Allah (c.c)’nun Er-Rahman Sıfatı
Er- Rahman
Rahman: Aslı “rahime-yerhamu” fiilinden müştak olan “rahimun” ism-i failinden mübalağa ifade etmek için “atşane” gibi fe’lane veznine çevrilmiş olan mübalağalı ism-i faildir. Ulemadan bazılarına göre “rahman” kelimesi sıfat-ı müşebbehedir. Bu durumda; “rahime” olan muteaddi fiilden sıfat-ı müşebbehe türetilemiyeceği için “rahume” şeklinde lazim-i bir fiile çevrilip, bundan da “rahrnane” lafzı türetilıniştir.
Rahman kelimesinin lugat manası; er-Rahman ism-i şerifinin manasını tam olarak karşılayan bir kelime yoktur. Allah lafza-i celali gibi ism-i alem (özel isim)dir. Hatta bu nedenle bazı alimler “rahman” kelimesi sıfat olamaz çünkü “alemiyet, sıfat olmaya manidir” demişlerdir.
Lügatta tam karşılığı olmasa da rahman kelimesi Yüce Allah’ın ismi olarak şu manalarda kullanılmıştır: Dünyada kafirler de dahil olmak üzere bütün yaratılanları rızıklandırıp rahmet eden, her an bütün mahlukata hayır ve nimet bahşeden, nizam ve adalet sahibi, Allah (c.c)’ın yaratıcı ve rahmet sıfatının ismidir. Diğer bir mana ile bütün kullarını esirgeyen, bağışlayan ve acıyan zati bari olan yegane varlık manalarının ismi ve Allah’ın rahmetinden bir sıfattır. Rahman ve Rahim isimlerinin her ikisi de mübalağa içerir. Ancak rahman, rahimden daha da mübalağadır. Rahman isminde ifade olunan rahmet geneldir, Rahimde ise biraz daha özeldir. Er-Rahman ism-i şerifi Kur’an-ı Kerim’de besmelenin haricinde 56 defa geçmektedir. Tevbe
Suresinin dışında bütün surelerin başında besmele mevcuttur. Yine Er Rahman ism-i şerifi Kur’an-ı Kerim’de her zaman elif-lam ile gelmiştir.
Er-Rahman ismi celili Allah (c.c)’a has olup kula verilmesi caiz olmayan isimlerdendir. Nitekim İbn-i Abbas (r.a) “rahman ism-i şerifi sadece Allah’a mahsustur ve ondan başka hiçbir kimsenin bu isimle isimlendirilmesi caiz değildir.( Beyhaki el Esma ves Sıfat s.50-52) Alimlerin büyük çoğunluğu İbn-i Abbas’ın bu görüşünü desteklemişlerdir.
Rahman kelimesinin başına gelen elif ve lam-ı tarif ile Er Rahman, Allah’a has bir isim olup kullara isim veya sıfat olarak isnat olunması asla caiz olmaz. Allah lafza-i celali gibi Er-Rahman ism-i celilide “abd” izafesi olmadan hiçbir varlığa isnat olunamaz.
Kur’an-ı Kerimde Er-Rahman ismi besmelenin dışında bazı ayet-i kerimelerde zikr olunmaktadır. Rahman ismi de sırf Allah’a ait bir ism-i hastır. Kur’an-ı Kerimde bu hususta şöyle buyrulmaktadır.
قُلِ ادْعُواْ اللّهَ أَوِ ادْعُواْ الرَّحْمَنَ أَيًّا مَّا تَدْعُواْ فَلَهُ الأَسْمَاء الْحُسْنَى وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاً
De ki: “Gerek Allah diye (ad verib) çağırın, gerek Rahman diye (habibim) (ad verib) çağırın, hangisi ile çağırırsanız nihayet en güzel isimler Onundur”. Namazında pek bağırma, sesini o kadar kısma da. İkisinin arası bir yol tut.( İsra Suresi: 110)
Er- Rahman isminin en bariz yönü yaratıklarla Allahu Teala (cc) arasında isim müşterekliğininin bile olmamasıdır. Yani er Rahman ismi Allahu Teala (cc)’ya mahsus bir isimdir.
Yaratıklardan herhangi birisine verilemez. Ayrıca bu ismin tercümesi de mümkün değildir. Tefsirlerde geçen “çok merhametli, gayet merhametli, sonsuz rahmet sahibi” gibi ibareler tercüme değildir. Bunlar ismin manasından birer manadır. Bu hususta bazı alimler bu ismin özel bir isim olduğunu belirterek “özel isim tercüme edilmez. Özel isimlerin tercüme edilmesi onların değiştirilmesi
demektir ve dilimizde böyle bir isim yoktur. Bazılarının Rahman’ı “esirgeyici” diye tercüme ettiklerini görüyoruz. Halbuki “esirgemek” aslında kıskanmak, yazık etmek manasındadır. “Benden onu esirgedin.” denilir. Sonra kıskanılanın korunması, saklanması tabii olduğundan esirgemek, onun gereği olan korumak manasın da kullanılır. “Beni esirgemiyorsun.” deriz ki, “Beni korumuyorsun.” demektir. Fakat “Bana merhamet etmiyorsun.” gibi, “bana esirgemiyorsun” denilmez. Bundan dolayı esirgeyici aslında “kıskanç” demek olacağından Rahman’ın gelişi güzel bir tefsiri de olmamış olur.
Elemlenmek, acı duymak demek olan acımaktan “acıyıcı” da tatsız ve kusurludur, kuru bir acımak merhamet değildir. Merhamet, acı felaketini ortadan kaldırmak ve onun yerine sevinç ve iyiliği koymaya yönelik olan bir iyilik duygusudur ki dilimizde tamamen bilinen bir kelimedir. Biz merhametli sıfatından anladığımız tatlı manayı diğerlerinden tam olarak anlayamayız ve hele pek merhametli yerinde “acıyıcı, esirgeyici” demeyiz. Bunun için önceki alimlerimiz burada “yarlığarnak” fiilinden “yarlığayıcı” sıfatını kullanırlardı. ”Rabbim rahmeti ile yarlığasın”, “rahmetinleyarlığa ya Rabbi!”, “Rahmetinle yarlığa kıl ya gani (zengin)” gibi ki, bu kelimeyi hafifleterek “yarlığamak” ve “yarlığayıcı” denildiği de olmuştur. Ve aslında “yar (dost) muamelesi yapmak” demektir ki, merhametin sonucudur. Fakat “yarlığayıcı” da isim değil sıfattır. Özetle Rahman “pek merhametli” diye noksan bir şekilde tefsir olunabilirse de tercüme olunamaz. Çünkü “pek merhametli”, ne yalnız Allah için kullanılan bir sıfattır, ne özel isimdir.”( M. Hamdi Yazır)
Er-Rahman ism-i şerifi yukarıda ifade olunduğu gibi “rahmet” mastarından mübalağa ifade eden bir isimdir. Rahman isminde öncelik yani ezeliyyet manası apaçıktır. Allahu Teala (cc)’nın kendisinden hiçbir zaman ayrılmayan önceliği olan bir sıfattır. Rahman … Buradaki incelik şudur: Allahu Teala (cc)’nın “Rahman” ismini göz önüne almadan yaratılanlardan bahsetmenin bir anlamı yoktur. Her varlık, varlık sahnesine Allahu Teala (cc)’nın Rahman ismi ile ortaya çıkmıştır. Varlıkların var oluş sahnesine çıkmaları Allahu Teala (cc)’ın Rahman sıfatının tabii bir sonucudur. Şeytan bile Allahu Teala ( cc )’nın “Rahman” isminin sonucu olarak yaratılmış ama kendisi rahmetten yüz çevirerek azaba müstahak olmuştur. Dolayısıyla diyebiliriz ki; esas olan Allah için yaratıklarına karşı merhametidir.
Ahiret azabına uğrayan ancak Allahu Teala (cc)’nın rahmetinden yüz çevirdiği için azaba uğramıştır.
وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رُّسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِن دُونِ الرَّحْمَنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor: Rahman’dan başka kulluk edilecek ilahlar var etmiş miyiz?( Zuhruf Suresi: 45)
Okuduğumuz bu ayet-i kerimeden de Allah (c.c)’tan başkasına rahman ve ilah denilmeyeceği gibi Allah Lafza-i Celali gibi er Rahman ism-i şerifininde Allah (c.c)’tan başkasına isnad edilemeyeceği serahatle anlaşılmaktadır.
Diyebiliriz ki Allahu Teala (cc) için rahmet asıldır, gazab ise kulun nankörlüğü karşısında karşılaşacağı kötü akıbettir.
Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Adil olanlar, kıyamet günü, Allah ‘ın yanında, nurdan minberler üzerine Rahman’ın sağ cihetinde olmak üzere yerlerini alırlar. -Allah’ın her iki eli de sağdır- Onlar hükümlerinde, aileleri ile velayeti altında bulunanlar hakkında hep adaleti gözetenlerdir. “( Müslim, imaret 18; Nesai, Adab 1)
Evvela hadis-i şerifte ifade olunan rahmanın “sağ yanı” ve “iki eli” gibi ifadeler ahbari sıfatlardan zikr olunan müteşabih haberlerdendir. Ancak insanların dünya hayatında da kıyamet
gününde de her an Allah (c.c)’a muhtaçtır. Bu ihtiyaçlarının karşılanması ve nimetlere nail olunması tamamen Allah’ın rahmetinden istifadeye bağlıdır.
Allah’tan başka her şey O’na muhtaçtır. Sayısız mahlukat içerisinde sadece insanı ve insanlar içerisinde bir tek insanın dahi her gün ve her an sayısız cihetleriyle Allah’ın nimetlerine muhtaçtır. Her an bu nimetlere kavuşmuş olması Yüce Allah ‘ın rahman sıfatının tecellisidir. Yüce Allah yeryüzünde insanlık alemine hayat vermiştir, bu hayat nidamesi için sayısız nimete ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçları her an insanın haberi olsun ya da olmasın karşılanmaktadır. Dünyada temiz havayı, oksijeni teneffüs etmeye her an insanın ihtiyacı olduğu gibi her saniye kalp atışları ile beden mekanizması bütün eczasıyla düzenli bir hareket halindedir. Ayrıca su, güneş enerjisi, hayvansal ve bitkisel gıdalardan yararlanmak hepsinden önemlisi akıl gibi bir nimete sahip olmak ve daha sayılamayacak birçok nimetler Yüce Allah’ın rahman sıfatının tecellisidir. Yüce Allah, bu nimetlerden istifade ettikleri halde kulluk yapmayıp nankörlük eden hatta kendisine isyan edenlere de dünya hayatları boyunca bu nimetleri vermeye devam etmektedir. Bütün bunlar da yine Yüce Allah’ın erRahman sıfatının tecellisidir.
Allahu Teala’nın er-Rahman ism-i şerifinin manasını anlayan bir kul Allah (c.c)’ın sadece dünya hayatında değil, ebedi olan ahiret hayatında da bunlarla mukayese edilmeyecek kadar büyük ve çok olan nimetlerini tefekkür edip daha büyük bir iştiyakla ve azimle ibadet eder, hep Allah (c.c)’m rızası doğrultusunda yaşar, merhamet sıfatıyla muttasıf olur ve rahmeti rahmana layık olmaya çalışır.