıyız. Daima kulluk halinde olmaya gayret göstermeliyiz. Unutmamalıyız ki Vahyin olmadığı hayatta boşluğu şeytan aleyhillane doldurur. Kur’an ve Sünnet istikametinde bakıldığında Ma’bud kendisine kulluk edilen, abid kulluk eden, ibadet, ikisi arasındaki bağlantıyı sağlayan esaslar anlamına gelmektedir. Allah’a yaklaşmak, yani O’nun rızasını kazanmak gayesiyle ibadet eden bir şahsın mutlaka Kur’an ve Sünnetin hudutlarına bağlı kalması gerekmektedir. Allah (Azze ve Celle)’nin dinde meşru kılmadığı şeyler kişiyi bid’ate hatta küfre götürebilir.

 

Küfre götürme sebeplerine baktığımızda Allah (Azze ve Celle) şöyle buyuruyor: “Onlar o kimselerdir ki; Allah’tan başka dostlar edinirler ve onlara ancak Allah’a yaklaşmak için kulluk yapıyoruz derler.” Yani ıslah olmak, kurtulmak, Dünya ve ahiret saadeti olsun diye yaptıklarının kaynağı Allah ve Rasulü değilse seni delalete sürüklemekten başka bir işe yaramaz. Tıpkı kendi elleriyle kanunlar çıkarıp bunları yazılı hale getiren ve aciz yapısı beşeri hükümlerle Halık yapısı insana huzur ve saadet vadeden kanun ve kuralların sahipleri gibi. Halbuki “Allah’tan daha güzel hüküm koyan kim olabilir ki”

Rabbim karanlıklardan aydınlığa çıkardığı ve aydınlıkla daimi kıldığı kullarından eylesin.

ELHAMDÜLİLLÂHİRABBİ’L ÂLEMİN

SELAMUN ALEYKUM

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.