sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

ALDATILANLAR

28.07.2017
1.095
A+
A-


Gökleri direksiz yaratan, Müdebbir sıfatı ile bütün kainatı yöneten, yarattıklarını ızdırari ve ihtiyari olarak mükellef tutan, herşeyi gören, işiten, bilen, gücü herşeye yeten, dilediğini yapan, kulları için  El-Kafi ve El-Vekil sıfatlarının tecellilerine bizzat şahid olunan Allah azze ve celle’ye sonsuz Hamd ve Sena’lar olsun

Tüm alemlere Rahmet olarak gönderilen, Resul olduğundan asla şüphe edilmeyen, Risaleti tasdik edilmediği sürece Cennet’e girmenin imkansız olduğu,son Rasul Hz.Muhammed (sav)’e, Ehl-i beytine, Kıyamete kadar tüm insanlar üzerinde Hakikatin şahidleri olan Ashabına ve onların izinden gidenlere Salat ve Selam olsun

Zerresinden Kürresine kadar bütün kainat, yeryüzünde Hak ve batılın mücadelesine şahidlik etmektedirler. Bir stadyumdaki iki takımın mücadelesini seyreden taraftarlar gibi. Fakat bir fark var ki istisna dışında stadyumda her iki takımın da taraftarı mevcuttur. Ancak kainat bütünüyle Hakkı savunanların tarafındadır. Kimi zaman Hak ehlinin galip geldiğine kimi zamanda batıl ehlinin galip geldiğine şahid olmuşlardır. Nitekim Rasulullah(sav)’ın Uhud dağını hakkındaki Hadisi buna örnektir.Enes b. Malik’ten rivayet edilmiştir”Rasulullah (S.A.V) Uhud dağını görünce: “Bu bizi seven, bizimde kendisini sevdiğimiz bir dağdır”(Buhari, 3367. Hadis) buyurmuştur. Kainatın ızdırari ve ihtiyari olarak iki emirle muhattab olduğu hakikati iyi idrak edilirse Hadisin manası daha iyi anlaşılacaktır. Ortak nokta şüphesiz ki Allah azze ve celleyi tevhid etmekdir. Yine bir başka Hadisi Şerif’de Rasulullah (sav) şöyle buyuruyor; “Peygamber (sav); Ebu bekir (ra), Ömer (ra) ve Osman (ra) ile birlikte Uhud’a çıktılar. Onlar üzerinde iken Uhud dağı sarsıldı.Sağlam dur Uhud!Senin üzerinde bir Nebi, bir Sıddık ve iki şehid vardır, diye buyurdu”(Buhari 3675. Hadis) Bu iki Hadis Tekvini kanunlara muhatab mahlukat ile teşrii kanunlara muhatab mahlukat arasındaki bağı açık şekilde ifade etmektedir.

Mülümanlar cemadat, Nebadat, Hayvanat alemleri ile kurması gereken sıkı bağı gözardı ederse; kainat kitabının okunamamasına, dolayısıyla kalplerin kararmasına ve Şeytan lanetullahi aleyhin ve dostlarının peşine takılıp böylece Sırat-ı mustakim’den sapmalarına sebep olur(mazallah). Müslümanların küfür cephesine karşı direnmelerinin en önemli sebeplerinden biriside ızdırari emirlerin muhatabı olan mahlukat alemiyle kurduğu bağdır. İnşallah o zaman sabır ve sebat ederek imtihanlara katlanabilecek ve kafirlerin etkileyici gibi görülen aldatıcı ve şeytanın menfaatine hizmet eden söylem ve eylemlerine karşı koyabilecektir biiznilllah.

Günümüzde kitlelere cennet’e çağırıyormuş gibi Cehenneme çağıran, Deccal’in piyonları konumundaki kişi ya da kişiler bu konuda ancak toplumun cehaletini kullanmaktadırlar. Kitlelerin Kur’an ve Sünnet ilmindeki eksiklerini fırsat bilen tağuti sistemler onları kolay aldatabilmektedir. Bundan dolayı ilme ve ilim ehline karşı düşmanlık beslemektedirler. İbn-i Asakir(Rh.a.) dediği gibi “Kalpazanların sarrafı sevmediği gibi, şer güçlerde ilim ehlini sevmezler. Kalpazanların yaptığı altınlarınsahte olduğunu nasılki sarraf ortaya çıkarıyor ise ilim ehlide şerlilerin maskelerini düşürüp onların pisliklerini ortaya çıkartırlar. Hakikat ehli kendilerini Kur’an ve Sünnet çerçevesinde karşılaşmaya çağırdığında komik bahnelerle kaçmayı tercih etmektedirler.

Müslüman olduğu söyleyen toplumların kaçmaları mümkün olmayan ölüme ve ebedi olan ahiret hayatına hazırlık yapmalarının ilk adamı sürü psikolojisinden kurtulması, yalnız öleceğini, yalnız dirileceğini ve yalnız hesap vereceğini nefsine kabul ettirmesidir. Eğer bunu yapmaz ise şu Ayetin muhatabı olmaktan kurtulamayacaklardır. Allah azze ve celle Yasin Suresi 52. Ayette mealen(“Onlar derlerki; yazıklar olsun bize; Bizi yattığımız yerden kim kadırdı. İşte bu Rahman’ın vadettiğidir. Şüphesiz Rasuller doğru söylemişler”buyurmaktadır. Bu ayetteki Rahman’da kasıt Kur’an, Rasullerden kasıt Sünnettir. yani Kur’an aynı zamanda Rahman sıfatının tecellisi, Rasul ise Sünneti seniyeye iltibanın tecellisidir. Peygambere ittiba etmeyen O (sav)’nu Rasul kabul etmiş olmaz. Eğer bu ikisine tabi olunursa herşey daha netleşecek Uhud dağı ve onun gibi olan diğer mahlukatta bizi sevecek, bizde onları seveceğiz İnşallah.

Dost bilinenin düşman,düşman bilinenin aslında dost olduğu ortaya çıkacak, böylece kimlerle beraber olmamız gerektiğine yönelik belirsizlik ortadan kalkacaktır biiznillah.

Aldatıldığımızı farkedip gelmesinde şüphe olmayan kıyamet gününe hazırlık yapmak, engellerden sıyrılıp kendimize gelmek uyanışın ilk adımı olcaktır.

İnsanlar gerek iş hayatında, gerek evlilikte gerekse arkadaş ilişkilerinde aldatılmaktan hoşlanmazlar. Kazancı adil paylaşmayan bir ortak, başka erkeklere bakan kadın, kendisini kullandığını düşündüğü arkadaş peşinden gidilen kişiler değillerdir. Peki aldanma ile aldatılma arasındaki fark nedir. Şöyle izah edebiliriz.

Adaletli bir ortak diye bildiğin, iffetli bir kadın diye evlendiğin, iyi bir dost diye tanıdığın kimselerden bir olay meydana geldiğinde aldatılmış oluyorsun. Fakat zaten zalim bir tüccar diye bildiğin ama belki iyi olur diye düşündüğün, iffeti zayıf bildiğin belki düzelir dediğin, başkalarına karşı çıkarcı ama bana yapmaz diye düşündüğün arkadaştan bir olay meydana gelirse aldandım dersin. Aldanma da payın çoğu aldanana, aldatılma da payın çoğu aldatana aittir. Dikkat çekmek istediğim nokta iyi bildiğimiz insanların aslında öyle olmayabileceği gerçeğidir. Ve bunun mahşer günü mazeret olarak kabul edilmeyeceği hakikatidir. İnsan aldatıldığını nasıl anlar diye düşündüğümüzde ihtimallerden birisi ; Beklemediği bir sonuç ortaya çıktığında olabilir diğer ihtimal ise o konu hakkında bilgilendirildiğinde olabilir diyebiliriz. İnsana davet ulaşır Kur’an ve Sünnetle cehaletini giderirseo zaman aldatıldığını anlar. Diğer bir ihtimal ise mahşer günü cenneti beklerken cehnneme gittiğini gördüğünde aldatıldığını anlar ki bu farkediş onun akıbetinin değişmesine sebeb olan bir farkediş değildir. Allah azze ve cell Zuhruf Suresi 87. Ayette şöyle buyuruyor(mealen) “onlara sorsan sizi kim yarattı Allah derler. O halde niye DÖNDÜRÜLÜYORLAR( ALDATILIYORLAR).

Yine bir başka ayeti kerimede(mealen) “Dikkat edin yaratmakta emretmekte Allah’a mahsustur”(Araf 54) buyrulmaktadır.

Demek ki; Allah azze ve celle’yi yaratıcı kabul etmelerine rağmen başkasının emretmesine razı olanlar aldatılanlardır.

ÇÜNKÜ HAKİMİYET ANCAK ALLAH’INDIR.

Selam ve Dua ile…

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.